Ankaralı fotoğraf sanatçısı kardeşim Alper Fidaner “Dünyanın en kısa süren işi” derdi. Öyle ya, bir deklanşör mesafesi. Ancak enstantane boyu kadar uzun sürebilir?

Ara Güler’e ayıp etmeyelim

FERİDUN NADİR- feridun.nadir@buyukkeyif.com

Bir ânı sabitleme hareketine fotoğraf çekmek denir. İlk çıktığında imtiyazlı bir şeydi. Sonra kolaylaştı. Derken fotoğraf makinaları çamaşır deterjanlarından filan çıkar oldu, hepten kolaylaştı. Dijital fotoğraf makinalarıyla birlikte toplumun bütün katmanlarına yayıldı. GSM’lere girdiğinden beri artık herkes dilediği kadar fotoğraf çekebiliyor.

Ankaralı fotoğraf sanatçısı kardeşim Alper Fidaner “Dünyanın en kısa süren işi” derdi. Öyle ya, bir deklanşör mesafesi. Ancak enstantane boyu kadar uzun sürebilir?
Deklanşörün ilkeleri de bellidir esasında. Kadraj, ışık, renkler, kompozisyon… Böyle biraz insan gözünün beklemediği sonuçlara oynamak gerekir. Ne bileyim objeyi öyle ortaya yerleştirmemek, kadrajda ayaklar gibi uçları traşlamamak, kırmızı gibi patlayan renkleri dikkatli kullanmak gibi şeyleri söyler durur ustalar.
Fakat bu deklanşörde ne hikmet varsa herkes aynı şekil basamaz. Ben yıllarca fotoğraf çektim hatta bir dönem o fotoğraflarla geçindim. Bütün bu ilkeleri biliyorum ve iyi bir de makinam hep oldu. Benim başarılı bulunan fotoğraflarımın hepsinde başarılı olan benim o sırada orada olmamdı. Hindistan’da gün batımında, su kenarında, tapınak yanında, rengarenk giysili insanlar, maymunlar ve tanrıların arasında fotoğraf çekmişim de iyi çıkmış. Bak sen şu işe. Kötü çıksaydı da görseydim.
Benim yerime iyi bir fotoğrafçı olsaydı oralarda kimbilir neler olurdu. Mesela Ara Güler.
Ara Güler, çok büyük bir fotoğrafçı. Buna itirazı olan var mı? Buna itirazı olan olsa kim ciddiye alır? Bazı bilgiler kesindir. Bach iyi bestecidir. Ara Güler iyi fotoğrafçıdır. Kesin bilgi.
Adam 1928 doğumlu. Hayatı fotoğraf çekmekle geçmiş. Herkesin ve herşeyin fotoğrafını çekmiş. Şiir gibi çekmiş. Bir insanın başarı adına eline geçebileceklerin neredeyse hepsi eline geçmiş. Defalarca dünyanın en başarılı fotoğrafçılarından birisi olarak anılmış.
Ara Güler’den -kendisi yüz kere ben sanatçı değilim demiş olsa da- “sanatçı duyarlılığı” adına bizlerin yanında saf tutmasını beklemek anlaşılabilir. İnsan sevdiğini yanında ister. Ben isterim ki bakkalım da yanımda olsun, parkta yanımda oturan adam da. Herkes yanında daha çok insan ister. Benim yukarıdaki serzenişlerim bu kapsamda değerlendirilmeli.
Ama ya daha fazlası? Ya bir fotoğrafçının neyin fotoğrafını çekip neyin çekmeyeceğine, O çektiğini nasıl çektiğine karışmak?
Ara Güler Cumhurbaşkanı’nın fotoğrafını çekti. Cumhurbaşkanıyla aynı fikirdeyim demedi. AKP’ye oy verdim demedi. “Benim işim fotoğraf çekmek. Ben de fotoğraf çektim.” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası için çalışmadı.
Cumhurbaşkanıyla aynı fikirdeyim ve AKP’ye oy verdim deseydi ne olacaktı ayrıca?
88 yaşında, dünyaca meşhur bir sanatçıyı harcamak nasıl bu kadar kolay olabilir? Yanılıyor da olabilir, yanlış tercih yapmış da olabilir. Birisini linç etmek nasıl bu kadar kolay olabiliyor? Bize yakışıyor mu?
