Bağcılar’daki 284 daireli Asburçaklar Sitesi sakinlerinden kiminin elektriği kesik, kiminin ise doğalgazı. Nedeni “riskli” sitede başlanması planlanan kentsel dönüşüm. Hak sahiplerine “Evlerinizden çıkın” dayatmasında bulunuluyor, yurttaşlar kara kara salgın günlerinde nereye gideceklerini düşünüyor.

Asburçaklar Sitesi sakinleri: Müteahhit insafına kaldık, sonumuz Fikirtepe gibi olmasın

UĞUR ŞAHİN ugursahin@birgun.net

İSTANBUL’un Bağcılar ilçesindeki Asburçaklar Sitesi’nin sakinleri, bir süredir oldukça tedirgin. Zira, 11 bloktan oluşan 284 daireli sitede yaşayanlar, 3’te 2 çoğunluk sağlanamamasına rağmen kentsel dönüşüm kıskacı altında. Hak sahipleri, 1987 yılında ilk çimentosu atılan ve inşaatı yaklaşık yedi yıl süren sitedeki binaların güvenirliğinden endişeli. Adaletli bir dönüşüm arayışındayken şimdi evlerinden çıkartılmaya zorlanıyorlar. Onları kara kara düşündüren şey ise nereye gidecekleri…

Üstelik bugünlerde site sakinlerinin kimisinin elektriği, kimisinin de doğalgazı kesik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın binaların riskli olduğuna dair raporu üzerine Bağcılar Belediyesi, harekete geçti ve site sakinlerinin elektrik ile doğalgaz tesisatlarının kesilmesini istedi. Böylece dört blok elektrikten, bir blok ise doğalgazdan mahrum bırakıldı. Tam 15 günü aşkın bir süredir karanlıkta, soğukta duranlar var. Yeni kesintilere karşı getirilen “çözüm” ise sabaha kadar nöbet tutmak! Çünkü günler önce sabaha karşı saat 5’te evlerinin elektriğinin kesildiği akıllarından çıkmıyor. Siteye “yeni” araç girince tedirgin oluyorlar, “Acaba elektrik için mi yoksa doğalgaz için mi geldiler” diye soruyorlar.

Peki, binaların riskli olduğunu bilen yurttaşlar neden dönüşüme karşı? Çünkü hak sahiplerinden bir kısmının imza almayı “başaran” müteahhit firmaya güvenleri yok. Zaten imza verenler yurttaşlar da pişman…

6,9’luk İzmir depremi hafızalarında, onlar da kentsel dönüşüm istiyor. Fakat bu şekilde değil. Koronavirüs günlerinde, maddi durumları ortayken “Nereye gideceğiz?” diye soruyorlar.

Bir öğle vakti Asburçaklar Sitesi’ni ziyaret ediyorum. Böylesine büyük bir sitenin girişinde ne güvenlik var, ne de “korunaklı” bir kapı… Nedenini ise site sakinleriyle konuştuktan sonra anlıyorum. Site yönetimi kimseye sormadan, var olan güvenliği kaldırmış, girişteki kapıları da kırmış; haliyle hırsızlık vakalarında gözle görünür bir artış olmuş. adaletsiz dönüşüme direnenler, bunun planlı yapıldığı görüşünde. Onlara göre, güvensiz bir ortam yaratılıp, insanların evlerini terk etmesi amaçlandı.

İlk görüştüğüm kişinin ismi Musa Akça. Kendisi, Bağcılar Adaletli Kentsel Dönüşüm İsteyen Hak Sahipleri Derneği (ADALET-DER) Başkanı. Akça, kentsel dönüşümden yana olduklarını, ancak söz konusu firmanın kendilerine güven vermediğini ifade ediyor. İki yıl önce firmanın sitenin içerisine bir konteynır kurduğunu ve burada insanlardan imza toplandığını aktarıyor. “Bu imza dönüşüm için şart, diye topladıkları insanlar imzaladı ama kimse ne imzaladığını bile bilmiyordu” diye konuşuyor ve şöyle devam ediyor: “İmza aldıktan sonra, 'Çoğunluğu oluşturduk, burası riskli’ deyip, karot örneği almaya başladılar. Oysa ortada belediyeden onaylı proje yok, hâlâ daha da yok.”

