“Patronlara yeteri kadar destek sağlandı. Şimdi para kimde bilmiyoruz ama bizim bildiğimiz tek şey var: Artık hesabı biz ödemeyeceğiz!”

Turizm işçileri isyanda: Artık hesabı biz ödemeyeceğiz

Volkan ATEŞ

Turizm işçileri, salgın sürecinden en olumsuz etkilenen kesimler arasında. Özellikle de şehir içi turizmde; yani restoranlarda, kafelerde çalışan işçiler, açıklanan son tedbirlerin ardından bir kez daha işsizlik tehdidiyle karşı karşıya.

Turizm İşçileri Dayanışması’ndan Cafer Yelsalı ile bu süreçte yaşadıklarını ve taleplerini konuştuk. Kendisi de restoran işçisi olan Yelsalı, “Zaten açlığın ucunda geziyorduk, salgınla birlikte gerçekten aç kaldık. Biz daha fazla aç kalmak istemiyoruz” diyor.

BİR PAKET MAKARNAYA MUHTAÇ KALDIK

Turizm İşçileri Dayanışması ne zaman, nasıl oluştu?

Turizm İşçileri Dayanışması geçtiğimiz nisan ayında, tam da yasakların turizm işçilerini etkilemeye başladığı dönemde ortaya çıktı. Sezonun açılması gereken aylarda zaten kışın açlıkla boğuşmuş işçiler, bu cenderenin uzamasını istemiyordu. Şehir içi turizmi (restoranlar, kafeler, barlar) kapalı olduğu için başka iş imkânı yoktu. Ücretsiz izin parası ödenmiyordu o zamanlar, birçok işçi askıdaydı... Tam bunların üst üste geldiği bir dönemde bir araya geldik.

O dönemde neler yaşadınız, geçiminizi nasıl sağladınız?

Salgının getirdiği ekonomik tahribat, zaten biz turizm işçilerinin uzun yıllardır maruz kaldığı ekonomik tahribatı derinleştirdi. Çünkü oteller kısmında 6 ay iş-6 ay açlık durumu söz konusu. Şehir içi turizmi dediğimiz restoranlar, kafeler ve barlar kısmında ise asgari ücretin altında sigortasız çalıştırmalar, ‘18 numaralı işkolu’* işçilerini açlığın ucunda gezdiriyordu. Salgın da bunu derinleştirince, gerçekten aç kalındı. O dönemde evinde bir paket makarna için canını verebilecek işçiler duyduk. Bu çok acı bir tabloydu. Hâlbuki devlet büyüklerimiz “Ülkemiz pandemide bile şahlanıyor” diyordu o sırada.

artik-hesabi-biz-odemeyecegiz-810440-1.

HERKES İŞSİZ, KİMSE GEÇİNEMİYOR

Ardından turizm sezonu başladı…

Evet, salgın bitmeden sezon başlatıldı; çünkü turizm gelirleri her zaman ekonomimizin en büyük paylarından biri olmuştur. Şehir içi mekânları açıldı. Sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir tablo çizildi. Fakat bu hata hem sezonu erken kapattırdı, hem de şehir içi mekânları kapattırdı. Şimdi ise 2 ay çalışmış otel işçileri ve zaten asgari ücretin altında kazanan şehir içi mekânların işçileri, uzatılmış açlığına devam ediyor. Bakınca herkes işsiz kaldı bu sektörde... Üyelerimizin birçoğu aslında işsiz kaldı. 18 numaralı işkolunda aslında kimse gerçekten geçimini sağlamıyor. Ya bankalara ya da eşe dosta borçlanıyor.

18 numaralı işkolu hangi işyerlerini kapsıyor?

Konaklama ve eğlence üzerine her yer, acenteler, oteller, restoranlar, kafeler, barlar, üçüncü nesil kahveciler, kıraathaneler, masaj salonları, hamamlar, çorbacılar, spor salonları, kebapçılar, dönerciler ve daha buna benzer birçok işletme türü 18 numaralı işkolu içerisinde geçiyor.

Salgına yönelik açıklanan son tedbirlere ilişkin neler söylersiniz?

Ben de bir restoran çalışanıyım. Zaten herkesin dışarıda olduğu, pek çok sektörün çok da gerekli olmadığı halde üretime devam etmeye zorlandığı bir ortamda getirilen bu yasaklar, tedbir değil bizce... Bu sadece kuru bir yasak ve anlamakta zorluk çekiyoruz hâlâ... Virüs gece dolaşıyormuş gibi davranılıyor. Bizim sektörde insanlar zaten sigortasız çalıştırılmaya bir şekilde mahkûm edildikleri için hiçbir destek alamıyorlar ve cidden açlığa itiliyorlar. Siz söyleyin, sigortasız bir işçi nereden destek alsın?

HASTA İŞÇİLERİ ÇALIŞTIRDILAR

Turizm işçileri arasında da salgın yayılıyor mu, işyerlerinde önlemler yeterli mi? En çok hangi işyerlerinde sorun yaşanıyor bu konuda?

Elbette, salgın kontrol altına alınmadan her yer açıldığı için çok hızlı bir şekilde yayıldı. Birçok işçi koronavirüse yakalandı. Ağır vakalar raporlu şekilde evlerinde kaldılar; ama oteller ve mekânlar kapatılmadı. Aksine iş devam etti. Hafif vakalar otellerin lojmanlarında kaldı, karantina süreci bitmeden çalıştırıldı. Geçtiğimiz günlerde pandemi fırsatçılığı yapıp maaş vermeyen bir otelin işçileri anlattı örneğin, “Maskemizi evden getirdik” dediler, bu çok önemli...

Otellerde müşteri ayrılınca bir gün boş durması gereken odalar hemen yeniden pazarlandı. Şehir içi turizminde de durum aynıydı. Bir masa yeteri kadar beklemeden hemen dolduruldu. Müşteriler maskesiz dolaştırıldı. Baştan sona her yerde bir kontrolsüzlük vardı. Ama müfettişlere “patronları sıkmayın” dediklerini de duyduk. İş müfettişleri sadece gelip geçtiler. Ha bir de o denetlemeler vardı ya; hepsi bir gün önceden hazırlandı. Maskeler, dezenfektanlar... Gerekli temizlikler... Lafı uzatmayalım, bütün işyerlerinde sorun vardı, hâlâ var.

DAHA FAZLA AÇ KALMAK İSTEMİYORUZ

Talepleriniz neler?

Açıkçası çok basit ve temel taleplerimiz var. Ülke genelinde tam anlamıyla karantina uygulanmalı diyoruz. İşten çıkarılma yasağına rağmen işten çıkarılan, sigortasız çalıştırıldığı için destek alamayan arkadaşlarımızın tespit edilip ücretli izinli sayılmasını istiyoruz. Bütün destek ve ücret ödemeleri pandemi süresi boyunca, en az asgari ücret düzeyinde olmalı diyoruz. Yani bizim için tüm bunlar şu demek: Salgın gerçekten bitirilsin, arkadaşlarımızın tamamı destek alsın ve en az asgari ücret düzeyinde destek verilsin. Biz daha fazla aç kalmak istemiyoruz.
Patronlara yeteri kadar destek sağlandı. Para kimde bilmiyoruz ama bizim bildiğimiz tek şey var: Artık hesabı biz ödemeyeceğiz.