Muayene için gelen hastasına “Aleviler Cemevi’nde dansöz oynatıyor. Şarap içiyor, buralar cümbüş evidir. Böyle bir din mi olur? Hepsi teröristtir. Berkin Elvan da teröristtir” dediği gerekçesiyle yargılanan doktor, 7 yıl sonra beraat etti.

Oysa yargılamayı başlatan İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi, doktoru, “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılamak” suçundan 8 ay hapse mahkûm etmişti.

İstinaf, yani İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi ise mahkumiyet kararını bozdu, beraata hükmetti.

ALEVİ MİSİN?

Her şey, İbrahim Kartal’ın 8 Temmuz 2015’te tedavi olmak için Çapa’daki İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine gidip doktor A.Ş.D.’nin odasına girmesiyle başladı.

Olayın sonrasını, savcılığa sunduğu şikayet dilekçesinde şöyle anlattı: “Doktor A.Ş.D. beni muayene ettikten sonra masasına oturdu. Nereli olduğumu sordu. Ben Sivaslı olduğumu söyledim. ‘Alevi misin?’ diye sordu. Evet, dedim. Bunun üzerine profesör olmuş bir kişiden beklenmeyecek şekilde iftira ve hakaretlerle dolu sözler sarf etmeye başladı, ‘Aleviler Cemevi’nde dansöz oynatıyor. Şarap içiyor, buralar cümbüş evidir. Böyle bir din mi olur? Hepsi teröristtir. Aleviler ve Kürtler DHKP-C ve PKK’lıdır. Alevilerin hepsi teröristtir’ dedi. Akabinde ‘Berkin Elvan da teröristtir. Dosyası var aç oku öğrenirsin’ dedi. Gezi olaylarından da bahsetti ve şunları söyledi: ‘Katılanların hepsi Alevi ve Kürtlerdi. Hepsi şarapçılar ve vatana düşmanlar. Ayrıca Aleviler Atatürk’ü de sevmezler.’ Ben [Atatürk’ü] çok sevdiğimi ve söylediklerinin iftira ve hakaret olduğunu, bunların yıllardır toplumdaki önyargılar olduğunu, kendisinin bizi aşağılamaya hakkı olmadığını söyledim. Daha sonra tahlillerimi gösterdim. Bana net bilgi vermedi, ilaç yazmadı, öneride bulunmadı. Ben ne yapmam gerektiğini sordum. Bana önemsiz ve özensiz bir şekilde ‘Bir şeyin yok. Berkin Elvan dosyasını oku gel o zaman konuşalım’ dedi. Benimle ilgilenmedi. Açıkça ayrımcılık yaptı, iftira ve hakaretlerde de bulundu. Bana karşı doktor sorumluluğunu da yerine getirmeyerek görevini açıkça ve kasten ihmal etti.”

Doktorla ilgili idari soruşturma için dosyanın gönderildiği İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ise beklendiği üzere görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma izni vermedi. Danıştay 1. Dairesi de Rektörlüğün bu kararını onadı ancak doktor hakkında “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçundan kamu davası açılması için dosyayı savcılığa gönderdi.

PİŞMANLIK GÖSTERMEDİ

Bu suçtan yargılamanın yapıldığı İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi, 4. duruşmada kararını verdi ve Prof. Dr. A.Ş.D.’yi “halkı kin ve düşmanlığa tahrikten” suçlu buldu.

Mahkeme 8 aylık hapis cezasında da doktor pişmanlık göstermediği için indirim uygulanmamasına hükmetti.

Gerekçeli kararda, tanık ifadesi de yer alıyordu: “Tanık Nazlı A.’nın beyanında, olay günü sanık ve İbrahim Kartal’ın tanılar bilgisayara girilirken sohbete başladığını, sanığın katılana nerelisiniz diye sorduğunu, katılanın Sivaslıyım diye cevap verdiğini, sanığın yoksa Alevi misiniz deyince biraz garipsediklerini, kendisinin de sanığa Alevi olduğunu söylediğini, sanığın Alevilerin nasıl insanlar olduğunu hor görür gibi yadırgadığını anlattı.” Tanık da doktorun İbrahim Kartal’a söylediklerini doğruladı.

Doktor kararı temyiz etti, istinaf da mahkâmiyet kararını bozdu. İstinafın bozma gerekçesi, “eylemin gerçekleştiği yerin muayene odası olması ve hasta muayenesi sırasında gerçekleşmesi nedeniyle aleniyet unsurunun oluşmaması…”

Yani mahkeme doktorun bu sözleri söylediğini kabul etti ancak “yeterli kalabalık” sağlanmamış olduğundan suç teşkil etmediğini değerlendirdi. Cezasızlık umulan sonuçtu, yargı yine şaşırtmadı.