Akça, yüklenici firmanın imzalattığı sözleşmenin bir örneğinin yurttaşlara vermediğine dikkat çekiyor. Ona göre, ‘esas oyun burada başladı’: “Müteahhite güvenmiyoruz ki evden çıkalım. Yaptığı sözleşmeyi bile vermemiş. Çünkü yanlışlar ortaya çıkacaktı. Değişik vaadlerle katmaliklerini ikna ettiler.”

asburcaklar-sitesi-sakinleri-muteahhit-insafina-kaldik-sonumuz-fikirtepe-gibi-olmasin-814546-1.

ELEKTRİĞİM KESİK ÇOCUĞUM CANLI DERSE NASIL GİRSİN?

Musa Akça, aynı zamanda elektriği kesilenlerden birisi. Karanlıkta kaldıklarını söylüyor ve şunları anlatıyor: “Dört bloğun elektriği kesik, bir tanesinin de doğalgazı. İki tane çocuğum var. Canlı derse katılıyorlar, elektrik olmadan nasıl katılacaklar? Yan binadan telefonunu şarj et ki, çocuk eğitim alsın! Geçen sitede doğalgazı kesilen bir ablayla görüştük. ‘Salonda tüple hem yemek yapıyorum, hem de böylece evi ısıtıyorum’ diyor. 2020 yılında İstanbul’da soğuğa karşı bir ev, salonda yapılan yemekle ısıtılıyor. Bu reva mı?”

Akça, elektrik kesintilerine karşı nöbet tuttuklarını da anlatıyor: “İki bloğun elektriğini herkes uyurken gece 5’te trafodan kestiler. O yüzden biz de trafoyu bekliyoruz, iki kişi sabaha kadar nöbet tutuyor.”

25 YILLIK BİNADAN ÇIKIP 40 YILLIK BİNADA OTURACAĞIM

Siteden çıkmak zorunda kalması halinde ne yapacağını merak ediyorum. Mali durumu nedeniyle buradan daha riskli evlere bakmak zorunda kaldığını kaydediyor. Akça, “Pandemiden dolayı dışarı çıkamıyorsun, çalışamıyorsun, ev arayamıyorsun. Maddiyat olarak da bitmişsin, ‘Çık’ diyorlar da yeni evde oturamazsın ki. Yeni evlerin kirası 3 bin TL’den başlıyor. 25 yıllık depreme dayanıksız binadan çıkıp, başka bir sokağa giriyorum ve 40 yıllık evlerden kiralık daire bakmak zorunda kalıyorum. Bunun adı, burada ölme, başka yerde öl mantığı” şeklinde konuşuyor.

Akça, evlerini geçen yıl terk edenlerin olduğunu ancak geçinemedikleri için insanların siteye geri döndüğünü de bildiriyor: “Ev sahipleri kiraya çıktı, bu evlerden gelecek parayla kirayı tamamladılar. Buraya da başkaları taşındı fakat geçinemeyip geri geldiler. Üstelik taşındıkları yer de depremden kurtulduk diyebilecekleri yerler değildi. Perişan oldular.”

asburcaklar-sitesi-sakinleri-muteahhit-insafina-kaldik-sonumuz-fikirtepe-gibi-olmasin-814547-1.ONLAR ÇALDI BİZ ELEKTRİKSİZ VE DOĞALGAZSIZ BEKLİYORUZ

Peki, 25 yıllık bir bina nasıl “riskli” olabiliyor? Akça’nın cevabı net: “Biz her 25 yılda binaları yenilersek, ömür boyu betona çalışırız. 25 yılda bir ev çürüğe çıkar mı? Bizi düşünüyorlarsa, burayı çürük yapanı sorgulasınlar. Müteahhit zamanında malzemeden çaldı, zenginleşti, sıcak villasında oturuyor; ancak onun yapıp kâr elde ettiği binalarda şu an biz elektriksiz, gazsız bekliyoruz.”

Akça, kesintileri yargıya taşıdıklarının bildiriyor, “Yürütmenin durdurulmasını istedik” ifadesini kullanıyor. Mantıklı ve adaletli bir sözleşmeyle müteahhitin karşısına oturmak istediklerine vurgu yapıyor: “Bu olana kadar evimizde duralım. Elektriğimizi ve gazımızı kesmeyin, kestiklerinizi de geri bağlayın.”

