Arlin Çiçekçi, ilk romanı ‘Beşerbazın Marifeti’nin ardından bu kez “bölümlerle değil, ‘sonlarla’ kurulmuş” ikinci romanı ‘Servi Nine ve Üç Güzeller’ ile okurlarının karşısına çıkıyor.

Arlin Çiçekçi’nin ikinci romanı ‘Servi Nine ve Üç Güzeller’ raflardaki yerini aldı

Yazar Arlin Çiçekçi’nin ikinci romanı ‘Servi Nine ve Üç Güzeller’, İthaki Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Geçen yıl yayımlanan ilk kitabı “Beşerbazın Mârifeti”nin ardından Arlin Çiçekçi bu kez, kadınlara odaklanan bir roman ile okurlarının karşısına çıkıyor.

Çiçekçi’nin yeni romanının tanıtım bülteninde şu ifadeler yer alıyor:

De ki bir Suna var. De ki Suna, evinin önündeki parkta salınan bir servi ağacını kurtarma derdine düşüyor. De ki Suna, kendisini yaşama bağlayan bu ağacın köklerini koruyabilmek için bir rivayeti gerçek kılmaya çalışıyor. Yeni tanıştığı Dina ve Ararat’tan yardım alacak olsa da 17. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan bu yolculukta ona mihmandarlık edebilecek tek bir kişi vardır aslında.

Sahi, var mıdır?

Beşerbazın Mârifeti’yle hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşan Arlin Çiçekçi’nin bölümlerle değil, “sonlarla” kurulmuş ikinci romanı: Servi Nine ve Üç Güzeller. Servi’nin, Suna’nın, Yeter’in, Zemzem’in, Bedriye’nin hikâyesi.

Sahi, öyle mi?

“İnsan cinsinin karşısına bir eksikle yahut bir kusurla çıkmaya gör, hiç vakit kaybetmeden noksanına bir hüviyet atfeder, eksiğini ismin, kusurunu da sıfatın yapar fısır fısır kulağına okurlar. Sen daha ne olduğunu anlamadan özünü, şahsiyetini ağır ağır çeker alırlar elinden; gözükmesin, bilinmesin, anılmasın istediğin o kusurunu bayrak gibi taşı diye eline tutuştururlar. Bir bakmışsın safi eksik olduğun yerden varsın.

İşte garibanı garibana kırdıran bu asırlık zehirden, Tahir de kıldan noksanlığıyla almıştı payını; “Ütülmüş Kelle,” diye çağrılmış, “Lan! Kılsız Kılçık,” diye işe koşulmuş, “Sıfatına sıçtığım,” diye azarlanmıştı. Böyle böyle, daha sesi kalınlaşmadan hamuru musibetle yoğrulmuştu Tüysüz Tahir’in. Kendine zulmedenlerin elini eteğini öper, bir yandan da sinsi sinsi ayaklarının dibine tıslardı. Velhasıl, köyünde itile kakıla sahiplendiği bu pis huy, İstanbul’da büsbütün şahsiyeti olmuştu. Tophane’de, Konyalılar Kahvesi’nde edindiği tanışlarıyla münasebeti tam da bu tertipteydi.”

arlin-cicekci-nin-ikinci-romani-servi-nine-ve-uc-guzeller-raflardaki-yerini-aldi-1093485-1.