1970’lerin sinema klasiklerinden Jaws filmini çoğumuz bilir. Baş rolünde insanlara saldıran bir köpekbalığı vardır. İşte o filmin gösterimlerinin ardından Kaliforniya sahillerinde yüzmeye gidenlerin sayısında belirgin bir düşüş olur. Çünkü Kaliforniya sahillerinde ara ara köpekbalıklarının göründüğü bilinmektedir.

Bu yüzden insanlar filmin etkisi tazeyken sahilden bir süre ayaklarını keserler. Oysa olaya istatistiki açıdan bakarsak, insanların sahilde bir köpekbalığının saldırısına uğrama olasılığı, o sahile giderken trafik kazası geçirip ölme olasılığına göre kıyaslanamayacak ölçüde düşüktür (istatistiklerle sabit). Film tuttu diye köpekbalıklarının ünlü olmak için sahillere akın etme olasılığıysa imkânsızdır. Yine de insanlar trafikten değil de köpekbalığından korkar. Bu örneği Stuart Sutherland’in bu alanda kült sayılacak “İrrasyonel” (Türkçede Domingo Yayınevi, 2009) kitabından seçtim.

İnsanın “rasyonel bir hayvan” olduğu tezini kısmen çürüten ve ilk kez 1992 yılında yayımlanan İrrasyonel kitabını sosyal medyadan sonra bir kez daha okumakta fayda var. Hatta örnekleri medya okuryazarlığımızdaki irrasyonel davranışlar üzerinden seçip yeni bir kitap bile yazılabilir. Buraya şuradan geldim. Türkiye İstatistik Kurumu geçen hafta temmuz ayı işsizlik rakamını 3 milyon 531 kişi olarak ve %10,8 olarak açıkladı. İŞKUR’a göre; bu rakam, Eylül 2018’de 3 milyon 133 bini bulmuştu. DİSK-AR’a göreyse, bu rakamlara göre geniş tanımlı işsizlik 6,3 milyona ulaşmış olmalıydı. Peki bu rakamların bizim irrasyonelliğimizle ilgisi ne? Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun sorusu da bu olsun.

İstatistikler “Gece geçen gemi”dir
Yukarıda andığım işsizliğe ilişkin istatistik rakamları sadece üç gazetede yer buldu. (BirGün, Cumhuriyet, Evrensel). Devletin istatistik kurumu tarafından açıklanmış işsizlik rakamını bile haber yapamayacak ölçüde gerçeklerden kopmuş ana akım medyaya söyleyecek bir sözüm yok artık. Yine de onun altını çizdikten sonra sormak isterim: Bu rakamlar bütün medya organlarında yer bulsa bile sosyal medya akışımızda dikkatimizi çeker miydi? Bence bu haberler reklamcılık duayeni David Ogilvy’nin etkisiz reklamlar için kullandığı ifadeyle “Gecenin içindeki bir gemi gibi geçip giderdi.” Kaldı ki, bu haberleri yazanlar bile başlık konusunda fazla düşünmez. Başlık genelde Cumhuriyet’in son işsizlik haberi için attığı başlık gibi “işsizler ordusu büyüyor” şeklinde olur.

İşsizlikten daha “seksi” konular
Geçen hafta irrasyonel bireyler olarak haliyle işsizlik rakamları yerine Arda Turan’ın kavgası, Hilal Cebeci’nin Ciao Bella yorumu gibi şeyler tartıştık. Bunu klişe bir, “işte biz böyleyiz ama bir ben farkındayım” böbürlenmesi olarak getirmiyorum. Zira bir televizyon programına katılıp yukarıdaki iki konuda fikir beyan edenlerden biri de benim. Burada tartışmak istediğim, milyonlarca yurttaşın işsizliği gibi derin bir gerçeklik varken, onun yerine hepimizin Arda Turan kavgası hakkında fikir beyan etme konusundaki hevesli hali. Çünkü biliyoruz ki, bu hevesimizin bir karşılığı var. Bu konuda yazacağımız bir şey, işsizlik rakamının büyüklüğü üzerine yazacağımız bir şeyden daha çok paylaşılacak, daha çok beğenilecek ve belki de biraz takipçi getirecek. Hâl böyleyken sadece işsizlik rakamlarını öne çıkarmayan medyayı eleştirebilir miyiz? Biliyoruz ki, o 3 milyon küsur işsizden bir kişi, gazetelerin üçüncü sayfasına biraz tartışmalı bir haberle konu olsa yine “işsizlikten” daha fazla tartışacağız.

Sığ ve didaktik bir “Onu değil, bunu tartışalım” noktasına varmaya çalışmıyorum. Bu, insan doğasına dair bir gerçeklik ve sosyal medya okuryazarlığımızla yeni bir boyut kazanıyor. Örneğin sosyal medya akışındaki “işsizler ordusu büyüyor” haberi pek dikkatimizi çekmez ama geçen hafta Habertürk’ten Nagehan Alçı’nın yazısına konu olan bir işsizlik iddiası dikkatimizi çekebilir. Alçı’nın ismini vermediği bir arkadaşına dayandırdığı iddiaya göre, Arda Turan-Berkay Şahin kavgasının hastane ayağında silahlı kavga görüntülerinin dışarıya ve hatta Emniyet’e sızmaması için birileri gayret göstermiş. Bu yüzden hastanenin güvenlik amiri görevden alınmış. Eğer bu iddia doğruysa, yukarıda verdiğim işsizlik rakamları +1 kişi artmış demektir. Hatta soruyu bu yazının başlığındaki gibi sorarsak, o +1 kişi, milyonlarca diğer işsizden daha önemli bir “topic” olur. Hem medya için hem de onunla ilgili bir paylaşım yapacak biz sosyal medya kullanıcıları için. Tuhaf değil mi? Değil maalesef, doğamız bu. O yüzden, çok da “en tutarlı, en duyarlı” benim kavgalarına heveslenmemek lazım.