Kadınların hayatları boyunca karşılaştıkları ayrımcı ve cinsiyetçi tutum, çalışma yaşamında da onları yalnız bırakmıyor. Kazı çalışmalarında görev alan kadınlar, yaşadıkları ayrımcı tutuma karşı çıkıyor. Bu tutumu işçilerden akademisyenlere kadar pek çok kişinin uyguladığını aktaran kadınlar, “Cinsiyet eşitsizlikleri kapitalizmin işine yarıyor” diyor.

Arkeoloji ve antropoloji alanında kadın olmak: Ayrımcılığı kazımak gerek

HAVVA GÜMÜŞKAYA

Kadınlar, çalışma yaşamından sosyal yaşama her alanda ayrımcı ve cinsiyetçi tutumlarla karşılaşıyor. Çeşitli disiplinlerde kadınlar ‘daha dayanaksız’ oldukları gerekçesiyle geri plana atılıyor. Bu alanlardan bir tanesi de arkeolojik kazılar… Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan Ezgi Altınışık ve Sanat Tarihi bölümü mezunu Roza Tural’la mesleklerini yaparken yaşadıkları cinsiyet eşitsizliği üzerine konuştuk.

Anadolu’da Neolitik Dönemden bugüne bölgesel ilişkileri genetik yapıyı inceleyerek ortaya çıkarma çalışmaları yapan Ezgi Altınışık, biyoloji arazilerinden çok kazı çalışmalarında yer aldığını söyledi. Bu kazılarda yaşadığı ve tanık olduğu ayrımcı yaklaşımları anlatan Altınışık, bu yaklaşımlarla mücadele yöntemlerini anlattı.

Erkek ağırlıklı çalışma alanlarının olduğunu belirten Altınışık, bu konuda kendisini biraz şanslı hissedenlerden. Bulunduğu alan çalışmalarında kadın ve erkeklerin eşit oranda olduğunu aktaran Altınışık, “Kişilere kendi çalışma alanlarına göre eşit görevler verilen kazılarda bulundum. O nedenle ben arazi çalışmalarında rahat olduğumu söyleyebilirim. Ancak bu, alandaki tüm kadınlar için geçerli değil maalesef. Tüm dünyada bilimsel alanda kadınlara yönelik her türlü taciz, eşitsizlik ve istismar örneklerini görüyoruz” dedi.

EŞİTSİZLİK EN BAŞTAN BAŞLIYOR

Altınışık, arazi çalışmalarında eşitsizliğin çalışmaya katılacak kişilerin seçimlerinde başladığını vurgulayarak bunun kadınların ‘daha dayanıksız’ olduğu algısından yapıldığını söyledi.

Arazi ve laboratuvar çalışmalarında kadınların maruz kaldıkları cinsiyetçi tutumları anlatan Altınışık, “Kalacak yer problemleri, tuvalet problemleri genelde benim duyduğum bahaneler. Diğer yandan, erkek öğrenciye daha fazla fiziksel güç gerektiren işler yaptırabileceğine inananlar da var. Kalacak yer ya da tuvalet problemi tek bir cinsiyete özgü olamaz ki! ‘Utangaç’ bir ifadeyle regl durumunu öne sürenler de oluyor. Biyologlar arasında en ciddiye alınmayacak bahane bu herhalde!” diye konuştu.

arkeoloji-ve-antropoloji-alaninda-kadin-olmak-ayrimciligi-kazimak-gerek-766103-1.Eşitsizliğin çok katmanlı bir problem olduğunu söyleyen Altınışık, arazi çalışmalarının çok düşük bütçelerle en az sayıda insanla yapıldığını dile getirerek şunları anlattı: “Kadın ya da erkek, kişiye yapması gerekenden fazla iş yüklemek de eşitsizliğin bir başka boyutu bana kalırsa. Bunun yerine daha fazla kişiyi araziye götürmek gerek. Burada ise devreye fon sağlayıcılar giriyor. Birçok grup arazi çalışmalarını çok küçük bütçelerle yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla en az sayıda insan en az masraf demek. Laboratuvar çalışmalarında da eşitsizlik sürpriz değil. Birçok kişinin bakışında kadının yeri evi. Doktora savunmamı yaparken jürideki bir hoca, ‘Senin akademide kalman çok önemli ama bu stresin altında evlenip çocuk yapmayı da unutma!’ demişti.”

Türkiye’de yapılan bir konferansa şort giyerek katıldığı için taciz edildiğini anlatan Altınışık, gülerek: “Sosyal medya aracılığıyla anonim biri tarafından taciz edildim. Bunun üzerine, bir sürü destek mesajının yanında bazı meslektaşlarım da tacizi sorgulamak yerine, konferansta şort giymenin uygunsuz olduğuna yönelik geri dönüş yaptı. Ben de bir ay sonraki doktora savunmamda yine şort giydim.”

Akademide kadınların oranın azaldığ ına dikkat çeken Altınışık, “Kadro dağıtımlarında bir eşitsizlik olduğunu söyleyebiliriz. Doktoram sırasında aynı yerde çalıştığımız bir arkadaşımla bu konuları tartışırken, ‘Tabii ki ben bir kadından daha fazla kazanmalıyım, benim aile geçindirme sorumluluğum var’ demişti, sanki bizim bu sorumluluklarımız yokmuş gibi” ifadelerini kullandı.

CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ KAPİTALİZMİN İŞİNE YARIYOR

“Emek sömürüsüne dayalı bu düzende zaten hepimiz sömürülürken, kadınlar olarak bir de bunlarla başa çıkma zorunluluğumuz var” diyen Altınışık, eşit işe, eşit ücret talebini hatırlattı: “Yaptığımız iş aynıyken erkeklerden daha az ücret alıyorsak ve daha az iş olanağı buluyorsak, bu cinsiyet ile ilgili eşitsizliklerin kapitalizmin işine yaradığının bir göstergesi.”

Ayrımcı ve eşitsiz yaklaşımlarla baş etme yöntemlerini anlatan Altınışık, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Kadınların eşitlik talepleriyle, bu talepleri savunanları marjinalleştirerek başa çıkacağını düşünen düzenin hesapları bugüne kadar tutmadı.”

TALEPLERİ TEYİT ETTİRİLİYORarkeoloji-ve-antropoloji-alaninda-kadin-olmak-ayrimciligi-kazimak-gerek-766104-1.

Sanat Tarihi bölümü mezunu Roza Tural ise katıldığı arkeolojik kazılarda işçilerin kadın hocaların isteklerini erkeklere teyit ederek yaptığına dikkat çekti. Kazı başkanının kadın veya erkek olmasına göre durumların değiştiğini belirten Tural, kazılarda yaşanan eşitsizliğe ve ayrımcılığa ilişkin şunları dile getirdi: “Kazı başkanı erkekse arazide güçlü kuvvetli olması mantığıyla erkeklerden oluşan bir kazı ekibi kuruyor ve kadınlar laboratuvarlarda çalışıyor.” “Kazı başkanının kadın olması işçilerin kadınların söylediklerini yapma hızını da değiştiriyor” diyen Tural, sözlerine şunları ekledi: “İşçiler kadın hocaları ciddiye almak istemiyor. Kadın hocaların verdiği işleri erkek hocalara teyit ettirme ihtiyacı duyuyor. Kadın hocanın unvanı daha yüksek olmasına rağmen erkek hocanın teyit etmesi işçiler için daha önemli oluyor. Ayrıca işçiler kadın hocaların isteklerini yokuşa sürüyor.”