İktidarı, “beton ekonomisi-rant”, savaş ve “ahlak” anlayışı üzerine kuran AKP’de harç bitti. Toplumun bunca önemli, yaşamsal sorunu varken, halen Kanal İstanbul ya da “evlilik yaşı” tartışmaları bundan. “Temcit pilavı” denir, artık durup durup karıştırmaktan dibi tuttu.

Tüm baskıcı rejimler, iktidarlarını sonuza kadar idame ettireceklerini zannına kapılır. Halka refah sunmak yerine, halkın eğilim ve inançlarını kullanabilecekleri iki temel kavramdan yararlanır: “Biri savaş ve kao, diğeri din ve ahlak.” AKP iktidarı, “Türk-İslam sentezi” esasındaki ruhuna da uyan bu tekniği referans aldı.

HEP AYNI

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Engelli Memur Atama Töreni’nde yaptığı konuşma, “mehdi” ve “şeriat tartışmaları” gibi içerde bitmeyen kaos, kutuplaşma arayışı ve dışarıdaki “fetih ruhu” örnektir. Erdoğan 2013 yılında başbakanlığı sırasında, İstanbul Dolmabahçe’deki ofisinden gençleri izliyordu.

SAVAŞ- AHLAK

Gemiden inen “kadın ve kızların” yaşam biçimlerini eleştiriyor, “Bize uygun değil” diyordu. Aynı Erdoğan, birkaç gün önce “Maalesef gençlerimiz genç yaşta evlenmiyor. Çoğu 30'u aşkın evleniyor ya da çoğu evde kalıyor. Evlilik dışı hayat biçimi özendirilmeye çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

Bu sözlere MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay destek verirken Diyanet İşleri Başkanlığı açıklamayı yayınladığı fetva ile temize çekti. Güncel bir örnek olarak… AKP’yi ayakta tutan harçlardan birini de küçük ortağı MHP’li Devlet Bahçeli “Libya meselesi” ile karıştırdı: “Orası bizim, eski egemenlik alanımızdır…”

KİTLESEL OLARAK AKILLARINI YİTİRDİLER

Bu açıklamaların tek bir manası var. İktidar bloku, yekpare şekilde her geçen gün biraz daha akıldan uzaklaşıyor. Bitmeyen yaşam biçimi tartışmalarının da 1923’te, uluslararası anlaşmalarla çizilen Türkiye’nin fiziksel sınırlarını hiçe saymanın da anlamı olsa olsa budur.

TOPLUMA MALİYETİ

Bu akıl yitiminin Türkiye’ye maliyeti çok fazla. Uluslararası platformda hızla yalnızlaşan bir ülke var. İçerde ise yaşam biçimine müdahale, dayatmalar, tepeden gelen açıklamalar toplumu ve sosyokültürel yapıyı değiştiriyor. Kadının değersizleşmesi, artan istismar ve cinayetler, kız çocuklarının eğitimden koparılması can suyu buluyor.

AKP küçük ortağı MHP ve aparatları toplumun temel sorunlarını görmezden gelmekte ısrarlı. Açlık, ayrımcılık, adaletsizlik ile türbülansta olan seçmen iktidardan kopuyor. Kitleleri sonsuza dek polis copu ya da özgürlük gaspı ile tehdit etmek mümkün olmayacak!

Artık bugün kimi soruları uzunca bir dönem iktidara inanmış kişiler dahi soruyor: “Siyanürle açlıktan intihar eden bireyler kutsal aileye üye değil miydi? Diyanet, AKP’nin çarkını döndürdüğü kurumlarda çocuklara tecavüz edilirken neredeydi? Kadınlar öldürülürken niye sesini çıkarmadı?”

Savaş, kaos, din bir yere kadar… İktidar toplumun canının çok yandığını anlamak istememekte kararlı. Hiçbir hatırlatma işe yaramıyor. Görünen milliyetçilik ve din ile bile toplumun uzun süre ayrıştırılamadığıdır. İktidar bloku kan kaybederken elinde tutabildiği kitleleri de konsolide edemiyor.

Sürdürülebilir bir Türkiye gerçekliğinden hızla uzaklaşıyoruz. Artık harç da AKP’nin işine yaramıyor. Çoktan bitti, yapı da paydos. Daha açık bir ifadeyle… Biten hikâyeler bir daha aynı etkiyi yaratmazlar. Ortada bir cenaze var. Birinci mesele, o cenazenin nasıl kalkacağı. Ardından, çürüme izleri ve kokusu ile ne şekilde baş edileceği.