Armageddon’dan DART’a - Bilimkurgudan gerçeğe

Dr. H. Tuğça Şener

Bildiğin dert bilmediğine yeğdir diye bir söz var. Ufak bir kaç değişiklikle hayatını etkileyen ciddi sorunlardan kurtulabilecek çoğu insan “bilmediğim işe kalkışacağıma bildiğim derdi çekerim” diyerek aslında hiç de konforlu olmayan konfor alanlarına hapsediyorlar kendilerini. Peki ya bilmediğimiz dert sonumuz olacaksa? Söz konusu Dünya’yı tehdit eden asteroitler olduğunda tam da böylesi bir durum çıkıyor ortaya. Nasıl mı?

Her yıl onlarca asteroid Dünya’ya Ay’dan bile yakın bir mesafeden. Bunların büyüklükleri genellikle 6 ile 12 metre arasında değişse de çok ufak bir kısmı önceden tespit ediliyor ve nadiren tehlikeli bir durum söz konusu olabiliyor. Genellikle Jüpiter Güneş Sistemi’nde bir sigorta rolü oynuyor ve yakınımıza gelse bizim için tehlike oluşturabilecek bu tür cisimler Jüpiter’in yöresine vardığında onun kütle çekiminin etkisiyle yörüngeleri değişiyor. Ancak yine de bu ilerleyen zamanlarda büyük bir tehlikeyle karşılaşmayacağımız anlamına da gelmiyor.


Günümüzden milyonlarca yıl önce dinozorlarla birlikte birçok türün yok olmasına neden olmuş olan afetin bir asteroit çarpması olabileceği düşünülürse, böylesi bir durum için tedbir almak tabii ki çok mantıklı.

İmha teknolojisi

Geçtiğimiz hafta, 24 Kasım'da Kaliforniya’dan SpaceX'in Falcon 9 roketi ile fırlatılan ve bir asteroit çiftinin rotasını değiştirmeyi hedefleyen DART projesi Dünya'nın ilk tam teşekküllü asteroit imha teknolojisi testi olacak. DART’ın hedefinde Dünya’ya tehlike teşkil etmeyen bir asteroid çifti var. Amaç asteroidin yörüngesinde Dünya’daki teleskoplarla gözlenebilecek ölçekte ufak da olsa bir değişiklik meydana getirebilmek.

DART’ın hedefi, bir uzay aracının hedeflediği asteroide doğru yol alabileceğini ve kinetik darbe adı verilen bir sapma meydana getirmek üzere kasten çarpışma gerçekleştirebileceğini göstermek. DART ile birlikte yol alan bir küpsat da çarpışma öncesi ve sonrasında meydana gelecek madde bulutunun fotoğraflarını çekecek. Bilim kurgu filmlerinden aşina olduğumuz sahneleri bu defa gerçeğe dönüştürmek üzere yola çıkan DART bir gün Dünya’yı tehdit eden bir asteroitle karşı karşıya kaldığımızda ne gibi çözüm seçeneklerimiz olduğunu anlamamız yönünde de büyük bir katkı sağlayacak.

DART’ın ziyaret edeceği asteroit çifti “Didymos asteroit sistemi” olarak adlandırılıyor. Ana asteroid Didymos 780 metre çapında, asıl hedef olan uydu asteroit Dimorphos’un çapı ise yaklaşık 160 metre. Didymos sistemine 2022 yılında 26 Eylül - 1 Ekim tarihleri arasında varması beklenen DART, Dimorphos’a saatte 6 km/sn hızla çarpacak. Çarpışmanın etkisiyle Didymos’un Dünya etrafında dolanma süresinin bir kaç dakika kadar kısalması öngörülüyor. Daha hassas ölçümler ancak çarpışma gerçekleştikten sonra Dünya’daki teleskoplarla yapılan gözlemler sonucunda belirlenebilecek. Böylelikle kinetik darbe yönteminin etkinliği ve bir asteroiti rotasından saptırmada ne kadar güvenilir olduğu da test edilmiş olacak.

DRACO kamerası

DART’ın üzerindeki yegane aygıt olan DRACO adlı optik kamera elde ettiği görüntüleri önümüzdeki haftadan itibaren Dünya’ya gönderecek. Bundan sonraki 10 ay boyunca, asteroit çifti Dünya’dan yaklaşık 11 milyon km uzaklığa varıncaya dek DRACO’dan görüntü almaya devam edeceğiz. DART asteroit sistemine yeterince yaklaştığında cisimleri ayırt etmesinde yardımcı bir algoritma ve nagiasyon sistemi sayesinde Dimorphos’a odaklanacak ve 1 saat içerisinde de çarpışma gerçekleşecek.

DART benzeri bir görevin Dünya'yı tehdit eden bir asteroite karşı kullanılabilmesi için bunun yıllar öncesinden teşhis edilmiş olması gerek.

Böylesi bir teşhis için de Dünya’nın yaklaşık 48 milyon kilometre civarına gelen cisimlerin keşfini hedefleyen bir uzay teleskobu planı var. Kızılötesi bölgede gözlem yapacak bu telesbun da 2020’li yılların sonlarına doğru fırlatılması planlanıyor.

2022 yılının Ekim ayında bu sinematografik görevin başarılı olup olamayacağını hep birlikte göreceğiz. Kim bilir belki de parçalanan asteroitlerden saçılan parçacıkların akıbeti yeni bir meteor yağmuru oluşturur ve böylece bize de gökyüzüne bakıp dilek dilemek için yeni bir fırsat daha çıkar?