Asgari ücret, enflasyon ve vergi tuzakları yüzünden çalışanların ezici çoğunluğu asgari ücretli hale gelebilir. Bundan korunmak için bütün işçi ücretlerine ve memur maaşlarına asgari ücret artış oranında (yüzde 50) zam yapılmalıdır. Emekli aylıkları ile asgari ücret arasındaki uçurum büyüyor. Emekli aylıkları asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

Asgaride 3 tuzak

2022 yılı brüt asgari ücreti yüzde 39,9 artışla 5.004 TL olarak saptandı. Net asgari ücretin yüzde 50,5 artışla 4 bin 253 TL olacağı duyuruldu. Öncelikle asgari ücretin yüzde 50 artmasıyla yapılan abartılı ve hatalı değerlendirmeleri düzeltmek gerekiyor. Ücret artışlarında önemli olan yüzde ve miktar değil, ücret düzeyidir. Ücretin ne kadar arttığı değil, alım gücü önemlidir. Ücret düşük olursa yüksek artış oranları bir anlam ifade etmez. Enflasyon yüksekse yüksek ücret artışları erir gider.


Yeri gelmişken asgari ücret tarihinden bir hatırlatma yapalım. 2022 asgari ücret artışının “son 50 yılın en yüksek artışı” olduğu iddia ediliyor. Bu bilgi hatalıdır, iddia yanlıştır. Ya tarih bilinmiyor veya bilerek abartılıyor. Türkiye'de asgari ücretin ülke düzeyinde belirlendiği 1974’ten bu yana çok daha yüksek artışlar söz konusu oldu. Yüzde 80, yüzde 110 düzeyinde asgari ücret artışları oldu. Ancak bu artışlar yüksek enflasyon ile eriyip gitti. O nedenle karşılaştırma yaparken dikkatli olmak, bilimsel ve tarihsel gerçeklere sadık kalmak gerekiyor.

Asgari ücretin brütü belli ancak net asgari ücreti belirleyecek vergi düzenlemeleri henüz yasalaşmadığı için net asgari ücretin kesinleştiğini söylemek henüz mümkün değil. Dahası asgari ücretten vergi alınmayacağı söylendi ancak bunun nasıl uygulanacağına dair belirsizlik sürüyor. Ancak net olan bir husus var: 2022 asgari ücretiyle birlikte daha önceki yazılarımda “asgari ücret tuzağı” olarak adlandırdığım tehlike daha da büyümüş ve çeşitlenmiş durumda. Bu yazımda asgari ücret etrafında birbiriyle bağlantılı üç tuzaktan söz edeceğim: Asgari ücret, resmi enflasyon ve vergi tuzakları.
Asgari ücret tuzağını özellikle 15 Kasım 2021 tarihli BirGün'deki yazımda ele almıştım. Bununla neyi kastettiğimi kısaca tekrar edeyim. Asgari ücret tuzağı bütün emek gelirlerinin (ücret, maaş, aylık) asgari ücrete yaklaşması, ortalama ücretlerin asgari ücrete yakınsaması, asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki makasın kapanması demek. Kısaca tehlike giderek toplumun çoğunluğun asgari ücretli hale gelmesidir.

Bu mekanizma nasıl işliyor? Diğer emek gelirlerine asgari ücretten daha düşük zam yapıldığı için asgari ücret bir mengene gibi çalışıyor. Asgari ücret artışı bütün emek gelirlerini yukarıya itmiyor, tersine bir mengene gibi sıkıştırıyor. Strateji Bütçe Başkanlığı (SBB) verilerine göre 2002-2021 arasında asgari ücret parasal olarak 14 kat civarında artarken diğer emek gelirleri (memur maaşı, diğer özel sektör işçisi ücreti, kamu işçisi ücreti, emekli aylıkları) yaklaşık 6 ile 9 kat arttı. Bunun etkisi ne oldu? Ortalama hanehalkı ücret ve maaş geliri 2007 yılında asgari ücretin 2,4 katı iken, 2019 yılında 1,7 katına geriledi. 2020 ve 2021 yıllarının verisi henüz yok ancak makasın daha da kapandığını söylemek mümkün. İşte asgari ücret tuzağı dediğim mesele bu.

