Evet, dediği gibi yaşananları hepimiz biliyoruz. Silahını Ethem'e doğrulttuğunda, arkadaşı devletin MOBESE gözlerini nasıl ağaçlara devirdiğine şahidiz

Evet, dediği gibi yaşananları hepimiz biliyoruz. Silahını Ethem'e doğrulttuğunda, arkadaşı devletin MOBESE gözlerini nasıl ağaçlara devirdiğine şahidiz. Orasına burasına denk gelmeyen taşlardan mağduriyet çıkarma telaşı hala midemizin bulantısında. Ortada herhangi bir tehdit yokken silahını çıkarıp göstericilerin üzerine koşmasını;yere düşene tekme atmayı ihmal etmeyerek mermiyi namluya sürmesini; hedef alıp ateşlemesiyle Ethem'in kanlar içinde yere yığılmasını; insanlar ambulans diye feryat ederken, onun sakince arkadaşlarının yanına koşmasını; "çektim sıktım 3 tane" demiş olma rahatlığını, sonrasında paniktenmiş gibi nasıl da yutturmaya çalıştığını, evet hepimiz biliyoruz. Ethem'in katili o. Adı Ahmet. Arkadaşı devlet.

• • •

Korkmuyor gibi görünüyormuş ama işin aslı öyle değilmiş. Amiri "tamam sus" derken, "çektim sıktım 3 tane" diye böbürlenmesi hep panikle tir tir titremesindenmiş. Anlayamazmışız biz. Polis olana kadar karakolun yolunu bilmediğini söyleyen Ahmet Şahbaz'ın tek derdi, meğer ekmeğiymiş. 3 paraya pamuk ipliğine bağladığı canıyla evine aş götürmeye çalışan bir madenci gibiymiş. Kıytırık bir avm inşaatının, naylon çadırlarına tıkılıp, dandik sobalarına terk edildikleri için yanarak ölen inşaat işçilerinin kaderine ortakmış. Meğer bu ülkenin canını avuçlarında taşıyan emekçilerindenmiş o; anlayamazmışız biz. Güvenliğinden sorumlu olduğu silahsız insanların üzerine kurşun sıkarak düşmüş ekmeğinin derdine.

• • •

Ethem öldüğünde çok üzülmüş, oturmuş Fatiha okumuş. Mahkemeye iyi niyetini göstermenin en iyi yolu bu çünkü. "Vatanım için yaptım, üzerine de duamı okudum, haydi bittiyse gideyim artık. Bir kaza oldu. Kazaya da kendisi sebep oldu. Psikolojim bozuldu. Adalete güveniyorum. Katilim ama beraatimi istiyorum. Çünkü, arkadaşım devlet." Bir yıldan fazladır süren bu ve benzeri davaların özeti bu birkaç cümleden ibaret işte. Duruşmalar boyunca hiç sesini çıkarmayan, ani bir hafıza kaybıyla yaptığı her şeyi unutan, peruğu ve takma bıyığıyla polis arkadaşlarının etten duvarının ardına gizlenen Şahbaz'ı karar duruşmasında bülbül gibi şakıtan şey, devletin faydalı evladı olarak affedilmekti. Edildi de...

• • •

Polisin, gözümüzün önünde kardeşimizden çaldığı hayat için, mahkemenin biçtiği ceza 7 yıl 9 ay 10 gün! Yatıracağı da 4 yıl 10 ay. Ethem'in ömrünün beşte biri! Neden? Çünkü, Türkiye'de hukukun tahrik konusundaki hassasiyeti sebebiyle cezalarda indirimli tarife uygulanıyor. Hele bir de 'iyi hal' indirimi var ki; perukla saklanan, duruşmaya gelmeyen, geldiğinde de Ethem'in avukatlarına yalancı-terörist diyen Şahbaz'ın hanesine işlenmekten geri durulmadı. Hasılı, arkadaşı devlet olanın elinde ceza indirim kuponu eksik olmuyor. Böylece, protestocuların üzerine yürüyüp tekme atıp, kurşun sıkan polis, kendini korumaya çalşan insanlarca tahrik edilmiş oluyor, indirim alıyor. Duruşmalar boyunca uyuyan savcıdan, saldırgan polis avukatlarına her türlü sıkıntıyı, acıyı çekmiş Ethem'in kardeşleri Cem ve İkrar Sarısülük hakkında ise, adliye kapısını tekmeledi diye, 12 yıla kadar hapis cezası isteyen iddianame hazırlandı. Tahrik devletten gelince indirim değil, bindirim oluyor çünkü.

• • •

Olay yeri, Ethem vurulduktan ancak 7 gün sonra incelendi. Şahbaz'ın kimliği uzun süre açıklanmadı ve ifadesi 23 gün sonra alındı. Görüntü kayıtlarının kendisini açıkça yalanlamasına rağmen linç edilmekten korktuğu için havaya ateş ettiğini söyledi. Mahkeme meşru müdafaa, deyip Şahbaz'ı serbest bıraktı. Kararda Şahbaz'ın tutuklanmasının "telafi edilemeyecek zararlara neden olabileceği" savunulmuştu. Arkadaşı devlet olanın 'mağduriyeti' söz konusu bile edilemezdi. Ethem'in vurulduğu ana tanıklık eden Mehmet Tayşan göz altı listesine alındı. Tanık olarak bildirilen Şahin İmya önce tutuklandı,sonra serbest bırakıldı. Keşifte dinlenen tanık Burhan Çoban telefonla tehdit edildi. Devlet arkadaşı Şahbaz'ı, temize çıkana kadar açığa almak bir yana, güvenliği için Şanlıurfa'ya tayin etti. Bu dava başında beri cezasızlık üzerine kurulmuştu.

• • •

Ethem'in katili Şahbaz, indirimlerle 5 yıl bile yatmayacak şekilde ödüllendirildi. Devlet arkadaşına yine, "korkma sık, seni korurum" mesajını verdi. Yurttaşın hak ve özgürlüğü ne ki zaten, yeter ki kadim suç ortaklığı zeval görmesin! Pankart açana, puşi takana onlarca yıl hapis cezası isteyenler, diğer yandan sembolik denebilecek kadar hafifletilmiş cezaları cesaret madalyasına dönüştürüp, katillerin boynuna asıyor. 'Destanları' tebrik ediliyor. "Çektim, sıktım 3 tane"nin havası, "emri ben verdim"le taçlandırılıyor, Ethem'in düştüğü yere asılan "Değerli Türk polisi Ankara sizinle gurur duyuyor" yazan pankartla, bu sarsılmaz dostluk memlekete ilan ediliyor. Polise hakaretin, adliye kapısı tekmelemenin, kitap yazmanın, bir insanın canını almaktan daha fazla ceza ettiği bu ülkede, devletten daha büyük tahrikçi mi olur?