Şimdi derin bir nefes alalım ve tutalım. Bir hafta sonra büyük bir ihtimal ohhhh! diye koy vereceğiz (oy vereceğiz), küçük bir ihtimal de offff! diye. Umarım o da sadece sıcaklardan ötürü olsun…

Ama memlekette bu iki nida da epey duyulacak. Bizler ohhhh deyince bu kez Saraylılar offf diyecek. Ve ilaveten yandım anaaaam!

Şimdi sadece tahmine dayalı tahlil yapabiliyoruz. Ankete, tahmine dayalı seçim tahlili ile hava durumu tahmini arasında bir benzerlik var mı? Mesela hava durumu tahmininde yağmur yağacak denir, tedbirinizi alırsınız veya inanmazsanız yağmur yağarken ıslanırsınız.

Tuhaf bir huyum var. Dışarıda yağmur yağdığını görsem bile hava durumu sitesine bakarım. Termometre kullanmam, hava sıcaklığını da internetten izlerim. Sıcaklık derecesi değil hissedilen sıcaklık derecesi ilgimi çeker. Kısa yollarım arasında Yahoo hava tahmin sitesi başköşede. Yüzde doksan dokuz tutturuyor. Bir saat sonra, hava açık bile olsa, yağmur yağacak diyor yağıyor, rüzgâr esecek diyor esiyor. Ama en önemlisi hissedilen sıcaklık derecesini de veriyor olması ki bu termometrelerde görülmez!

Gidişatı bir yandan anketlere bakarak takip etmeye çalıştık, ama sayılar değil de asıl önemli olan siyasetteki hissedilen sıcaklıktı. Buna şimdi dipten gelen dalga diyorlar, biliyorsunuz.

Saray ittifakı Meclis’te çoğunluğu kazanır – kaybeder, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalır – kalmaz, ikinci turda muhalif oylar birleşir – birleşmez… Hissedilen sıcaklık dikkate alındığında Saray ittifakının kazanma ihtimali sadece beklenen bir hilenin gerçekleşmesi kadardır. Hatta provokatif bir hile dahi olabilir.

Son bir çırpınışla toplumu hâlâ sürü gibi gütmek istiyor. Ama kendisinde çobanlık kabiliyeti bile kalmadı, sadece sürünün başı olabiliyor.

•••

Neyse ki iyi gelişmeler de var, toplumun yarısından fazlası sürü olma psikozundan çıktı.

Çünkü sürü psikolojisi kötüdür. Bakın geçen hafta ne oldu?

Van’ın Gürpınar ilçesinin Topyıldız Köyüne bağlı Yapraklı Mezrası yaylasında, sarp kayalık bir bölgede otlayan sürüdeki bir koyun 20 metrelik uçurumdan atlayınca, 500 koyun da peşinden atlayarak intihar etti ve hepsi telef oldu.

Bu koyun intiharları manidar şekilde AKP iktidarıyla başlamıştı! Hatta bu köşede 2005 yılında “Koyunlar ve danalar neden intihar etmesinler ki?” diye bir şeyler yazmıştım.

O yıl Temmuz ayında yine Van’ın Gevaş ilçesinde, kısa süre sonra Bitlis’in Tatvan ilçesinde de koyun intiharları görüldü. 2005 yılında Türkiye koyun intiharlarıyla dünya gündemine oturmuştu. Olay, Yahoo’nun ‘popüler haberler’ listesinde 1 numara olmuştu. Tamam, bu kadar sanırken, bu kez Kasım 2012’de Kars’ın Kötek köyünde, Ekim 2014’te de Hakkâri’de benzer ‘intiharlar’ haber oldu. Ve işte şimdi de Van’daki son hadise…

Bu konuya takılmıştım; ‘sürü psikolojisi’ ne menem bir şeydir kavrayabilmek için Gustave Le Bon’un ‘Kitleler Psikolojisi’ kitabına el atmış ve aradığımı da 125. sayfada bulmuştum:

“Tekrar tekrar aynı tarzda ortaya atılan iddialar, fikir cereyanı dediğimiz şeyi husule getirir ve o zaman sirayetin kudretli mekanizması işe karışır. Fikirler, hisler, heyecanlar, inançlar kitleler üzerinden mikropların sirayeti kadar kudretli tesirlere maliktirler. Bu hadise bir sürü halinde bulundukları zaman hayvanlarda da görülebilir. ... Bir veya birkaç koyunun bir şeyden ürkmesi derhal öteki koyunları da ürkütür.”

Yine 2005 yılında konuyla ilgili görüşü alınan Veteriner Fakültesi’nden Prof. Dr. Kaan İşçan, “Hiçbir koyun bir yerden atlayarak intihar etmeyi bilmez. Koyunlarda sürü davranışı vardır. Sürünün başındaki koç nereye giderse peşindekiler öleceklerini bilseler de onu takip ederler” demişti.

İnsanlar koyun değildir! Ama insanlarda telkin ve sirayet etkilidir. İnsanlar, yalanlara boyun eğmeye meyyaldir ve bir kısım insanımız yıllardır bu vaziyetteler; bunu biliyoruz. Ama neyse ki şunu da biliyoruz: Evet, toplumun yarısından fazlası sürü olma psikozundan çıkmıştır.

•••

AKP Genel Başkanı uçurumun kenarına gelmiş bağırıyor: “Sandık hâkimiyetini kurarsak işi başlamadan bitiririz.” İş bitiriciler, şimdi de iş bitirir mi?

Şahsileştirmeden mecazi anlamda söylersek çıbanın başı patlayacak, bir yanıyla ferahlama yaşanacak, öbür yanıyla ortalığa dökülen cerahat (ve Saraylıların kabullenmeme çabaları) yayılacak.

Uçurumun kenarındayız, bizi de kendisinin peşinden uçurumdan atlatmak istiyor, koyun değiliz ki atlayalım.

Gelecek hafta seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz bu köşede yazacağım, bakalım yazının başlığı ohhhh mu olacak offff mu?