Artvin’de İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel ve eşinin 6 yaşındaki kızlarını dini nikahla ‘evlendirip’ müritleri Kadir İstekli’nin cinsel istismarına maruz bırakmaları protesto edildi.

Artvin’de tarikatta çocuk istismarı protesto edildi: Kaybedecek bir evladımız daha yok

Dilan ŞAHİNBAŞ

Artvin Kadın Dayanışma Platformu, BirGün’ün ortaya çıkardığı İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin 6 yaşında ‘evlendirilip’ istismara maruz bırakılması skandalını protesto etmek için Halitpaşa Meydanı'nda basın açıklaması düzenledi.

“Çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz, laiklikten vazgeçmeyeceğiz” yazılı pankart taşıyan kadınlar “Özgürlüğümüz için buradayız”, “Tarikata teslim olmayacağız”, “Timur Soykan yalnız değildir” sloganları attı.

Artvin Kadın Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını okuyan Nurcan Ay Katırcı, Türkiye’de her gün yaşanan acılar sebebiyle bir günlerinin dahi yürekleri acımadan geçmediğini vurguladı.

“TARİKAT, DİNİN KUTSALI DEĞİLDİR”

İstismar nedeniyle herhangi bir çevrenin dini inancına yönelik kasıtlarının olmadığını dile getiren Katırcı, “Kendisine tarikat diyen bir topluluğun çocuğa ve çocuklara yaşattıklarına karşı gelmek, dini hassasiyetlere yapılan bir saldırı değildir. Çünkü adına tarikat denen şey, bu dinin kutsalı değildir” ifadelerini kullandı.

Gericilerin, tarikatın kutsal bir kavram olduğunu düşündüğü için oradaki yanlışlara sessiz kaldığının altını çizen Katırcı, “Biz toplum olarak öncelikle bu kutsallık algısını zihinlerden silmeliyiz. Bir tarikatta, cemaatte gerçekleşen korkunç bir olaya tepki gösterenleri sanki dine tepki duyuyormuş algısıyla yansıtmaya çalışanların gerçek niyetini halkımıza anlatmak zorundayız” diyerek bu oluşumların, kutsal olmadığı gibi artık gerekli de olmadığına dikkat çekti.

“BENİ ORADAN KURTARIN’ DİYEN KAÇ ÖĞRENCİYE TANIK BU KULAKLARIMIZ”

Siyasi iktidarın saf bir inançla dinini yaşamaya çalışan insanları kandırabileceğini ama kendilerini kandıramayacağını belirten Katırcı, “Bu ülke sizin babanızın tarlası değil; istediğiniz gibi sürüp ekemeyeceksiniz. İhtiyaçlı oldukları için, size muhtaç oldukları için yurtlarınızda kalmak zorunda kalan o çocukların, o gençlerin sizlere karşı ne hissettiğini bizler yakından biliyor, görüyoruz. ‘Hocam ne olur beni oradan kurtarın’ diyen kaç öğrenciye tanık bu kulaklarımız biliyor musunuz? Zannetmeyin ki bu şekilde dindar bir nesil yetiştiriyorsunuz. Yarın arkanızdaki iktidarın gücünü kaybettiğinizde ilk bu çocuklar karşınıza dikilecek ve sizden hesap soracak” dedi.

TİMUR SOYKAN YARGILANSIN’ DİYENLERİN KORKULARININ NE OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 eğitim öğretim yılı okullaşma istatistiklerine göre, ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğunun eğitimin dışında olduğuna dikkat çeken Katırcı, “Açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısını ise 636 bin 270 olarak belirten istatistikler toplamda 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sisteminin dışında bırakıldığını göstermektedir. Bu rakam korkunç bir rakamdır. 21.yüzyıl Türkiye’sinde bu rakam inanılması zor bir rakamdır. Bu çocuklara ulaşmak şu anki teknolojiyle çok imkânsız olmasa gerek ama biz kız çocuklarının eğitimin dışına atılmaktaki niyeti biliyoruz. Dün ‘küçüğün rızası vardı’ deyip bizi susturduklarını zannedenler bugün ‘olay kişileri bağlar aile içi bir olay, bunu neden bu kadar büyütüyorsunuz’ diyerek yine bizi haksız konuma düşürmeye çalışıyor. Bu ağza almaktan bile imtina ettiğimiz olayı ortaya çıkartan gazeteci Timur Soykan için yargılansın diyenlerin korkularının ne olduğunu çok iyi biliyoruz” ifadelerini kullandı.

“SUÇLULAR VE BU SUÇA YARDIM VE YATAKLIK EDEN HERKES YARGILANMALI”

“Savcılık dosyasındaki belgeler gösteriyor ki, on yıl önce 2012 yılında, cinsel istismar doktor tarafından fark edilmiş, bunun üzerine soruşturma başlatılmış, ancak organize sahtekarlıkla soruşturmanın üstü örtülmüştür. Yıllarca bu istismarı yaşamış ve hayatta kalmayı başarmış olan kadının beyanı, doktor raporları, fotoğraflar, ses kaydı, şüpheli ikrarları dikkate alınarak; suçlular ve bu suça yardım ve yataklık eden herkes yargılanmalı ve eylemleri nedeniyle cezalandırılmalıdır diyoruz” diyen Katırcı, adalete güvenmek istediklerini dile getirdi.

“TARİKAT VE CEMAATLER KAPATILSIN”

Katırcı açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:

“Biz, kamuoyu olarak tepkisiz kalmadığımız sürece çocuklarımızı koruyabiliriz değerli dostlar. Çünkü her defasında kamuoyunun tepkisine göre yasalarda değişiklik yapmaya çalışıyorlar.

Biz çocuklarımızı bu tarikatların karanlığına teslim etmeyeceğimizi her mecrada dillendirdikçe, bu tarikatların dinle ilgisi olmadığının altını çizdikçe bu ülkenin sağduyulu insanlarına kendimizi doğru anlattıkça ve karanlığa karşı topyekûn karşı durdukça çocuklarımıza onurlu, yaşanabilir, aydınlık bir gelecek bırakacağız. Korku karanlığı besliyor ve bizim artık bir karanlık köşede kaybedecek tek bir evladımız daha yok. Tüm bunların yaşanmamasının, ülkede herkesin inancını en doğru şekliyle yaşamasının, inanmayanın da inanla eşit koşullarda yaşamını sürdürmesinin tek bir güvencesi vardır, laiklik. 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun daha sonra 1982 anayasasında "İnkılap kanunları" arasında kabul edilerek koruma altına alınan, anayasanın 174. maddesine göre anayasaya aykırılığı iddia edilip iptal edilemeyecek kanunlar arasına alınmıştır. Sonrasında yaptıkları bazı değişikliklerle yasayı delme çabasında olanlar şunu bilmeliler ki bunu talep etmek tarikatlar kapatılsın demek hala anayasal bir haktır. İşte bu sebeple bugün buradan bir kez daha cesaretle haykırıyoruz: Tarikat ve cemaatler kapatılsın çünkü biz çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz laiklikten asla vazgeçmeyeceğiz.”