İktidar ortaklarının, iki tarafındaki ‘derin abiler’ satranç tahtasında. Yeni bir döneme girdik, vatana millete hayırlı olsun! Popüler siyasetle ilgili herkes, Türkiye’de son 2 haftada olanların ve devlet içi zıtlaşmanın farkında. AKP-MHP çatlağı ayrılığa doğru büyüyor. Esas mesele siyasi boşanmanın nasıl olacağı ve ülkeyi ne şekilde etkileyeceği.

O MEKTUP KİME YAZILDI?

AKP hukukta reformları, demokrasiyi, özgürlükleri gündeme getirirken MHP, çatışma ve kutuplaşma ikliminin soğutulmamasından yana tavır koyuyor. Mafya Lideri Alaattin Çakıcı’nın içinde ‘çakal uluması’, ‘koç yumurtası’, ‘bakla kazığı’ olan mektubu bu açıdan bir şifre.

‘O mektup’, çoğu kişinin üzerinde mutabık olduğu gibi CHP’li Kılıçdaroğlu’nu tehdit için değil, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 5 yıllık fabrika ayarlarını anımsatmak için yazıldı. Hemen ardından ise satranç masasında 2 Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ile AKP hamlesi yapıldı.

BU ADALET AŞKI NEREDEN ÇIKTI?

Biri Cemil Çiçek’ti, “Bize topyekûn bir tevbe-i nasûh lazım. Reform kelimesi çok aşındı…” ifadelerini kullandı. Diğer üye ise Bülent Arınç’tı! HDP’li Selahattin Demirtaş’ın, Devran kitabını okumuş! Arınç, iş insanı Osman Kavala’nın 3 yıldır cezaevinde olduğuna hayret ettiğini belirtti, ‘’Demirtaş’ın da tahliyesi sağlanabilir” dedi.

Arınç’a göre Türkiye’de 3 kişi adalet istiyormuş! Kendisi ile birlikte Adalet Bakan Abdülhamit Gül ve Erdoğan. Bu lafların meali de çıkış kaynağı da belli. Mesele reform değil, AKP ve Saray rejiminin sıkışıklığını gidermek, yolunu açmak. Bu adalet aşkının, ABD seçimleri ve Joe Biden’in başkanlığı ile yakından ilgisi olsa gerek.

SARAY YUKARIDAN VE AŞAĞIDAN SIKIŞTIRILIYOR

Saray iktidarı şimdi bir mengenede. Büyük abi yukarıdan, ‘Halkbank’ ve ‘cihadizm’ dosyaları ile sıkıştırırken rejimin küçük ortağı Devlet Bahçeli, “5 yıldır birlikte koyduğumuz kurallarla ülke yönettik, aynen böyle devam edecek” mesajı ile aşağıdan bastırıyor. Yukarı tükürsen ‘big brother’, aşağı tükürsen, ‘küçük ortak!’

O DA BAHÇELİ’DEN KURTULMAK İSTİYOR!

Erdoğan, ‘ABD’nin çizdiği yola hem mecbur hem de bunu akla uygun buluyor. Anketler ortada. MHP artık Saray rejimine bir fayda sağlamadığı gibi onu her geçen gün biraz daha dibe doğru çekiyor. Bahçeli ise Erdoğan’ın düşen uçağa bir nebze irtifa kazandırabilmek için kendisini ve partisini aşağı atmak istediğini biliyor.

YENİ BİR ‘KANDIRILDIK’ DÖNEMİ Mİ GELİYOR?

Bahçeli’nin aklının bir tarafında, AKP’nin, cemaat ile ortaklığını bitirirken Erdoğan’ın sergilediği üstün performans var! Bu performans, “Ne istediniz de vermedik” aşaması ile başlayıp bürokrasi, yargı, emniyet çarkındaki operasyonlarla zirve yapıyor. “Biz yapmadık, kandırıldık” aşaması ile son buluyor.

Konu satranç tahtası üzerinden akarken piyonlardan söz etmemek olmaz. Çünkü ‘kandırıldık’ aşaması, ilk önce, bürokrasi, emniyet, yargı ve ordudaki kadroları vuruyor. AKP ve Saray rejiminin profesyonelleştiği noktalardan biri, kullanılıp sonra da mendil gibi buruşturarak bir köşeye atmak!

BİR YANDAN REFORM, BİR YANDAN OPERASYON

Yargıda yeniden düzenleme konuşulurken dün yine Diyarbakır ile İstanbul’da avukat, siyasetçi, gazeteci sendika temsilcisi, doktor ve hukukçulara yönelik operasyonlar yapıldı, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Bu bile devletin 2 ortak tarafından parsel parsel paylaşılıp her tarafından çekiştirildiğini gösteriyor.

Kar maskeli polisler, uzun namlulu silahlarla kuşatma yaparken Erdoğan yine adalet aşkını haykırıyordu. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, hakları için mücadele eden madencilerin Ankara’da kendisiyle görüşmesinden sonra polis müdahalesiyle karşılaşmasına ilişkin, “Ben bunu anlamakta zorlanıyorum” ifadelerini kullanıyordu.

TÜRK-İSLAM SENTEZİ AYRILIĞI!

AKP, MHP ile birlikte doldurduğu bagajı boşaltıp arabayı kaçırarak yoluna devam etmek istiyor. Bu o kadar kolay değil. Bahçeli yılların şoförü! Türk-İslam sentezinin boşanmasının Türkiye sosyolojisinden kopuk olacağını düşünmek zor. Tavır bilindik olacak: “Ya benimsin ya kara toprağın!”

‘Kurtlar Vadisi-Saray!’… Seyirlik olmaktan çok, endişe verici bir dönemin kapıları açıldı. Daha ‘derin’ çatışmalara, kaosa, suikastlara varan hadiselere tanık olmamız şaşırtıcı olmayacaktır. Öyle ya da böyle Türkiye son düzlükte. İttifaklar çökerken en büyük temenni, Türkiye halklarının üzerine bir toz zerresi bile bulaşmaması!