Musa Akça, “Mütahhitler kurt, vatandaş kuzu durumunda” diyor ve ekliyor: “Biz inşaattan, demirden ve çimentodan anlamayız ama bu firmanın sermayesi yok. Yapamayacak, elinde şu an bir inşaat var ve yapamıyor, güvenmiyoruz. Kiraya çıktık diyelim, ne zaman geri döneceğiz?”

Akça’ya göre Asburçaklar Sitesi’nin “kurtuluş”u belli: “KİPTAŞ ya da TOKİ, makûl fiyatla burayı yapmalı. Çünkü gelir seviyemiz belli. KİPTAŞ’a başvuru yaptık, 105 bin TL gibi bir fiyat verdi, sevindik. İki hafta sonra fiyat 160 bin TL’ye çıktı, bir ay önce toplantı yaptık, fiyat 266 bin TL’ye çıktı. TOKİ de bireysel başvuruyu kabul etmiyor. Fikirtepe müteahhitlerin elinde dört döndü, adamların evi hâlâ inşaat halinde. Burası da öyle olmasın.”

MAKİNAYA BAĞLI HASTALAR VAR AMA ELEKTRİK KESİK

Akça’nın ardından site sakini İbrahim Ergen ile de konuşuyorum. “Müteahhitin insafına kalmak istemiyoruz” diye başlıyor sözlerine Ergen. Aktardığına göre, onun da elektriği ve gazının kesilmesi an meselesi. “10 gün süre vermişlerdi evden çıkmam için, 10 gün doldu” diyor ve ‘yürütmeyi durdurma’ kararı almak için yargıya başvurduğunu söylüyor.

asburcaklar-sitesi-sakinleri-muteahhit-insafina-kaldik-sonumuz-fikirtepe-gibi-olmasin-814548-1.PEKİ NE İSTİYORLAR?

Şöyle yanıtlıyor: “Bakanlık gelsin, bize desin ki, ‘Şu bedeli ödeyeceksiniz’, ‘tamam’ deriz. Kentsel dönüşüm olsun ama mantıklı bir çerçevede olsun. Artık TOKİ mi olur, KİPTAŞ mı olur, belediye mi yapar, bilemem. Ama devlet güvencesi lazım. Şu anda makinaya bağlı hastası olan komşularımız var. Biz buradan çıkıp gidersek, burası Fikirtepe gibi olur.”

Müteahhit firmaya imza verenlerden Kerim Demir ile de laflıyorum. Elektriklerinin kesilmesinden ve karanlıkta kalmaktan o da şikâyetçi. “Aboneliğimizi nasıl iptal ederler?” diye soruyor.

Demir, siteye araçla gelen görünce korktuklarını belirtiyor, “‘Hemen, acaba doğalgaz için mi, yoksa elektrik için mi geldiler?’ diye düşünüyoruz” ifadesini kullanıyor.

Peki, neden imza verdi? “Dönüşüm olsun diye verdik, mağdur olalım diye değil” diye yanıt veriyor: “İmzaları geri de alamıyoruz. Firma güven de vermedi, pişman oldum. ‘Çıkın' diyorlar da nereye gideceğiz? Bir önerileri de yok.”

EMEKLİ MAAŞIYLA NE YiYİP NE İÇERİM?

Site sakini emekli Orhan İlikçi’nin aylık geliri 2 bin 300 TL. Buradan çıkartılırsa “ne yaparım” diye kara kara düşünüyor. İlikçi, “Kiraya çıksam bin 500 TL’den ucuza ev yok” diyor ve ekliyor: “Ne yiyip, ne içerim? Müteahhite nasıl para öderim? Ev de gider, ben de giderim.”

***

Sitenin hurdasını satmışlar

Site sakini Osman Kafa, dönüşümü gerçekleştirecek şirketin, sitenin hurdası için bir firmayla anlaştığını aktarıyor. Kafa’nın sözünü ettiği satış, müteahhit şirket ile bir hafriyat firması arasında gerçekleşti. Toplam 850 bin TL’lik yıkım işinin teslim tarihi 30 Ağustos 2019 olarak gösterilmişti; ancak bu olmadı. Kafa, “3’te 2 çoğunluğunu sağlamadan buranın hurdasını sattılar. Biz dolandırılmak üzereyiz. Çoğu insandan imzayı kimi vaadlerle kandırıp aldılar. Biz istiyoruz ki evlerimizi TOKİ ya da KİPTAŞ yapsın, farkını ödeyelim. Müteahhitin parası da yok. Yetkililer burayı dikkate almalı” şeklinde konuşuyor.