Finlandiya, Kenya ve Hindistan’da yapılan temel gelir deneyleri, liberal politikacıların iddialarının tersine asgari düzeyde gelir sağlanan ailelerin sağlıklarının düzeldiğini, daha az stres ve depresyon belirtisi gösterdiklerini, hatta çocukların okul performanslarının arttığını ortaya koyuyor.

Asgari bir gelir bile mucize yaratabilir

Bir süredir servet vergisi ve evrensel temel gelir üzerine, Oğuz Oyan ve Hayri Kozanoğlu hocalarımla bu mecrada karşılıklı olarak sürdürdüğümüz fikir yazılarına evrensel temel gelir deneylerinin sonuçlarını tartışarak naçizane bir katkı daha yapayım…

FİNLANDİYA DENEYİ…

Finlandiya’da temel gelir deneyi 1 Ocak 2017’de başlamıştı. 25-58 yaş arasında uzun süreli işsizler arasından 2 bin kişi rastlantısal bir şekilde seçildi ve bu kişilere iki yıl boyunca (31 Aralık 2018’e kadar), aylık 560 avro verildi. Kontrol grubundaysa 5 bin kişi vardı. Finlandiya’da vasıfsız işler için ödenen ücret aylık bin 500 avro civarında. Yani 560 avroluk deney ödemesi, aslında mütevazı bir meblağ. Fakat ödemelerin toplam hacmi 26.8 milyon avro ediyor.

Deneydeki birincil soru, temel gelir uygulamasından faydalanan kişilerin işgücü piyasasına katılımlarının nasıl etkileneceğiydi. Yani acaba, liberal görüşe göre zaten tembel olan işsiz insanlar bedavayı da görünce iş aramaktan iyice vaz mı geçeceklerdi? Yoksa sosyalist görüşe göre tam tersine daha verimli bir şekilde mi iş arayacaklardı?

Deney sonuçlarında, istihdamın hem deney hem kontrol grubunda arttığı görüldü. Hatta arada yapılan ve ters etki göstermesi beklenen bir ekonomik reforma rağmen deney grubundakilerin ortalamada, kontrol grubundakilere göre daha fazla saat çalıştıkları gözlemlendi. İstihdam artışının yanında, temel gelir grubundakilerin sağlık göstergelerinde kontrol grubundakilere göre istatistiksel olarak anlamlı pozitif farklar da ortaya çıktı. Aynı şekilde, temel gelir alanların kontrol grubuna göre daha az stres ve depresyon belirtisi gösterdikleri, hayatlarından daha memnun oldukları ve bilişsel becerilerinde artış gözlendiği rapor edildi.

KENYA DENEYİ…

Finlandiya örneğinde olduğu gibi, deneysel iktisatta gerçek parayla deney yapmak çok maliyetlidir. Bundan ötürü, bütçe bulamayan iktisatçılar ya örneklemi küçültürler ya da küçük paralar kullanırlar. Örneklem küçülünce bulguların istatistiksel kalitesi zayıf olur. Küçük parayla yapıldığında da insanlar deneyi ciddiye almadıkları için gerçek tercihlerini yansıtmayabilirler… Bu sorunları aşmak için düşünülen bir yöntem de deneyleri yerel para değeri düşük olan az gelişmiş ülkelerde yapmaktır.

Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Give Directly, Kenya’da 2016 yılında başlayan büyük bir proje yürütüyor. Birinci grupta, 44 köyde 4 bin 966 kişiye 12 yıl boyunca ayda 22 dolara tekabül eden 2 bin 330 Kenya şilini veriliyor. İkinci grupta, 7 bin 333 kişiye aynı meblağ veriliyor ama sadece iki yıl boyunca. Üçüncü grupta, 71 köyden 8 bin 548 kişiye ikinci grupta yapılan ödemenin bugünkü değeri tek ödeme olarak veriliyor. Dördüncü grup ise hiçbir şey almayan 100 köylük bir kontrol grubu. Deney devam ediyor. 12 yıl sürecek. Ancak nihai sonuçlar değilse de ilk izlenimler gelmeye başladı.

Liberallere göre… İşsizlik ve yoksulluk tercihtir; yoksa çok çalışan herkes Bill Gates olabilir. Bundan ötürü de yoksul kalmayı “tercih” etmiş eğitimsiz insanlara bedava para verirseniz onlar bu parayı içkiye, sigaraya, kumara yatırıp çarçur ederler. Oysa Bill Gates o parayı müthiş finansal erdemiyle verimli bir şekilde yatırıma dönüştürüp insanlara istihdam yaratır. Bu yüzden tembel insanlara yardım edip onların hatalarını ödüllendirmek yerine zenginlerin daha zengin olmalarını sağlayacak politikalara odaklanılmalıdır. Yani liberaller, sorunun kaynağı olan şeyi sorunun çözümü olarak sunuyorlar.

