Yukarıdaki derelerin akışına müdahale etmek, dereleri daraltmak yerine, dere yatakları tam tersi genişletilmeli, taşkın yatakları boşaltılmalı, sellerden korunabilmek adına nitelikli, bilimsel, akılcı bir sistem oluşturulmalı.

Arhavi'deki sel felaketinin öğrettikleri

arhavi-deki-sel-felaketinin-ogrettikleri-901595-1.
NAZLI DEMET UYANIK / ARHAVİ DOĞA KORUMA GÖNÜLLÜSÜ

Seller, tıpkı depremler, volkanlar gibi doğal bir gerçeklik. İklim kriziyle beraber yağışlar çok daha lokal, çok daha şiddetli bir hale geldi. İnsan hatasıyla birleştiğinde ne yazık ki acı sonuçları oluyor. Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu faciaları artık çok sık yaşamaya başladık. Her sene Doğu Karadeniz’de en az birkaç kez sel felaketi yaşanıyor. Daha geçen hafta Rize’de bir facia oldu. Bugün de sel Arhavi’yi vurdu.

Talihliyiz, ölen insan yok. Ama Arhavi Nero Bakımevi’ni sel bastığı için üç köpek canımızı kaybettik. Diğerleri, gönüllülerin çalışmalarıyla kurtarıldı, çalışmalar hala devam ediyor. Kurtarma görevlileri köpekler için korunaklı bir alan arayışında.
İlçe merkezi, özellikle Kapisre deresi hattı üzerindeki 5000 kişinin yaşadığı Boğaziçi mahallesi tamamen sular altında kaldı. Çok büyük maddi zararlar var.

Yapmamız gereken doğaya, suyun akışına, sellere kafa tutmak değil, olmamalı. Sellerle başa çıkabilmek adına yapılması gereken ve asla yapılmaması gereken iki adım var.

arhavi-deki-sel-felaketinin-ogrettikleri-901594-1.

Yapılması gereken, orman dokusunu korumak. Ormanlar, bizi sellere karşı koruyabilecek elimizdeki en büyük güç. Ormanları söküp çaylıklara dönüştürdükçe heyelanların önünü açıyoruz. Rize’de birçok insan heyelanlar yüzünden öldü.

Asla yapılmaması gereken şeyse, dere yataklarını imara açmak, yani yanlış yapılaşma. Dere yatakları ve taşkın bölgelerindeki hatalı yapılaşmanın mutlaka önüne geçilmeli. Dereyi kurcaladıkça, derenin hakkına girdikçe sonunda yine biz kaybediyoruz.

Bugün sular altında kalan Boğaziçi Mahallesi adeta derenin taşkın alanına, deltalaştığı bölgeye kurulmuş. Dere hattından çok aşağıda kalıyor, taşan sular da orada gölleşiyor. Yukarı köylere çıkan Kavak yolu, yol boyunca kurulan bütün yapılar (buna Nero hayvan bakımevi dahil), hatta sanayi bölgesi bile aslında dereye ait! Ama biz derenin hakkına giriyoruz ve ne yazık ki sonunda yine kaybeden biz oluyoruz.

Bu bağlamda, DSİ’nin yanlış uygulamalarından bahsetmek zorundayız. Taşkınlarla başa çıkabilmek adına gerçek, bilimsel, doğaya saygılı ve akılcı bir çözüm arayışı yerine, DSİ bütün dereleri ıslah adı altında betonlamayı tercih ediyor. Dereleri beton içine alan bu yapılar, suyun hızını daha da arttırarak, altyapısı zaten taşkınlara tamamen açık durumda olan ilçe merkezindeki faciaları körüklüyor. Doğu Karadeniz’in pek çok il ve ilçesinde bu ıslahlar yapıldı. Ve gördüğümüz kadarıyla hiçbir işe yaramadıkları gibi, tam tersi faciaları tetikliyor. Arhavi ilçe merkezinin sellere karşı korunaklı hale getirilmesi gerektiği yerde, şimdi bu kanallar, Arhavi’nin yukarı köyleri için de düşünülüyor. Eğer bu proje gerçekleşirse, yarın öbür gün Arhavi’de çok daha büyük felaketlere davetiye çıkarmış olacağız. Çünkü biliyoruz ki, bu değişken ve şiddetli yağışlar ne ilk ne de son olacak. Suyun gücünü hafife almaya devam edersek, daha çok canımız yanacak.

Bir an önce, bu projelerin iptal edilmesi, özellikle ilçe merkezi için gerçek ve akılcı bir sistem oluşturulması gerekiyor. Yukarıdaki derelerin akışına müdahale etmek, dereleri daraltmak yerine, dere yatakları tam tersi genişletilmeli, taşkın yatakları boşaltılmalı, sellerden korunabilmek adına nitelikli, bilimsel, akılcı bir sistem oluşturulmalı.