Modern bilimsel tıbbın hastalık ve ölüme karşı en büyük ve “gerçek” başarısından biri antibiyotikler ise diğeri de aşı. Her ikisinin de bulaşıcı hastalıkların tedavisi için bulunmuş olmaları da çok anlamlı.

İnsan bir arada yaşayarak ve birlikte hareket ederek insan oldu. Bulaşıcı hastalıklar insan türünün bir arada ve birlikte yaşamasına karşı en büyük tehditlerden. Covid-19 salgını ölümlerin ötesinde asıl olarak insanların bir arada ve birlikte olmalarını engelliyor. Bu dağılma, yalıtılma ve yalnızlaşmayı önleyebilecek elimizdeki tek araç ise şimdilik aşı.

Hal böyleyken salgın uzadıkça aşı karşıtlığı da neredeyse aynı hızla yayılıyor dünyaya. Birbirine hiç benzemeyen politik aidiyetler aşı karşıtlığında birleşmiş durumda. Siyasal dinciler de var aralarında laik ve hatta kendisini sol olarak tanımlayanlar da.

Siyasal dincilerin aşı karşıtlığı anlaşılabilir. Hastalığı tanrının bir imtihanı ya da cezası olarak kabul ediyorlar. Henüz olmamış (hastalanmamış ya da ölmemiş) olanı aşı ile olmaz (hastalanmaz, ölmez) hale getirmeyi tanrının işine karışmak, kulun kaderini değiştirmek olarak görüyorlar. Kimin hastalanıp kimin öleceğine müdahale etmek olarak yorumluyorlar. Bir milyon insan var diyelim ve bu insanlar birden bir milyona kadar numaralanmış. Bulaşıcı hastalık bu insanların ilk 500 binine bulaşacak ve ilk 200 binini öldürecek olsun. Aşı yapıldığında ise aşı olmasa ölecek 200 binden, 199 bini ölmeyecek ama aşı olmasa ne hastalanacak ne de ölecek olan sadece 1 kişi de aşıya bağlı olarak ölecek. İşte tanrının kaderine karşı gelmek olarak yorumladıkları bu olasılık… Siyasal dincilikle aşı karşıtlığı yapanların sayısı ve gücü sanıldığından az ve sıradan dindarları etkileme güçleri de görece düşük.

Kendisini laik, liberal, liberter, solcu vs. olarak tanımlayan aşı karşıtlarının etki güçleri ise daha yüksek. Bunlar arasında uyduruk bitkisel ürünlerini, sahte bilimsel şarlatanlık yöntemlerini pazarlamaya çabalayanları, meşhur olmak isteyenleri, küfür ve hakaretten beslenenleri de bir yana bırakırsak geriye “aklı başında”, eğitimli, okuyan, yazan ve çizen büyük bir kitle kalıyor ki asıl aşı karşıtlığını yaygınlaştıranlar onlar.

Bu grup aynı anda hem hastalığı hem de aşıyı küresel kapitalist güçlerin çıkardığını, bulaşıcı hastalığa karşı kapanma önlemlerini de yine küresel güçlerin otoriter/ totaliter yönetimlerini meşrulaştırmak için kullandıklarını savunuyor! Yine aynı anda hem aşı olmaya karşı çıkıyor hem de maske ve mesafe önlemine. Genel aşılamanın yüzde 70- 80’e ulaşması durumunda kapanma, yalıtılma, karantina önlemlerine gerek kalmayacağı ilan edilse de hem aşılanmıyorlar hem de korunma önlemlerine uymayacaklarını maske takmayacaklarını ve kapalı ortamlarda toplanacaklarını söylüyorlar. “İnançlarının” (bilgilerinin değil) temelinde ise kapitalizm karşıtlığı var!

***

Çok bilinçli (!) anti-kapitalist aşı karşıtları, aşılama başlayalı 10 ayı geçmesine karşın neden Afrika kıtasındaki aşılama oranının Avrupa ve ABD’nin yüzde 10’una bile erişemediğine ne yanıt verirler acaba? 1,3 milyar insanın yaşadığı Afrika kıtasında bugüne kadar sadece 71 milyon kişiye en az bir doz aşı yapılabildiğine, Avrupa Birliği ve ABD, Kanada gibi ülkelerin ise nüfuslarının ve aşı gereksinimlerinin onlarca kat üstünde aşı stokladıklarını bilmiyor olamazlar değil mi?

Eğer covid-19 salgını, üretim ve tüketim sistemini (ekonomiyi) etkilemeseydi kapitalizmin dünya nüfusunun salgınla azalmasını sevinçle karşılayacağını; ölümlere parmağını bile kıpırdatmayacağını; aynı anda hem aşıdan para kazanmaya hem de üretim ve tüketimi sağlayacak nüfusun azalmasına engel olmaya çalıştığını fark etmek çok mu zor? Sanılanın aksine kapitalizmin az değil çok ama çok nüfusa ihtiyaç duyduğunu bilmiyor muyuz? İnsana değer verdiği için değil çok insana ihtiyaç duyduğu için yaşatmaya çalıştığını, yaşatırken de doğası gereği daha çok para kazanmaya, daha çok sömürmeye ve daha da denetim altına almaya çalıştığını anlamak mümkün değil mi?

Gezegeni, doğayı, canlılığı, insanlığı, bilimi ve bilimsel bilgi üretimini kapitalizmden özgürleştirmenin güncel ve hayati yolu aşı sosyalizmini savunmaktan geçiyor. Aşı sosyalizmi en yoksul, en eğitimsiz, en dezavantajlı insanın bile yaşama olasılığını artıran aşıyı savunmak ve onların da ücretsiz, yaygın ve hızlı aşılanmasını sağlayacak olan aşıyı kapitalist kar düzeneğinden çıkarmak için mücadele etmek. İlk adım ise aşılanmak ve aşının temel insan hakkı olduğunu anlamak.