2022 asgari ücreti kamuoyundaki ortalama beklentinin biraz üstünde belirlendi. Kuşkusuz bunda pahalılıktaki korkunç artış ve 2022 yılında beklenen sert enflasyon artışı etkili oldu. Yaşanan ekonomik kriz toplumda asgari ücret beklentisini yukarıya çekti ve net asgari ücret yaklaşık yüzde 50 artırılmış oldu. Ancak bu artışın yan etkisi asgari ücret tuzağının büyümesi şeklinde olacak.

RESMİ ENFLASYON TUZAĞI

Asgari ücret tuzağı ile birlikte işleyen onu tamamlayan tuzak resmi enflasyon tuzağıdır. 6 Aralık 2021’de yazdığım “TÜİK ülkenin en büyük işvereni” yazımda vurguladığım gibi ülkedeki bütün emek gelirleri adeta TÜİK tarafından belirlenen TÜFE’ye hapsedilmiş durumda.

Şimdi asgari ücret tuzağı daha da büyümüş oldu? Nasıl mı? Ocak 2022’de diğer emek gelirleri en az asgari ücretteki artış oranında artmazsa genel ücret düzeyi asgari ücrete daha da yaklaşmış olacak. Memur maaşları, emekli aylıkları, sendikalı işçi ücretleri resmi enflasyona endekslenmiş durumda. 2022 yılı başında -özel bir düzenleme yapılmazsa- milyonlarca emekçi 6 aylık enflasyon oranında artacak. Enflasyon verilerinin tartışmalı olduğu sır değil. Resmi fiyat artışlarının emekçilerin günlük yaşadığı fiyatlarla örtüşmediği açık. Böylece emekçiler daha fazla harcarken daha az zam alacak ve yoksullaşacak.

Yeni asgari ücret artışından sonra asgari ücret civarında ücret alanların çoğunun ücretleri asgari ücret artışından daha az artacak. Örneğin halen 2.825 TL asgari ücret alan işçinin ücreti yüzde 50 artışla 4 bin 253 TL’ye çıkacak ancak 4 bin TL ücret alan işçinin ücretin yüzde 50 artışla 6 bin TL’ye çıkacağını söylemek pek mümkün değil. Pekâlâ 3 bin 500 TL alan işçiye sadece enflasyon artışı kadar zam yapılabilecek ve geçmişte asgari ücretin üzerinde ücret alan işçi 2022’de asgari ücretli olacak. Özel sektörde asgari ücretin üstündeki ücretlere yüzde 50 zam yapılacağına inanan var mı? Dahası pek çok sendikalı işçinin ücret artışı da asgari ücret artış oranının altında kalacak. Böylece sendikalı işçi ücretleri de asgari ücrete yakınlaşacak. Asgari ücret tuzağı sendikalaşma için de ciddi bir risk oluşturuyor. Asgari ücretle sendikalı işçi ücreti farkının kapanması sendikalaşmaya dönük ilgiyi azaltabilir.

VERGİ OYUNU

Bu iki tuzağın üstüne tuz biber ekecek üçüncü bir tuzak gündemde. Asgari ücrete ilişkin yeni vergi yasası teklifi büyük bir tehlike içeriyor. Asgari ücretin tespiti sırasında kamuoyuna yapılan açıklama bütün ücretlerin asgari ücret kadar kısmından vergi alınmayacağı yönündeydi. Ancak TBMM’ye sunulan teklife göre sadece asgari ücret alanlardan vergi alınmayacak. Tipik bir kurnazlık örneği olan bu yaklaşım ciddi tehlikeler içeriyor. Öncelikle bu teklif eşitlik ilkesine aykırı ve artan oranlı vergi ilkesi ile çelişiyor. 5.004 TL alana başka 5.005 TL alana başka bir vergi rejimi öngörüyor. Böylece asgari ücretin üzerindeki gelirlerin bir bölümü anlamsız hale gelecek ve bu ücretler vergi nedeniyle asgari ücrete düşecek. Asgari ücretle çalışan işçi o ay fazla mesai yaptığında veya sosyal bir ödenek aldığında bu fark vergiye gidecek.

