Erdoğan, muhafazakâr tabanı bir arada tutmak için peş peşe adımlar attı. Bu hamleler ilk etapta sorunu çözmüş gibi görünse de kısa süre içinde hem ortağında hem de parti içerisinde rahatsızlık yarattı. Artık tek bir AKP’den bahsetmek mümkün değil. Erdoğan’ın birleştirme çabaları ise sonuç vermiyor.

Artık tek bir AKP yok

YAŞAR AYDIN

Ayasofya, hilafet, İstanbul Sözleşmesi derken kendi ifadesiyle “gençlik düşlerine” dönen Erdoğan, ortağı ve parti içinden hatta aileden gelen uyarılarla kendine geldi.

Ayasofya sonrası başlayan hilafet çağrılarına MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve ordu üzerinden gelen Atatürk yanıtı Erdoğan’a ilk freni yaptırmıştı. Sonrasında muhafazakâr çevrenin hedef tahtasına koyduğu İstanbul Sözleşmesi de yeni bir çatlağa yol açtı. Bu sefer daha yakından, aileden bir itiraz geldi. Erdoğan’ın kızının yöneticisi olduğu KADEM, sözleşmenin arkasında durdu. Üstelik desteği sadece kendisiyle sınırlı kalmayıp AKP’nin önemli bölümünü arkasına dizmeyi başardı. O kadar ki iş Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ı dava etmeye kadar vardı.

BİR ANLIK HEGEMONYA

Erdoğan’ın attığı adımlar kelimenin tam anlamıyla anlık rahatlamalar yaratıyor. Kalabalıkları meydana çeken, gürültüyü artıran, sadece onların sesinin duyulduğu anlar gelip geçici bir zafer duygusu veriyor. Kurduğu hegemonya da kısa süreli oluyor. Tabanın küçük bir bölümünde memnuniyet yaratsa da bir türlü genele yayılmıyor. Üstelik Erdoğan sadece tabanını değil ortağı MHP’yi de memnun etmek zorunda. Ayasofya’ya kadar her konuda destek açıklayan MHP iş hilafet olunca ve süreç Atatürk’e dayanınca aynı rahatlıkta olamıyor. Son olayda olduğu gibi sıkıntısını Erdoğan’a iletmekten de geri durmuyor.

İLK DÜŞEN DİLİPAK

Erdoğan’ın tabanı bir arada tutma çabası sürekli yeni bariyerlere çarpıyor. Bunun birden fazla nedeni olsa da en belirgin olanı partinin ve kadrosunun yaşadığı değişim. Artık tek bir AKP’den ve AKP’liden bahsetmek mümkün değil. Erdoğan’ın şemsiye gibi tüm farklılıkları örtme çabası sonuç vermiyor. Dilipak’tan Ethem Sancak’a uzanan AKP’li olduğu gibi Akit’ten Sabah gazetesine kadar da AKP’lilik var. Talepleri ve yöntemleri birbirinden oldukça farklı bu kesimler Erdoğan’ın izleyeceği yolda etkili olmaya çalışıyor. Kendilerince ikâmet çiziyorlar. Erdoğan şu ana kadar tüm bu farklılıkları bir arada tutmayı başardı. Ama işi her geçen gün zorlaşıyor. Balonu bir kez daha yükseltmek isteyen Erdoğan, rüzgârın arkasından esmediğinin farkında. Havalanmak için ağırlıkların sepetten atılması gerekiyor. Daha önce olduğu gibi çok kısa bir süre içinde birileri yine sepetten düşecek. İlk düşen Dilipak oldu. Arkası gelecektir.