Asgari ücretin açlık sınırının altında olması kadın emeği sömürüsünü derinleştiriyor. KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, “Komisyonda kadın katılımının sağlanacağı kota uygulamasının da hayata geçirileceği bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Ücret eşitsizliklerinin giderilmesi açısından politikalar geliştirmek ve yasal düzenlemeleri yaparak etkili bir şekilde denetlemek de çok önemli” diyor.

Asgari ücret kadınları daha da yoksullaştırıyor

Yaren ÇOLAK

1 Ocak 2021’den itibaren geçerli olacak yeni asgari ücrete ilişkin görüşmeler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında dün başladı. İçinden ‘kadın’ın adı çıkarılan bakanlığın 2020 yılı için açıkladığı net 2 bin 324 lira 70 kuruşluk asgari ücret kadınların tepkisini çekmişti.

Milyonlarca emekçiyi etkileyecek olan asgari ücretin açlık sınırının altında olması en çok patriyarka ve sermaye ittifakında çifte sömürüye maruz bırakılan kadınları etkiliyor. Devlet, düşük asgari ücretlerle kadınları kayıtdışı çalışmaya itiyor. Esnek ve güvencesiz çalışan kadınlar asgari ücrete dahi erişemiyor. Asgari ücretli çalışan kadınlar ise boşanma durumunda yoksulluk nafakasından mahrum kalıyor.

KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ile asgari ücret görüşmelerinde kadın temsiliyeti, cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği ve kadınların giderek yoksullaşmasını konuştuk. Asgari ücret görüşmelerinde kadınların özne olması gerektiğine vurgu yapan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, “Maalesef yıllardır kadın temsiliyetinin ve kadınların taleplerinin yansıtılmadığı bir görüşme süreci yaşanıyordu. Son yıllarda bir farklılaşma olmaya başladı. Yaklaşık iki yıl önce ilk kez işçi heyetinde Yalova Üniversitesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan bir kadın temsilci yer aldı. Hem tüm işçi konfederasyonlarının temsilinin sağlanacağı daha demokratik yeniden yapılanmaya hem de kadın katılımının sağlanacağı kota uygulamasının da hayata geçirileceği bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bu haliyle temsilin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Temsilin yanı sıra kadınlarla erkekler arasındaki ücret eşitsizliklerinin derinleştiğini, kadınların istihdama katılımının önündeki engellerin sürekli yeniden üretildiğini, kayıtdışı çalışma, düşük ücretler, işsizlik ve yoksullaşmadan en fazla kadınların olumsuz etkilendiğini kaydeden Gezen, bu durumu ortadan kaldıracak ayrı politika önerilerinin geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu söyledi.

KOMİSYONDA KADIN TEMSİLİYETİ ŞART

Cinsiyet eşitsizliğini önleyebilmek ve kadınların haklarını güvence altına alabilmek açısından komisyonda kadın temsiliyeti şartı getirilmesinin önemli bir adım olacağını belirten Gezen, “Bunun yanı sıra eşit işe eşit ücret sağlanması, kadınların kayıtdışı çalıştırılmalarına karşı ciddi ve gerçekçi denetim ve yaptırımlar uygulanarak güvenceli işlerde çalışmalarının sağlanması, kadının özne olduğu bir sosyal güvenlik sistemi, gelir güvencesi sağlanması, kadınların istihdama katılımı önündeki engellerin kaldırılması için çocuk, hasta, yaşlı ve engelli bakımının kamusal hizmet olarak verilmesi çok önemli” diye konuştu.

asgari-ucret-kadinlari-daha-da-yoksullastiriyor-813161-1.

BAKIM EMEĞİNİ KADINA YIKAN POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİ

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerini hatırlatarak “10 milyondan fazla kadın ev işleri nedeniyle çalışma hayatına dahil olamıyor” diyen Gezen sözlerine şöyle devam etti: “Gerek kayıtdışılık, kuralsız, esnek çalışma biçimleri, gerek yüksek işsizlik kadınların örgütlenmesi önünde de ciddi bir engel yaratıyor. Pandemi tüm bu sorunları da ağırlaştırdı ve kadınların özellikle hane içi bakım yükleri gelenekselleşmiş toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle, bu sadece kadınların sorumluluğu gibi görüldüğü için son derece arttı. Birçok kadın bakım hizmetleri kamusal olarak verilmediği, özelleştirmeler sonucu dışarıdan hizmet almanın maliyeti de çok yüksek olduğu için istihdam alanını terk etmek zorunda kaldı, kalıyor. Kamu gücünü bizden emanet alanlar da ‘kadınların yeri evidir, görevi annelik ve kocaya itaattir’ anlayışı doğrultusunda evde bakım için kadınlara asgari ücretin çok altında teşvikler vererek kendi sorumluluklarını çok düşük maliyetlerle sırtlarından atmış oluyorlar. Ancak bu durum kadının ücretli/ücretsiz emeğinin sömürülmesini çok daha derinleştiriyor ve kadını kamusal alandan dışlamış da oluyor.”

“Tüm bakım emeğini kadının sırtına yıkan politikalardan vazgeçilmeli” ifadelerini kullanan Gezen, “Çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulmalı, bu hizmetlerin piyasanın insafına terk edilmesi kabul edilemez. Bunun yanı sıra hane içinde tüm işler eşit olarak paylaşılmalı ve ortak sorumluluk olarak görülmeli. Tabii ki kadınların sürekli ve güvenceli işlerde çalışacağı istihdam yaratılmalı ve sosyal güvenlik sistemi, bütçe de toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yeniden düzenlenmeli. Nitekim kuralsız, esnek, güvencesiz çalışan, atipik istihdam biçimlerine zorlanan, kayıtdışı çalıştırılan kadınlar asgari ücrete dahi erişemiyor. Ücret eşitsizliklerinin giderilmesi açısından politikalar geliştirmek ve yasal düzenlemeleri yaparak etkili bir şekilde denetlemek de çok önemli” şeklinde konuştu.

***

EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET

Gezen, ev işleri nedeniyle istihdamın dışında kalan kadınların seslerini daha fazla yükseltmeye başladıklarına, farkındalığın arttığına ve ev işçisi kadınların örgütlendiğine dikkat çekti.

Gezen, sendikaların toplu iş sözleşmeleri başta olmak üzere politikalarında temel alınması, kadınların eşit temsiliyetinin sağlanması ve bağımsız özneler olarak tanınması için gereken talepleri şöyle sıraladı:

♦ Hane içi işlerin ortak sorumluluğu, eşit paylaşımı,

♦ Bir ebeveyn hakkı olarak kamusal kreşlerin açılması,

♦ Bakım hizmetlerinin kamusal olarak sunulması,

♦ Eğitim, sağlık, ulaşım, haberleşme, enerji gibi temel kamusal hizmetlerin kamu yararına ve kamu eliyle herkese eşit sunulması,

♦ Sosyal güvenlik sisteminin ve bütçenin toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yeniden düzenlenmesi,

♦ Eşit işe eşit ücret, güvenceli iş.