Birkaç yıl öncesine kadar, memleket insanıyla biraz laflamak için fuar alanlarına uğrardım. Çoğunun ortak ve en büyük sıkıntısı “helal yiyecek” bulamamaktı. Çin hakkındaki duydukları çoğu yalan hikâye korkularını artıyordu. İçlerinde yanlarında bir-iki haftalık yiyecek getirenler vardı. Yiyeceğin “helal” olması için domuz (veya diğer haram hayvan) eti ve bileşenleri içermemesi yeterli değildi; güvenebilmeleri için bir Müslüman’ın elinden çıkmış olması da gerekiyordu. Son gittiğimde, fuar ziyaretçileri arasında domuz yağı korkusuyla çay-kahve içmeyen, sabun bile kullanmayan, Çinli eli sıkmayan cihatçı kılıklı yobazlar da görmeye başlamıştım. Bunlar birkaç yıldır buradaki bazı bölgelerde de görmeye başladığımız çok az sayıdaki Çinli İslamcıların kardeşleri. Sağlam ÇKP aklının etkili müdahalesiyle pek taraftar bulamasa bile, Çin’de bulduğu delikten sızmaya çalışan küçük bir İslamcı güruh var. Birkaç ay önce devletin bir “Ulusal Helal Gıda Mevzuatı” hazırlama düşüncesi bunlara bir nevi görünür olma fırsatı verdi.

“Helal Gıda Mevzuatı” ÇKP’nin aklına ekonomik gerekçelerle düşen bir konu. Hem dünyada hem de ülke içinde büyük bir helal gıda pazarı olduğunu görüyorlardı. Müslüman ülkelere yapılacak ihracat ve Çin’e gelen Müslümanların rahatlıkla yiyebilecekleri “Onaylı Helal Gıda”nın ülkedeki Müslüman azınlık için büyük bir kazanç kapısı olacağına inanıyorlardı. Mevzuatı hazırlayıp yürürlüğe koymadan önce kamuoyundaki tartışmaları izlediler ve azınlıklar konusunda uzman olan akademisyenlerin görüşünü aldılar.

Bu tartışma sürecinde, birkaç takkeli erkek ve başörtülü kadından oluşan bir İslamcı Çinli grup Hunan’da hükümet binası önünde helal gıda konusundaki karışıklığı protesto eden bir gösteri yaptı. Birkaç küçük gösteri daha oldu ve helal gıda üretimi ve dağıtımını düzenleyen bir yasa isteğini dile getirdiler. Shanghai ve Ningxia’daki bu konudaki yerel düzenlemelerin ise doğru düzgün uygulanmadığından yakındılar.

Görüşü alınan akademisyenlerden biri benim tanıdığım. Onun görüşü kısaca şöyle: Helal gıda mevzuatı aslında komünist yönetimin dinsel amaçlarla istismar edilmesidir. Bu yasayı imamların mı yoksa yasal yetkililerin mi uygulayacağını belirlemek çok zor ve bu yüzden dini kurumlara ve uygulamacılara fiili olarak kolluk gücü yetkisi verecektir. Hâlihazırda birçok dini uygulama zaten imamların tercihlerine bağlı. Dolayısıyla, aşırı İslamcı gruplar bu mevzuatın sağlayacağı avantajdan kolaylıkla yararlanabilir. Gözden kaçırılmaması gereken nokta, helal gıdaya bir yasal çerçeve sağlamanın daha fazla İslami ritüelin laik yasalar içine sızması için bir kaygan zemin oluşturacağıdır… Bu mevzuatın en tehlikeli tarafı ise, İslamcılık akımını devlet onaylı bir hareket haline getirecek olmasıdır.”

Bir görüşmemizde benim bu konudaki düşüncemi sordu. Tencere-tavada bile “helal etiketi” (Uygur bölgesi) görmüş biri olarak endişeli olduğumu söyledim. İslamcıların iki yüzlülük, fırsatçılık, yalancılık, insani-ahlaki düşkünlükleri üzerine uzun bir nutuk attıktan sonra, “Bu konu üzerinden görünür olmaya çalışan bu adamların masum olduğunu düşünmüyorum. Müslümanları en hassas oldukları konulardan yakalayarak politize etmeye ve böylece en zayıf gördükleri yerden devlet politikalarına sızmaya çalışıyorlar. Giderek artan insanın katılımıyla daha çok baskı yapabilecekleri bir alan elde etmeyi planlıyorlar. Bir kez başarılı olurlarsa, bölgelerinde kendileri gibi olmayanları sindirmek için her yolu deneyeceklerdir” dedim.

Bir Uygur uzmana göre, “Ne beş Müslüman Orta Asya ülkesinde ne de gelişmiş Batı ülkelerinde böyle bir yasal düzenleme var. Çin’de en az 10 etnik Müslüman grup var ve yaşam tarzından ve mezheplerden kaynaklanan farklılıklar yeme alışkanlıklarına da yansıyor. Her grubun kendine göre bir helal gıda anlayışı var. Örneğin bazı Müslüman etnik gruplar at eti yiyebiliyor.”

Tartışmalar sonunda, düzenleme “araştırılıyor” denilerek askıya alındı.

Çinliler sağlam bir devlet aklına sahip olduklarına inanırlar. O aklın kendilerine düşman olmadığını da biliyorlar. Yarının daha güzel olacağına inanan umutlu insanlar olmaları herhalde bu yüzdendir.