Yanlış anlaşılmak istemem. Ara Güler elbette eleştirilsin. Ben de bayılmadım o fotoğraflara. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Fakat bugün özellikle sosyal medyada olan biten eleştiri sınırlarının fersah fersah ötesinde. Bildiğiniz linç. Acayip cinsel fanteziler dahil her tür hakaret Ara Güler üzerinde deneniyor. Ne fotoğrafçılığı kaldı ne insanlığı. Sanırsınız yüz kızartıcı bir suç işlemiş.
Çıkarları uğruna muktedirlere yaltaklık yapmak bence suçtur. Ara Güler’in böyle bir şey yaptığına dair bir kanıtı olan var mı?
Ara Güler’in yeni işler almak için bu işi kabul ettiğini söyleyen çok da buna inanan var mı? Adam iş kabul etmiyor ki yeni iş kabul etsin yahu? Adam yeni iş ne yapacak? Devlet Ara Güler’e ne iş verebilir? Ayrıca Ara Güler iş istesin yeter ki, bizimki değil Burkina Faso devleti bile iş verir ona. Ara Güler bu yahu… Elinde GSM’iyle selfieleyen plastik bakışlı dizi oyuncularından birisi değil.
Hakikaten Ara Güler’in daha fazla ünlü olmak istediği için bu işi kabul ettiğini söyleyen çok da buna inanan var mı? Adam defalarca dünyanın en büyükleri arasında gösterilmiş. Taltif edilmenin bin türlüsünü yaşamış. Russell’la, Churcill’le, Picasso ile takılmış, nereye daha fazla ünlü olacak?
Hakikaten Ara Güler’in korktuğu için bunları yaptığını söyleyen çok da buna inanan var mı? Adam 4 tane savaş görmüş, içinde bulunmuş, dünyanın her bir köşesinde yapmadığı iş kalmamış, bin türlü tehlikeye atılmış, görmediği geçirmediği kalmamış, bir Ermeni olarak bu yaşına kadar Türkiye’de onuruyla hayatta kalmayı başarmış neden korksun yahu?
Adam foto muhabiri.
Teorisyen değil. Sosyalist değil. Aktivist değil. Komünist değil. CHP’li, ÖDP’li yahut HDP’li değil. Kendi halinde, işini iyi yapan, dünyaca ünlü bir foto muhabiri. Cumhurbaşkanı da onun fotoğrafını çektiği yüzlerce ünlüden bir tanesi.
Şimdi bir dakika düşünelim.
Putin, Merkel yahut Obama çağırsaydı bugün linç edenlerin pek çoğu göklere çıkaracaktı. Buna itirazı olan var mı? Bir tek kişi çıkıp der miydi: “Neeee Ara Güler Putin’in fotoğraflarını mı çekmiş? Vay alçak…”
Aloo. Putin diyorum. Adam sevmediği gazeteciyi öldürtüyor. Adam muktedirlerin, totaliterlerin şahı, feriştahı. Adam Moskova’da arabasıyla gezerken trafiktekiler arabalarını kilitleyip yemeğe gidiyorlar. O kadar hayat duruyor.
Merkel diyorum. Sağcının önde gideni. Suriyelilerin kanı üzerinden siyaset ve pazarlık yapan bir muhterem.
Eee? Onların çekebiliyor da Recep Tayyip Erdoğan’ınkini neden çekmesin?
Ne yazık ki işlevsiz hareketlere bayılıyoruz. Birisi bana tane tane anlatsın. Ara Güler’in linç edilmesi kime neye yaradı? Bir tek solcunun, muhalifin bir işine yaradı mı? Ara Güler nedamet mi getirdi? Getirmesi mi bekleniyordu? Ara Güler yarın daha çok AKP’lilerle haşır neşir olursa onu oraya kim itmiş olacak?
Ara Güler kime, neye ihanet etti? Kim Ara Güler’in eline dışına çıkamayacağı bir liste vermişti? Neden elinde böyle bir liste varmış da Güler ona ihanet etmiş gibi davranıyor pek çok insan?
Sakin olalım. Bize yanlış gelen herşeyi eleştirelim. Ama insan harcarken, sayıp dökerken dikkatli olalım.