Dahası işverenler vergi ve prim cazibesi yüzünden asgari ücretli işçi çalıştırmayı tercih edecek. Ayrıca kayıt dışılık ve kısmi kayıtdışılık artacak. Bu vergi tuzağından kurtulmak için işçi de işveren de kısmi kayıtdışılığa yönelecek ve ödemelerin giderek artan bir bölümü elden yapılacak. Yeni vergi yasası teklifinin bir başka boyutu ise yukarıda sözü edilen sendikasızlaştırma eğilimini artıracak olmasıdır. İşçilerin sendikalı olarak alacakları ücret farklarının bir bölümü vergiye gideceği için sendikalaşmanın cazibesi azalabilir. Bu nedenle bu teklif geri çekilmeli ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Vedat Bilgin’in açıkladığı gibi tüm ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmından vergi kaldırılmalıdır.

BÜTÜN ÜCRETLERE % 50 ZAM EMEKLİYE ‘ASGARİ ÜCRET’

Bu tuzakları ortadan kaldırmak için bütün ücretlere asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalıdır. Böylece ücretler arasında denge korunmuş ve bütün emek gelirleri aynı oranda artış olur. Bunun için enflasyona endeksleme sisteminden vazgeçilmeli, alım gücü, ekonomik büyüme, bölüşüm perspektifine dayalı bir ücret politikası oluşturulmalıdır. Toplu iş sözleşmelerinde resmi enflasyona endeksi zam yaklaşımın yetersiz olduğu anlaşılmıştır. Bunun yerine gerçek ücret artışını güvence altına alacak yeni politikalar oluşturulmalıdır.

Asgari ücret konuşulurken emeklilerin vahim durumu dikkatten kaçıyor. Mart 2020’de Hazine desteği ile emekli aylıklarının alt sınırı bin 500 TL oldu. Pek çok emekli Mart 2020’den bu yana bin 500 TL alıyor ve zam alamıyor. Asgari ücret 2 bin 825 TL iken, asgari ücretin altında aylık alan, 2 bin TL’nin altında aylık milyonlarca emekli vardı. Şimdi asgari ücretin 4 bin 253 TL olmasıyla emeklilerin ezici çoğunluğu asgari ücretin altında alacak. SGK’ye göre ortalama işçi emekli aylığı halen 2 bin 599 TL’dir. Ortalama emekli aylığı 2021’de asgari ücretin yüzde 92’sine karşılık geliyor. Emekliye asgari ücret artışından daha düşük zam yapılırsa emekli aylıkları asgari ücretin çok altına düşecek.

Emekçilerin karşı karşıya olduğu bu üç tuzaktan korunmak için:

► Asgari ücretteki artış oranı diğer emek gelirlerine yansıtılmalı, bütün ücret ve maaşlara asgari ücret artış oranı kadar (yüzde 50) zam yapılmalıdır.

► Emeklilerin vahim durumunun düzeltilmesi için emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

► Son olarak TBMM’ye sunulan ve asgari ücretli çalışmayı artıracak vergi yasası teklifi geri çekilmeli ve vergi istisnası (muafiyeti) bütün ücretlerin asgari ücret kadar kısmına uygulanmalıdır.

Bunlar yapılmazsa asgari ücret tuzağı daha da büyüyecek ve Türkiye hızla bir asgari ücret toplumu haline gelecek, bunun sonucunda bölüşüm ilişkileri emek aleyhine bozulacak ve gelir eşitsizliği daha da artacak. Bu adımlar hızla atılmazsa yakın bir gelecekte toplumun çoğunluğu asgari ücretli hale gelecek!