Yeşil Artvin Derneği “Yağmalanan Yaşamdır” isimli bir Artvin paneli düzenledi

Artvin'de 'yağmalanan yaşam' konuşuldu

DİLAN ŞAHİNBAŞ

Grand Artvin Otel’de Yeşil Artvin Derneği tarafından düzenlenen “Yağmalanan Yaşamdır” aneline Gazeteci-Yazar Çiğdem Toker ve Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katıldı. Panelde açılış konuşmasını gerçekleştiren dernek Avukatı Bedrettin Kalın, “Cerattepe’de yapılanlar ilişkin birçok kişi konuşuyor, bilim insanlığı adı altında açıklamalar yapılıyor fakat sözü söyleyenin de sözün de bir ağırlığı olmalı” diyerek katılımcıları tanıttı.

‘Öfke dalgası yükseliyor’

Panelin ilk konuşmacısı olan Gazeteci-Yazar Çiğdem Toker, Cerattepe mücadelesini izlerken insanın bu mücadelenin bir parçası olmak istediğini ve Cerattepe mücadelesinde insanın içinde bir öfke dalgasının yükselmeme imkânı olmadığını vurgulayarak, “Cerattepe süreci diğer olaylardan ayrı gösterilemez. Son 3 yıldır ülkede bir demokrasi krizi yaşanıyor ve Cerattepe’de yaşananlar da bu demokrasi krizinin bir parçasıdır” dedi ve bu durumun hukuka kendisini bağlı göstermeyen bir anlayışın sonucu olduğunu ifade etti.

Doymak bilmeyen rant iştahı

artvin-de-yagmalanan-yasam-konusuldu-658674-1.

“Türkiye demokratik bir kriz içinde, bu hal başka başka krizleri tetikliyor. Bizim demokrasiye geri dönmeye, bir hukuk devletine ihtiyacımız var. Buna kıskançlıkla sahip çıkmamız altın değerinde” diyen Toker, ihale düzeniyle ilgi birkaç not paylaşarak, “Adını bizim bulmadığımız, yıllar önce kitabının yazılmış olduğu ve kavramsallaşan bir kelime var şirketokrasi; doymak bilmeyen bu rant iştahının ardında bu şirketokrasi duruyor. Bu sabah erkenden Cerattepe’ye doğru çıktık, Jandarma noktasında durdurulduk ve özel güvenlik görevlileri ve jandarma vardı. Bizim yukarı çıkmamız için randevu almamız gerektiğini söylediler sebebinin de şirketle ilgili bir boşaltım alanı kurulduğundan hassasiyet göstermeleri oldu. Biz yukarıda dolaşırken ben kirlenen dere suyunu gözlerimle gördüm” dedi.

‘İhaleler usulsüzce yapılıyor’

Cengiz İnşaatın Karadeniz Bölgesi’nde çok sayıda ihale aldığını belirten Toker, “Bu ihalelerin toplam değeri 4.2 milyon lira. Kamu ihalesine girmek ve almak suç değil ama bun ihaleler, ilan edilmiyor pazarlık usulüyle alınıyor ve bizden gizleniyor. Bu tutarlarla kamu finansmanlarında dönen tutarların büyüklüğünü göstermek istedim. Yerli kaynaklarla madencilik yapmak kamu yararınadır, cari açığı kapatır ama kaç yüz bin dolarlık madencilik yapılacağı hangi yaraya çare olacağı somut bir şekilde ortaya konmuş değil” diyerek izlediği bir maden reklamında çevreye zarar verilmeyeceğinin ifade edildiğini fakat Cerattepe’ye çıktığında kirlenen suyu gördüğünde bu reklamın yalan olduğunu vurguladı.

artvin-de-yagmalanan-yasam-konusuldu-658675-1.

Cerattepe mücadelesinin sadece Artvin halkı mücadelesi olmadığını herkesin çevre hakkına sahip çıkan bir mücadele olduğunu vurgulayan Toker sözlerini, “Biz yurttaşız ne kuluz ne de ümmetiz biz bu devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan vergi ödeyen insanlarız. Çevreyi koruyarak sahip çıkmak anayasal haklarımız içinde yer alıyor. Bunları her fırsatta dile getirmekten kıskançlıkla sahip çıkmaktan vazgeçmememiz gerekiyor. Bunun tek yolu hukuk devletine dönmenin tek yolu yurttaşlık haklarımıza sahip çıkmamız” diyerek sonlandırdı.

Ekosistem yok olacak!

Biyolog Prof. Dr. Ali Demirsoy gerçekleştirdiği “Artvin’in Doğasının Korunması” başlıklı sunumda Artvin yöresinin jeolojik geçmişini anlatarak, bölgede yetişen endemik bitkilerin, yaşayan çeşitli hayvanların ve böcek türlerinin şimdiye kadar yapılan baraj çalışmalarıyla ve altın madeni çalışmalarının ardından yok olacağını vurguladı.

Kuzey Karadeniz Sıradağlarının hemen her yerinin çok hassas bir ekolojiye sahip olduğunu belirten Demirsoy, “Çünkü milyonlarca yılda oluşmuş sığ toprak katmanına tutunmuş; köklerini derinlere uzatma şansı olmayan flora, en küçük bir kurcalamada, bu toprak katmanını yitirirse, bir daha tutunma gücünü kural olarak elde edemez. Bu nedenle bu bölgede yapılacak her türlü çok özen gösterilmesi gereken bir bölge özelliği taşır” dedi.

‘Mücadeleniz yük akı bir eylemdir’

Geçmişte yaptıkları böcek araştırmalarında çok sınırlı sayıda çöl, eremiyal faunanın Çoruh vadisine sızdığını tespit ettiklerini ancak yapılan barajlarla bu türlerin tümünün ortadan kalktığını ya da yakın zamanda kalkacağını söyleyen Demirsoy, “İlkbaharda onlarca kat artan su ve oluşan çamurlu sel; nehir tabanını silip süpürüyor; en azından tatlı su formlarının göçüne izin vermiyordu. Böylece Çoruh vadisi başta olmak üzere burada kendine özgü bir fauna ve flora oluştu. Artvin bu nedenle korunmalıydı. Ancak bilim toplumu olmayan hiçbir yerde hiçbir değer korunamadığı için; bu havza da korunamadı” dedi. Demirsoy, HES raporlarını düzenleyenlerin biyolog ya da yakın meslek gruplarından olsa da Artvin’in aydınlık yüzlü insanlarının bu değişimlere direnmesi, doğa koruma tarihi bakımından kayda geçecek yüz akı bir eylemi olduğunu vurguladı.