Modern bilimsel tıbbın tarihindeki en büyük başarı nedir, dense, yanıt AŞI olur. Aşı, biyoloji biliminin devasa doğayı anlama ve açıklama ve müdahale macerasının devasa keşiflerinden birinin sonucu. Canlıların bağışıklık sistemlerinin ne olduğunu, nasıl işlediğini açıklayarak hayat, hastalık ve ölüm anlayışımızı kökünden değiştiren adımların en önemlilerinden biri. Öyle ki bir hastalığın yeryüzünden yok edilmesini sağlayacak denli büyük bir başarı.

18. Yüzyıl sonunda da kiliseler ilk aşı uygulamalarına karşı çıkmışlardı. Aşı karşıtlığı neomuhafazakar, neoliberal dönemle “yeni”den hortladı. Bu ideolojik saldırının en alçak araçlarından biri olarak. Seksenlerle birlikte ABD’ de aşı karşıtlarının seslerini ilk duyurdukları yerler Evanjelik Protestan kiliseler oldu. Tıpkı yeni liberal anlayış, yeni muhafazakar hayat talebi gibi, süslenmiş gelen gericilik, aşı karşıtlığı aracılığıyla yeni dinci yobazlığın etkili silahlarından biri oldu.

Aşının içinde zehirli civa var, aşı otizm yapıyor, içine koydukları gizli maddelerle soy kırıyorlar, kısırlaştırıyorlar, hasta edip sonra da iyileştirmek için ilaç satıyorlar gibi şarlatanlıklar sadece stratejik yalan. Komplo teorileriyle topluma korku salarak aşı karşıtlığı yapmalarının asıl nedeni ise başka.

Yenidinci yobazlık, öyle kiliseden camiden çıkmayarak, ibadet ederek yapılmıyor. Altta yatan akıl yürütmeyi anlamak o yüzden önemli.

Kızamık hastalığını alalım. Bir insan doğduğunda henüz kızamık değildir ve ilerde kızamık olup olmayacağı, olursa da iyileşip iyileşmeyeceği, ölüp ölmeyeceği bilinemez. Aşılama o bebeğin ilerdeki hayatında %85- 90 oranında hastalanmamasını sağlıyor. Modern Tıp disiplini kızamık aşısı yapılmaz ise virüsle karşılaşan her 100 çocuktan 100’ünün, aşılanırsa sadece 10’unun hastalandığını kanıtladı. Az gelişmiş ülkede yaşıyor ve 1 yaş altındaysa aşı olmadığı için kızamık olan her 100 çocuktan 20’si ölüyor, 30’u ise kör ya da sağır kalıyor. Kızamık aşısına bağlı ölüm riski ise milyonda 1.

İşte yenidinci yobazlık bu yüzden aşılamayı, “Tanrının belirlediği kaderi değiştirmek” olarak yorumluyor. Doğduğunda kızamık olup olmayacağı, olursa ölüp ölmeyeceği önceden belirlenmiş olanı, aşılayarak kaderini değiştirmek, Tanrı’ nın belirlediğine karşı çıkmak!

A kişisi aşı olmasaydı belki onun kaderinde kızamık olarak ölmek vardı. Tıp, aşılayarak yaşamasını sağlamış oluyor. B kişisi ise aşılanmasaydı belki de kızamık olmayacaktı ve aşılandığı için milyonda bir risk ona geldi, aşı yan etkisinden öldü!

İşte yenidinci yobazların Tanrı’nın işine karışmak, belirlenmiş kaderi değiştirmek olarak yorumladıkları bu müdahale.

Doğal beslenme, doğaya dönüş, doğanın işine karışmamak diye atıp tutanların sözlerindeki “doğa” nın yerine “kader” ve “Tanrı” sözcüklerini koyarsanız ne demeye çalıştıkları daha iyi anlaşılır.

Bu yüzden aşı karşıtlarının zihinlerini eşeleyin aynı zamanda eşcinsel karşıtı olduklarını bulursunuz. Çünkü doğal değil, Tanrı kadın ve erkek olarak üreyelim diye yarattı! Aynı zamanda kadın düşmanıdırlar. Çünkü fıtratları farklı, toplumsal cinsiyet eşitliği doğanın/Tanrının düzenine ters! Ve tabi ki yoksul düşmanıdırlar. Çünkü zenginliği Tanrı verir, yoksullar kaderlerine razı olmalıdır!

Modern tıp devrimcidir ve neoliberal ilaç/sağlık endüstrisine karşı insan sağlığını, yine modern tıp korur.

Bu da benim Kompile teorim: hayatının bir döneminde ucundan kıyısından solculuğa bulaşmış ama tutunamamış, liberallik ya da milliyetçilikte demir atmış olanlar, neoliberal- neomuhafazakar ideolojinin en saftirik “ajan patojenleri” oluyorlar. Saftirik, çünkü kullanıldıklarını bilmiyorlar. Lakin iyi para kırdıkları kesin.