Artık kimseyi ikna edemez
Ülke yangın yerine dönerken Erdoğan’ın, “Yoksulluk ve yasaklar geride kaldı” sözleri tepki çekti. Kamuoyu araştırmacıları seçmenin bu sözlere inanmadığını, Erdoğan’ın tabanı konsolide etmeye çalıştığını vurguluyor.
Politika Servisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Pazar günü Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıl dönümü etkinliklerine katılmak için gittiği Bitlis’te yaptığı konuşma gündemdeki yerini koruyor. Ekonomiden yargıya, sosyal yaşamdan bürokrasiye dek ülke her alanda yangın yerine dönerken Erdoğan’ın kullandığı, “Yasakların, baskıların, yokluk ve yoksullukların olduğu o eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmıştır” sözleri tepki çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülke gerçeklerinin tam tersinin yaşandığını iddia ettiği çıkışının arkasında çözülen, partiye küsen, iktidarı cezalandıran kendi seçmenini konsolide etme çabası olduğu düşünülebilir. Ancak 31 Mart yerel seçimlerinde ikinci parti konumuna gerileyen AKP’nin yaşadığı hezimet, tabanın artık bu söylemlerle iktidara rıza göstermediğini ortaya koydu. Geçim sıkıntısıyla boğuşan milyonlar iktidara sırtını döndü, AKP’nin sarsılmaz denilen kaleleri bir bir elden çıktı. Üstelik son dönemki kamuoyu yoklamaları da AKP’deki düşüşün devam ettiğini gösteriyor. Erdoğan’ın bu gerçeklere rağmen neden hayal satmaya devam ettiğini kamuoyu araştırmacılarına sorduk.
BU SÖYLEMLERE HALK İNANMIYOR
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Direktörü Yüksel Genç, “Cumhurbaşkanının söylemlerine elbette halk inanmıyor, tabanı içinde ise bir kesim var ki onlar inanmayı tercih ediyor görünüyor; özellikle bu mevcut yeni düzenden nemalanan kesimin buna inanmayı tercih ettiğini söylemek mümkün. Ancak Türkiye deki açlık yoksulluk ve ayrımcılık meselesi inanıp inanmamayı gerektiren bir olgu olmanın çok ötesinde artık bir vakıa! Ekonomik nedenlere bağlı intihar artışları önceki yılları çoktan aştı. Biz birkaç yıldır; buz gibi derin ve yaygın yoksulluk yayılımı izliyoruz.
10 ay önce yapılan ‘Ekonomik Krizin Yurttaşların Alım Gücü ve Temel İhtiyaçlarına Erişimine Etkisi’ araştırmasına göre ekonomik kriz halkın yüzde 75,6’sını ‘Çok Kötü Etkiliyor’, yüzde 46,7’sinin son bir yıl içinde hanelerinde en az bir kişi işsiz kalmış. Araştırmamıza göre halkın yüzde 30,4’ü ‘Temel Gıda Malzemeleri Almak İçin’, yüzde 17,5’i ‘Başka Bir Borcu Ödemek İçin’, yüzde 15,7’si ‘Geliri Geçimine Yetmediği İçin’ bankalara ya da yakınlarına borçlanıyor. Ülkede ki yoksullaşmanın başka bir göstergeye ihtiyacı var mı?” dedi.
