Oy kullandığım bir seçim gecesinde sonuçlar açıklandığında hayatımda ilk defa üzülmedim. Etrafımdaki herkesin de gülümsediğini gördüm. Bu tuhaf rahatlamanın ve huzurun iki temel sebebi var. Birincisi; tekeri patlayıp uçuruma yuvarlanmış, yanan bir arabadan sıyrıklarla kurtulmuş olmamız. Sonsuz bir güç arzusuyla yanıp tutuşan, devletin her türlü imkânını kendi gayeleri için kullanan, toplumdaki her kesimi sürekli kutuplaştıran, özgürlükleri keyiflerine göre topyekûn yeniden düzenleyip insanları devamlı olarak kısıtlayan, din istismarını gündelik hayatın ortasına yerleştiren, kendi inançlarına sahip olmayanları dışlayan, elini vatandaşın cebinden hiç çıkarmayan, kadınlara, LGBT’lilere ikinci sınıf insan muamelesi yapan, farklı olanları barındırmak istemeyen, her ortamda önüne geleni azarlayan, doğaya, çevresine saygısı olmayan, tüm doğruları kendinin bildiğini zanneden ve mevcut seçim sistemimizin arızalarıyla elde ettiği kaba kuvveti asla kaybetmeyeceğine inanan zorba bir zihniyetine “Artık dur” dedik.

Huzurun ikinci temel sebebi ise; bu ülkede yıllar sonra ilk defa nefes almış olmamız. Gezi dönemiyle ümitlenen birçoğumuz, o dönemde soluğumuzun boşuna kesilmediğini gördük. Sadece birilerine dur dediğimiz için değil. Kapsayıcı, daha geniş tabanlı bir siyaset anlayışına dair bir fırsat doğduğu için de. Diktatörlüğe dönüşen tek parti iktidarının yerine oluşan bu çok daha renkli Meclis yapısı, kendi ülkesine, şehrine, komşusuna yabancılaşan birçokları için de bir umudun sembolü oldu. Uzun bir aradan sonra ilk defa gazeteleri ümitle açıyoruz, televizyonda haberleri izlerken moralimiz eskisi kadar bozulmuyor, sabahları acaba başımıza bugün ne işler gelecek diye uyanmıyoruz. Etrafımda konuştuğum herkeste böyle iyimser ve heyecanlı bir hal var. Sahi, ne çok gerilmişiz. Artık normalleştirdiğimiz o ruh halimizden sıyrılıp geleceğe dair yeniden olumlu hissetmek büyük bir rahatlama getirdi.

Doğru adımlarla, kapsayıcı bir siyasetle, barışın diliyle o zalim barajların yıkılabileceğini, o da yetmezmiş gibi Meclis’ e bunca sayıda kadının, Romanların, Ermenilerin, Süryanilerin de girebileceğini gördük. Ben artık ümitliyim. Bunca yıllık bekleyişimizin sonunda elde ettiğimiz, hiç de azımsanmayacak, toplumun her kesimini kucaklayan kazanımlar var. Gezi’den sonra neyi kazandığımızı konuşuyorduk ya hep, işte kazandıklarımızın bir kısmı artık mecliste de görünür oldu. Üstelik tüm bunların daha başlangıç olduğunu da hissedebiliyorsunuz. Sadece kendisinin değil her kesimin hakkını savunan yeni bir nesil, anlayış var artık. Geleceklerini ortak doğrulara emanet ediyorlar. Güzel şeyler olacak diye, cesaret veriyorlar. Sandıkları sabahlara kadar koruduğumuz gibi, tüm bu kazanımları da sonuna kadar koruyalım. Sonrası gerçekten güzel olabilir.