Kenya deneyinden elde edilen ilk izlenimler liberal propagandanın yanlış olduğunu gösteriyor. Business Insider’ın haberine göre temel gelir uygulaması, alkol kullanımını arttırmak bir yana dursun, azaltıyor. Zira genelde ellerine geçen ekstra parayı alkol, uyuşturucu vb. şeylere harcayanlar yoksullar değil zenginlerdir. Kenya temel ihtiyaçlarını bile tam manasıyla karşılayamayan yoksul bir ülke. Araştırmadan edinilen ilk izlenimler Kenyalıların, her ay verilen 22 doları, temel gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkları yönünde.

HİNDİSTAN DENEYİ…

Bir temel gelir deneyi de 2010 yılında Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinde yapıldı. 20 köy üzerinde yapılan deneyde sekiz köydeki 6 bin kişiye temel gelir ödemesi yapılırken diğer 12 köydeki yaklaşık 6 bin kişi de kontrol grubu olarak kullanıldı. Yapılan ödeme aylık hane başı 24 dolara tekabül eden yaklaşık bin Hint rupisiydi. Bin rupi Hindistan’da bir ailenin sadece en temel ihtiyaçlarını karşılayan asgari miktar.

Deney sonuçlarına göre temel gelir alan ailelerin yüzde 68’inde çocukların okul performansı yükselmiş. Bu köylerde gıda ve sağlık harcamaları artmış. Çocuklar okulda daha fazla zaman geçirmeye başlamışlar. Bireysel tasarruflar dahi artmış. Kötü durumdaki evlerin tesisat, çatı vs. gibi işleri halledilmiş. Yani veri, liberal dogmayı yine çürütüyor.

DENEYSEL POLİTİKA

İtalya, Hollanda, İskoçya, Amerika, Kanada, Brezilya, Uganda ve Namibya gibi başka ülkelerde de benzer deneyler yapılıyor. Araştırdığım kadarıyla sonuçlar üç aşağı beş yukarı hepsinde aynı: 1) Temel gelir temel ihtiyaçları karşılamak için kullanılıyor, 2) Temel gelir alanların işgücüne katılımı olumlu etkileniyor, 3) Temel gelir alanların yaşam kaliteleri artıyor.

Elbette bu gibi deneylerin en önemli sıkıntısı “deney” olmaları. Yani katılımcılar yapılanın bir deney olduğunu ve belli bir süre sonra ödemelerin biteceğini biliyorlar. Bu yüzden gerçek davranışlarını yansıtmayabilirler. Mesela Hindistan’da temel gelir alan ailelerin tasarruflarını artırmış olmalarının sebebi bu olabilir. Yani aileler ödemelerin bir süre sonra biteceğini bildikleri için ellerine geçen paranın bir kısmını tasarruf etmeyi düşünmüş olabilirler. Bana kalırsa, ödemeler kalıcı olsa tüketim harcamaları oranı daha yüksek olurdu.

Diğer yandan örneklemler, nüfusun tamamına kıyasla, küçük oldukları için deneylerin makroekonomik etkilerini göremiyoruz. Ama herkese verilen kalıcı bir temel gelirin toplam talebi artırıcı bir etki yaratacağını söylemek için de makro analize lüzum gerek olmasa gerek. Türkiye’de ortalama vergi yükü yüzde 25’tir; temel gelir ödemelerinin tamamına yakını tüketime dönüşeceği için takriben dörtte birini, hatta daha fazlasını, zaten kendi kendine finanse edecektir. Bu ödemelerin harcama çarpanı ile ekonomik büyümeyi ne kadar artıracağı ayrıca hesaplanabilir.

Bizimkilerin Türkiye’de böyle deneyler yürütecek ne vizyonu var ne de buna ayırmak istediği bütçeleri. Zaten boşta böyle bir para olsa temel gelir deneyi yapmak yerine yandaş inşaatçılara ihale vermeyi tercih ederlerdi. Çünkü bunlar Türkiye’nin uzun vadeli geleceğiyle değil kısa vadede ne kadar yiyecekleriyle ilgileniyorlar. Hadi Cumhur İttifakı'nı zaten geçtik, peki Millet İttifakı'ndakilerin böyle bir vizyonu var mı?