Galatasaray, özellikle ilk 60 dakikası seyir zevki açısından çok sıkıntılı geçen Beşiktaş derbisini Arjantinli golcüsünün Serie A yıllarını hatırlatan performansı ve 2 golü ile 2-1 kazandı.

Arjantinli’den “Güneş”e Karşı Tango

Fırat TOPAL

Seyir zevki açısından kısır bir ilk devre izledik. Her iki takımın orta sahadaki pas trafiğini oluşturma konusunda çok kötü bir performans göstermesi sonucunda gollerden ikisinin de, birisi duran top olmak üzere, yan ortalardan ve savunmanın topun kafayla indirilmesine izin vermesi sonucu gelmesi çok yadırganacak bir durum değil.

Galatasaray tarafında, Okan Buruk’un ligin ilk haftalarda kurmaya çalıştığı, Boey’in ileriye çıkışları sonrası geçiş oyununda 3-2-5, top rakip sahanın ortasına geldiğinde de 3-1-6’ya dönen diziliş tercihinin artık tamamen devre dışı kaldığını söylemek lazım. Tabii Beşiktaş maçı özelinde Oliviera’nın, dönüşlerde orta sahayı Salih ve Gedson ikilisine bırakmamak, Boey’in de Nkodou tehditine karşı rakip ceza sahasını daha az düşündüklerini söylemek mümkün, fakat bu diziliş hamlesinin etkisinin azalışının önceki haftalarda başladığını da itiraf etmek gerekiyor.

Galatasaray’ın kanat oyuncusu tercihleri ise tamamen mevsim türlüsüne dönmüş durumda. Sezona başlayan Van Aanholt-Boey-Kerem-Yunus dörtlüsünden geriye sadece Boey kalmış durumda ve orada Dubois, Mertens, Rashica derken Barış da ilk 11’de düşünülmeye başladı. Evet, 3 yerli oyuncu zorunluluğu onun elini zorlaştırıyor, fakat sezonun başlangıcından sonraki bu kadar kısa sürede bu kadar fazla tercih değişikliğinin takıma pozitif katkı vermediğini söylemek lazım, hele ki kanat beki ve açık oyuncularının birbiriyle uyumlarının en az stoperler kadar önemli olduğu düşünülürse.

İkinci yarıdaki en büyük farklardan birisi Oliveira’nın her fırsatta sola kıvrılarak Emre Taşdemir’i desteklemesi ve önce Barış sonra Kerem’in fırsat buldukça ceza sahasına girişlerini sıklaştırmasıydı. Tabii burada Icardi’ye de bir parantez açmak gerekiyor. Arjantinli oyuncu geldiği ilk günden bu yana ilk kez tam bir tilki Serie A forveti gibi oynadı. Hemen hemen her kafa topunda varlığını hissettirdi, gerektiğinde tek başına ona kaldırılan ve rakip alanda tek başına kaldığı anlarda takımını arkasından çekti. Okan Buruk’un takımının buna çok ihtiyacı olduğunu söylemek lazım, çünkü 94. dakikada top Galatasaray kalesine doğru kaldırıldığında isabetli pas istatistiği 196 olarak ekranlara yansımıştı. Bu kadar az isabetli pas yapan bir takımın ikinci yarıda bu kadar fazla gol pozisyonu yakalamasında Beşiktaş orta sahasının özellikle 2. golden sonra savunma hattına neredeyse hiç yardım etmemesinin de etkisi var. Özellikle Rashica kenarda aldığı kaç tane topla siyah-beyazlıların sahasında 10-15 metrelik koşular yaptı sayamadık.

Beşiktaş’ın Şenol Güneş tercihi oldukça riskli bir tercih. 2020 Avrupa Şampiyonası’nın, yarı final hatta sürpriz final adayı olarak gösterilen, uzun süre beraber çalıştığı bir kadroyu, her ne kadar 3 maçla belirlenmiş olsa da 24 takım içinde 24. Yapan bir teknik adama, sezon ortasında kadro teslim etmek en hafif tabiriyle tartışmalı bir eylem. Galatasaray tarafında ise derbi galibiyeti Okan Buruk açısından önemli bir kazanım, bununla beraber gelecek cumartesi çok daha ciddi bir Başakşehir sınavı onu bekliyor ve kabul edelim, Fenerbahçe kazanmaya devam ettikçe, Dünya Kupası öncesi liderin 7-8 puan gerisine düşmek onun koltuğunu bir hayli sallayacak.