Arzulanan pozisyon...

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Türkiye enerji piyasalarını düzenleyen temel kamu organıdır. Enerji piyasalarının serbestleşme ve yeniden yapılandırılma (!) sürecinin bir parçası olarak 2001 yılında kurulmuştur. Finans kapital zorbanın entegrasyon operasyonunun bir aracıdır. Bağımsız olduğunu iddia edip hiçbir zaman bağımsız olmamış bir kurumdur. Zaten aksi de kuruluş amacına ters düşerdi. İşte bu kuruluşun başkanı ay içerisinde bir gazeteye verdiği söyleşide bir aracı kurum olarak yakın gelecekte neler yapacaklarını anlatmış. Neler yapacaklarmış bir bakalım.

Son çıkan torba yasa ile olağanüstü hal uygulamalarını da arkalarına alıp enerji yatırımlarında yatırımcının önündeki tüm engelleri kaldıracaklarmış. Nasıl yapacaklarmış ; Yatırımcı ÇED rapporları, bilgilendirme toplantıları, mahkemeler vs ile uğraşıp bunalıma girmesin, karnı ağrımasın diye, başkanın ifadesiyle, yatırımcıyı üzmemek için ,yenilenebilir ve yerli kömürle ilgili, TÜM izinlerin alınıp yatırımcıya verilerek. Biz yatırımcıyı üzdüğümüz takdirde, onun da müşterisi var. O da onu üzecektir.” derken Başkan bu gidişle neredeyse biz müşterileri ( artık vatandaşlık kavramını unuttuk) aslında korumaya çalıştığına da vurgu yaparak duacı olmamızı isteyecek.

Artık hukuksal yola başvuralım lafını rafa kaldırın. Son hukuk kırıntılarını da arkamda yüzde elli var diyen özel sermaye gemisi reisinin AKPli karıncaları yedi. Son çalışmalarla artık mahkemeden de söz edemeyeceğiz. Zira iddianame diye bir şey okunmayacak olup duruşmalarda mahkeme dışında her hangi bir yerde belki bir sarayda, belki bir külliyede yapılacak.

Bu açıklamalarda ilginç olan yenilenebilir enerji ile kömürün yan yana getirilmesi. Yine, Başkanın demesine göre, Çin ve Almanya kömür yatırımlarına ilgi göstermekte imiş. Gösterirler elbet de, zira bu ülkeler enerjide yeni bir dönüşüm içerisindeler. Çin geçtiğimiz günlerde ABD ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre; ABD 2025 yılı itibarıyla karbon gazı salınımını 2005’teki seviyenin yüzde 26 ila 28 oranında altına çekmesi gerekiyor. Çin’in ise aynı seviyeye 2030 yılında ulaşması planlanıyor. Pekin bu anlaşmayla birlikte 2030 itibarıyla temel enerji tüketiminin yüzde 20’sini fosil yakıtları dışındaki kaynaklarla gerçekleştirmeyi de kabul etti. Ülke 2020 itibarıyla bu oranı yüzde 15’e çekmeyi planlıyor. Bu demektir ki Çin sera gazı emisyonlarına büyük oranda neden olan kömür santrallarının yerini yenilenebilirlerle değiştirecek. Daha önceleri Fransız ve İtalyanların yaptığını yaparak kömüre dayalı sektörünü tüm enerji yoğun kullanımı ve kirliliği ile beraber bizim gibi ülkelere transfer ederek. Fransız Lafarge ve İtalyan Cementi çimento firmalarının Türkiye’ye gelişini anımsayın. Benzer bir olay yaşanacak. Aynı şekilde Almanlar da kömürün yerine yenilenebilir enerjiyi koymakta: 2050 hedefleri %80 yenilenebilir enerji… Başkanın kömüre dayalı üretimi savunurken bunlardan hiç söz etmediği gibi, rakamları da yanlış veriyor. Almanya’da kömüre dayalı üretimin oranı % 45 değil, % 37,1 dir ( % 17,4 taşkömürü, % 19,7 linyit – 2014 verileri). Genel üretimde kömürün payı her geçen yıl düşerken yenilenebilir enerjinin payı ise artmaktadır. Örneğin 2014 yılında %27 olan yenilenebilirin payı 2015 yılında % 32’ye çıkmıştır.

Diyelim ki yatırımcıyı üzmedik, önünü açtık, yollarına kırmızı halılar serdik, koşa koşa gelecekler mi? Başbakan ondört yıllık istikrardan söz ederken kapitalizmin piyasaları hiç de öyle demiyor. Enerji sektöründe TOTAL, OVM Türkiye’den kaçarken EPDK başkanı “ Kendi bireysel problemlerinden dolayı çıkıyor olabilirler” derken gerçeği örtmekte zorlanıyor.

Yatırımcının önünde kırk takla atmayı taahhüt edenler biz müşteriler (!) için de bir iyilik düşünüyordur her halde değil mi? Düşünmez olurlar mı.. Daha az araç kullanıp daha çok yürüsünler de sağlıklı kalsınlar diyerek akaryakıt üzerindeki ÖTV’ye zam yaptılar ya ne çabuk unuttuk değil mi?

Artık beş lira dolayındaki fahiş fiyatların baki kaldığı bir ortamda EPDK Başkanı bizi teselli ediyor; ““Bugün sektördeki fahiş fiyat dalgalanmaları artık kalmadı.”

Fiyatlar fahiş olmuş önemli değil fahiş dalgalanma kalmadı ya oh ne ala ne mutlu müşterilere…

Mutlu müşteriler ülkesi, böyle yöneticiler, böyle kurumlar, böyle hükümetiniz olduğu sürece sırtınız yere gelmez, yüzükoyun yatmış olup mabadımız açıktayken özellikle...