Google Play Store
App Store

Gazze’yi ‘Riviera’ya dönüştürme’ ve Grönland’ı satın alma planı yapan Trump ailesi işgale Arnavutluk’tan başladı. Akdeniz’de bakir kalan son yerlerden Sazan Adası’nı satın alan Trump’ın kızı ve damadı burada tatil köyü kuracak. Yaşam savunucusu Nika’ya göre “ekolojik emperyalizm” projesi Ada’ya özgü biyoçeşitliliği yok edecek.

Arnavutluk’un Sazan adası Trump ailesine satıldı: Ekolojik emperyalizm

Melek Eylül BAŞAK

ABD Başkanı Donald Trump’ın kızı Ivanka Trump ve eşi Jared Kushner, Arnavutluk’a bağlı Sazan Adası’nı “tatil cennettine dönüştürmek” için satın aldı. Adriyatik ve İyonik Denizlerinin arasında bulunan Sazan Adası ve anakarada bulunan koruma altındaki Narta Lagün alanının bir bölümü, Arnavutluk Hükümeti tarafından kapalı bir süreç ile birlikte 1,4 milyar dolara Trump ailesine satıldı.

Projenin kapsadığı iki alan da küresel tehdit altındaki bulunan ve endemik türlere sahipliği yapıyor. Ada, Arnavutluk’un Ramsar, Bern Sözleşmesi gibi ekoloji sözleşmelerine göre koruma alanlarının bir parçası. Sazan, Arnavutluk’un komünist döneminde bir askeri üs olarak kullanılmış ve gelebilecek tehlikelere karşı bölgede gerilla savaşı sürdürebilecek özel komünler yerleştirilmiş. Adada yaklaşık 16 kilometreye ulaşan tüneller bulunmasının yanı sıra 3600 kadar sığınak da var. Adanın altında hala gömülü yüzlerce askeri teçhizat bulunuyor.

HÜKÜMET YIKIMA ORTAK

Batılı güçlerle işbirliğine alışkın olan Arnavutluk Başbakanı Edi Rama da projenin ülke için önemli bir fırsat sunduğunu savunarak “Sazan gibi bir hediyeyi değerlendirmeme şansımız yok. Lüks turizme, çölün suya ihtiyaç duyduğu gibi ihtiyacımız var” ifadelerini kullanıyor. Arnavutluk Hükümeti tarafından 9 Haziran’da “Arnavutluk Bölge Gelişimi ve Gayrimenkul” ismiyle kurulan şirketin amacı, “Sazan Adası Projesi” dahil olmak üzere yetkilendirilen diğer bölgelerde devletin temsilcisi olarak hareket etmek.

Arnavutluk Turizm ve Çevre Bakanı Mirela Kumbaro, inşaat için vergi muafiyeti tanındığını ve elektrik, su, kanalizasyon gibi altyapı çalışmalarının tamamının devlet tarafından yapılacağını kaydediyor.

Sazan Adası Projesi, Arnavutluk’ta lüks turizm ve bölgesel istihdamı artırmak için önemli bir adım olarak yansıtılmasına rağmen Affinity gibi kurumların temel amacı gayrimenkul odaklı.

EcoAlbania’nın başkanı, çevre savunucusu ve biyolog Olsi Nika, Sazan’ın Trump ailesine satılmasına dair BirGün’e konuştu. 

Uzun süre ekolojik yıkımdan korunabilmiş Ada’yı bekleyen tehlikelere dikkat çeken Nika’ya göre bu bir “ekolojik emperyalizm.”
Olsi Nika’ya göre Affinity ve benzeri projelere yatırım yapan şirketler Arnavutluk tarafından “stratejik yatırımcı” olarak tanımlanıyor. Bu durum vergi muafiyetlerinden faydalanmalarının yanı sıra 1 avro gibi sembolik ücretlere arazi satın alabilecekleri, yol, enerji, su temini gibi hizmetlere devlet bütçesiyle erişebilecekleri anlamına geliyor. 
Nika, projenin bölgeyi doğal ya da doğala yakın alandan “büyük bir kentsel alana” dönüştüreceğini belirtiyor.

Nika’ya göre “bu da korunan alanların doğal bütünlüğü üzerinde habitat tahribatı, parçalanmaya neden olacak, biyolojik çeşitliliğin kısa ve orta vadede yok olması gibi ciddi ve geri dönülmez etkiler yaratacak.”

Nika, özellikle kıyıları bekleyen tehlikeye dikkat çekiyor:

“Kıyı kısmındaki inşaat, kültürel mirasın ve balıkçılık, geniş çaplı tarım gibi geleneksel faaliyetlerin önemli bir bölümünü tamamen değiştirecek. İnşaat sonrası kıyı ve kumlu çam ormanları tamamen kentleşecek. Bu ayrıca bölgedeki önemli geleneklerin ve doğal yaşam gözlemciliği gibi faaliyetlerin kaybına yol açacak.”
Sazan Adası’nın sıkı korunana bir askeri bölge olması dolayısıyla insan faaliyetlerinden de hep korunduğuna dikkat çeken Nika şunları söylüyor: “On yıl önce adanın çevresindeki kıyı alanı, zengin biyolojik çeşitliliği nedeniyle deniz milli parkı ilan edildi. Ada, endemik bitki türlerine ve yarasa, deniz memelileri ve koruma altındaki deniz omurgasızları gibi hayvanlara ev sahipliği yapıyor.

BİYOÇEŞİTLİLİK TEHLİKEDEAyrıca anakaradaki Vjosa Nehri ve Narta Lagün alanı ile yakın zamanda ilan edilen Vjosa Milli Parkı da tatil köyü planının içinde bulunuyor. Bölge, göçmen ve tehlike altındaki kuşlar, endemik orkide türleri, hassas memeliler (su samuru, yılan balığı) ve diğer korunan türler için yaşama alanı sağlıyor.

Artan yoğun tarım, turizm ve yol, marina, havaalanı gibi altyapı projeleri deltada tam bir kentleşmeye yol açacak. Bu da benzersiz doğa koruma değerleri ile biyolojik çeşitliliğin tamamen sona ermesi anlamına gelecek.”

HALKIN ‘KAFASI KARIŞIK’Nika’ya göre yerel halk arasında projeye ilişkin fikir ayrılıkları var. Bir kısmı söz yürütülen projelerin istihdam yaratacağını ve ekonomik canlanma sağlayacağını belirtse de çoğunlukta bunun kaynakların ve kamusal varlıkların “modern bir işgali” olduğu algısı var.
Ancak Nika, kamuoyunda ne projeye destek ne de karşı çıkış şeklinde bir hareket olmadığına dikkat çekiyor.

Nika’ya göre proje sadece bir “ekolojik emperyalizm” örneği değil, aynı zamanda “Arnavut halkının büyük bir kaybedene dönüştüğü ve ülkenin doğal kaynaklarının tamamıyla hiç edildiği bir durum.”