DÜZENDEN NEMALANAN KESİMLERİ KASTEDİYOR
“Ayrımcılık meselesine gelince Kürtçeyi kullandığı, Anadilinde şarkı söylediği, halay çektiği, ya da Amedspor forması giydiği için linçe uğrayanların, gözaltına alınanların, tutuklananların artan sayısına bakınca ayrımcılık kavramına Cumhurbaşkanının farklı bir anlam yüklemiş olabileceğini düşünmeden edemiyor insan” şeklinde konuşan Genç değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanı’nın söylemini başka açılardan analiz etmek gerekecek; İlki Cumhurbaşkanı mevcut Türkiye dışında yukardaki iddiası ile uyumlu ikinci bir Türkiye olduğunu düşünüyor olsa gerek. İkincisi halkın çoğunluğu, eski günlere ya da eski Türkiye’ye has ilan edilen bu sorunları derinden ve gündelik olarak yaşarken, cumhurbaşkanı belki de bu durumu yaşamayan başka bir ‘millet’in oluştuğunu varsaymakta. Kimlerden oluşabilir bu millet? Mevcut yeni düzenden ekonomik, sosyal ve politik hatta kültürel olarak nemalananlar olabilir. Gördükleri etrafındakiler ise Cumhurbaşkanı bu sözlerinde haklı bile diyebiliriz. Üçüncüsü; Cumhurbaşkanı ya her şeyin gayet farkında, ancak algıları pozitife eğerek elde kalmış seçmen yapısını ya da alternatifsizleşmiş, adressizleşmiş seçmen yapısını partisinde konsolide etmenin bir yolunu deniyor. Ya da gerçekten buna inanıyor!”
ALDIKLARI OYLARI DA KORUYAMAZ HALDELER
Bulgu Araştırma’nın kurucusu Semih Turan ise değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “31 Mart 2024 seçimleri iktidarın tüm kimyasını bozmuş durumda. Bu kimya bozukluğu seçim sonuçlarını doğru analiz etmelerine de sebep olmaktadır. AKP seçim kaybındaki temel nedeni daha önce kendilerine oy veren seçmen kitlesine bugüne kadar sağladıkları sosyal ve ekonomik avantajları bu seçimlerde sunamamak diye özetliyorlar.
Bunu tekrar sağladıklarında bu seçmen kitlelerinin gönlünü bir daha kolaylıkla kazanabileceklerine iman ediyorlar. Oysa ki AKP sadece sayısal olarak yenilmedi. Bugüne kadar kendilerini koşulsuz olarak destekleyen sosyolojik tabanlarında 22 yıl sonra büyük bir kırılma yaşadı. Ülkenin yüzde 95’inde oy kaybı yaşandı. Sonrasında her ay yapılan araştırmalarda bırakın toparlanmayı, 31 Mart seçimlerinde aldıkları oyları dahi koruyamadıklarını aksine o oranlarda da geriye gidişi gördüler.
Tüm bu nedenlerle mevcut durumda yapılacak seçimlerde iktidarı kaybetme korkusu yaşamaya başladılar. AKP içinde de farklı gruplar içinde gözle görülür bir çatışma süreci başlamış durumda. En iyi savunma saldırıdır anlayışı ile tüm muhalif yapılara alabildiğine sert bir tutum sergilemeye başlamaları hiç şaşırtıcı değil. Başka bir çareleri kalmadığı da çok açık görülmektedir.
∗∗∗
KONUŞSAK TUTUKLANIRIZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, "Yokluk, yoksulluk bitti" açıklamasına vatandaşlar tepki gösterdi. Anka’ya konuşan bir vatandaş, “Ne diyelim? Konuşsak tutuklanacağız. Buraya kadar boğulduk. Binmiş şeytanın atına gidiyor. Nerede yokluk ve yoksulluk geride kalmış? Bizler boğulduk, öldük. O öyle hayallerle yaşasın. Biz ne yaşadığımızı biliyoruz" tepkisini gösterdi.
Başka bir vatandaş ise tepkisini "Yoksulluk diz boyu" sözleriyle dile getirdi. Eşinin emekli olduğunu belirten Aysel Yılmaz, "Binmiş şeytanın atına gidiyor. Nerede geride kalmış? Hiçbir şey alamıyorum. Geçinemiyoruz. İşte yok, para da yok. Alım gücümüz yok. Pazara geliyoruz dolanıp gidiyoruz. Biz et alamıyoruz. Nereden alacağız eti? 700-800 lira... 12 bin 500 lira emekli maaşıyla nereden alacağız? Eti boşver tavuk bile alamıyoruz. Torunlara bir şey alamıyoruz" diye konuştu. Başka bir Ankaralı kadın ise "Yoksulluğu daha ileride yaşayacağız. Şimdi beni de içeri alırlar, konuşmak istemiyorum" ifadesini kullandı.