Artan enflasyon ve hayat pahalılığı Türkiye’de en çok öğrencileri etkiliyor. Öğrenciler içtikleri bir kahvenin bile hesabını yapmaktan yorulduğunu söylüyor.

Artık kahve bile içemiyoruz

Fevzi Efe SEKİTMEZ

Yaşıtları ülke ülke gezerken, Türkiye’deki gençler ancak çimlerde oturabiliyor. Bir kafede oturup sadece bir kahve içmenin en düşük maliyeti 20 TL. İçkili mekânlarda ise bu fiyat iki katına kadar çıkıyor. Öğrencilerin temel ihtiyaçlarından sayılan kitap alışverişleri ise birçok yayınevinin yüzde 100’e yakın zam yapmasıyla zorlaştı. Öğrenciler tiyatro, sinema gibi sosyal ve kültürel aktivitelere ise bilet pahalılığı ve çalışma saatlerinden dolayı vakit ayıramadıklarını söylediler.

‘İÇTİĞİMİZ KAHVEYİ HESAPLIYORUZ’

Akdeniz Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde bu yıl mezun olan Rümeysa Yılmaz, “Bu yıl mezun olmuş olmama rağmen hâlâ Antalya’da yaşamaya devam ediyorum. Yaz başladığından beri tatile çıkamadım. Öğrenciliği yeni bitirdiğim için hemen iş aramaya koyuldum. Sonrasında da işe başladım, tatile hiç zamanım olmadı. Zaten durum böyle olmasaydı da tatile çıkamazdım. Hatta iş bulmasaydım muhtemelen hayatta kalabilecek kadar da param olmazdı. O yüzden şu an sadece hayatta kalmaya, asgari ihtiyaçlarımı karşılamaya çalışıyorum” dedi.

İzin günlerini dinlenmeye ayırdığını dışarıda vakit geçirmenin de yüksek maliyetli olmasından dolayı nadiren arkadaşlarıyla görüşebildiğini belirten Yılmaz, “En basitinden her gün bir yarım saat veya bir saat bile bir arkadaşımla kahve içebilecek durumum olmuyor. Bu bile lüks haline geldi. Ancak haftada bir böyle aktivitelere yer verebiliyorum hatta bazen iki haftada bir bile olabiliyor. Hâlâ Antalya’da yaşadığım için sık sık tatil beldelerinde turistleri görüyorum. Benden daha küçük gençlerin tatile geldiklerini, Antalya’nın iyi yerlerinde, çok iyi otellerde tatil yaptıklarını görüyorum. O yaşta yurtdışı tatillerini planlıyorlarken bizim burada içtiğimiz kahveyi hesaplamak zorunda olmamız elbette üzücü” diye konuştu.

‘NE YESEM UYGUN DİYE DÜŞÜNMEKTEN SIKILDIM’

Bülent Ecevit Üniversitesi mezunlarından Mustafa Can Arslan ise bütün giderlerini yeme ve içme üzerinden hesapladığını belirtti. Arslan, “Günde üç öğün yemek yediğimde zaten 150 TL harcamış oluyorum. Evde olsam da dışarı çıksam da durum değişmiyor. Asgari ihtiyaçlarımı karşılamaktan başka bir şey yapamıyorum. Hayatım boşa harcanıyor düşüncesi olağan bir mutsuzluğu peşinden getiriyor. Türkiye’deki gençlerin büyük bir çoğunluğunun benim gibi umutsuz ve mutsuz olduğunu düşünüyorum” dedi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi öğrencilerinden Simay Özbay ise şunları söyledi: “Bu yaz tatile gitmedim. Gitmememin sebebi, her şeyin önceki senelere göre daha pahalı olması ve artık zorunluluklardan keyfi harcamalara sıra gelmemesi. Dışarı haftada bir ya da iki kez çıkıyorum en fazla. Çıktığımda eğer yemek yersem, bir şeyler içersem 200 TL harcamış oluyorum. Bu durum dışarı çıkma sıklığımı tabii etkiliyor. Para harcamamak istediğim için dışarı da çıkmıyorum genelde. Avrupa’daki gençlerle Türkiye’deki gençleri kıyaslamak bile çok saçma. Çünkü geçtiğimiz 3-4 senede yaşam kalitesi açısından aradaki fark dağlar kadar oldu.” Arslan Türkiye’deki gençlere imkân tanınmadığının altını çizdi.