Pandemi, büyük şirketlerin kâr hırsının önüne geçemedi. Zengin ülkelerin daha şimdiden 4,2 milyar doz ile aşı siparişlerinin yüzde 74’ünü vermesi, küresel eşitsizliğin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Dünya genelinde yoksul ülkeler ise sadece 675 milyon doz aşıyı garantiledi.

Aşı zengine umut oldu


Özde ÇELİKBİLEK

Büyük ölçüde kamu tarafından finanse edilen laboratuvarlarda yürütülen araştırmaların ardından geliştirilen Covid-19 aşıları, salgını bitirmeye dair büyük bir umut yarattı. Ancak bu umut, tüm dünyaya yetecek düzeyde değil. Düşük gelirli ülkeler için yetersiz Covid-19 aşısı tedariki, dünyanın belli kısımlarını aşılamanın yıllar sürebileceği anlamına geliyor. Bu da pandemiyi küresel anlamda sonlandırmak adına karamsar bir tablo çiziyor.

Uluslararası Af Örgütü, Oxfam, Global Justice Now’ın dahil olduğu Halkın Aşı İttifakı, aşı stoklayan zengin ülkeleri uyardı. O ülkelerden biri olan Kanada, her yurttaşını beş defa aşılayacak sayıda aşıya sahip durumda.

Küresel araştırma kuruluşu olan Oxfam’ın sağlık politikaları yöneticisi olan Anna Marriott, “Düşük gelirli ülkelerde, korkunç düzeyde bir tedarik problemimiz var” dedi ve ekledi: “Virüs dünyada ne kadar uzun süre dolaşımda kalırsa, mutasyon riski ve elimizdeki aşıların etkisiz olma ihtimali o kadar büyük olacak.”

ABD, farklı aşı şirketlerinden, ihtiyaç duyulan sayının neredeyse iki katı olan 1,1 milyar doz ön sipariş verdi. Avustralya, Japonya ve Kanada, küresel koronavirüs vakalarının yüzde 17’sinden fazla vakaya sahip olan Güney Amerika ve Karayipler’den daha fazla aşı dozunu ülkelerine getirmek üzere garanti altına alacak sözleşmeyi imzaladı. İngiltere ise eylül ayına kadar ülkedeki tüm yetişkinlere koronavirüs aşılamasını mümkün kılmayı planlarken, diğer ülkelerin nüfuslarını aşılamasının üç yıl kadar uzun sürebileceği belirtiliyor.

YOKSUL ÜLKELER DÜŞÜNÜLMÜYOR

Yoksul ülkelerin birçoğu, geçen yıl aşı ortakları ittifakı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) destekli COVAX mekanizmasına ve bağımsız aşı araştırmalarını finanse etmek için bağış toplayan bir kuruluş olan Salgınlara Hazırlık İnovasyonları Koalisyonuna bel bağlamıştı. COVAX, 2 milyar doz Covid-19 aşısının dünyada adil dağıtımını temin etmek amacıyla yola çıktı. Yoksul ülkeler gerekli dozları ücretsiz alacaklar ve her ülke aynı fırsatı elde etmeden hiçbir ülke nüfuslarının yüzde 20’sinden fazlasını aşılayamayacaktı. Ancak süreç bu şekilde ilerlemedi, COVAX inisiyatifi, projeye mali olarak destekleyen zengin ülkelerden ihtiyaç duyulan desteği adeta “harekete geçirme” mücadelesi verdi. Zengin ülkeler iki taraflı tedarik anlaşmaları imzalamayı tercih ederken, insiyatif şimdiye kadar sadece 1.07 milyar doz aşı temin edebildi.

KAMUDAN FAYDALANIP KAMUDAN GİZLEMEK

Salgına karşı aşı çalışmalarında kamu kaynak finansları, önemli bir rol oynadı. Küresel olarak, aşı araştırma ve geliştirmesine 5,5 milyar dolardan fazla kamu bütçesi aktarıldı. ABD, Birleşik Krallık, Almanya ve Batı’nın diğer ülkelerindeki aşı çalışmalarının önemli miktarda kamu finansmanı temelinde, biyomedikal araştırma laboratuvarları ve üniversitelerden yararlanarak, büyük ilaç işletmeleri arasındaki rekabet yoluyla geliştirildi.

Washington ve Berlin’de de güçlü bir varlığa sahip olan ilaç devi Pfizer, aşı yarışındaki rekabete, akademik araştırmalar yapan ve kamu finansmanından yararlanan ufak ölçekli Alman biyomedikal şirketi BioNTech ile işbirliği yaparak girdi. BioNTech tarafından geliştirilen aşı da büyük ölçüde Alman hükümeti tarafından finanse edildi.

Bir avuç ilaç devi sürekliliği olan kamu finansmanı garantisi sayesinde aşı çalışmalarını sürdürerek önemli başarılar elde etti. Aynı zamanda büyük miktarlarda aşı dozlarını önceden satın almak için önemli fonlar da sağlandı. Bu sayede bir avuç ilaç devi, kendilerini araştırma ve satışlarını gerçekleştirme anlamında büyük ölçüde garantiye almış oldular.

SALGIN, BİR AVUÇ İLAÇ DEVİNİN İNSAFINA KALDI

Pfizer-BioNTech, Moderna ve AstraZeneca, yaklaşık 2,6 milyar insanı aşılamak için 2021’de yaklaşık 5,3 milyar doz üretmeyi hedeflediğini duyurdu. Öte yandan Batı’nın büyük ilaç şirketleri, dünyadaki 7,6 milyar nüfusa yetecek kadar hızlı aşı üretim yapmak için yeterli kapasiteye sahip değil.

2021’de aşılamanın yerine getirilebilmesi için, gelişmekte olan ülkelerdeki ilaç işletmelerinin üretim kapasitesinin de harekete geçirilmesi gerekiyor. Ancak ilaç devlerinin kamu tarafından finanse edilen aşı çalışmalarının, fiyatlandırma taahhütleri ve patentlerini paylaşmak istememeleri aşının erişilebilir olma konusunda sıkıntılar yaratıyor. Örneğin, Pfizer ve ortağı BioNTech’in aşı üzerindeki patenti başka hiçbir şirketin bu aşıyı en az 20 yıl boyunca satın alamayacağı anlamına geldiğinden, küresel tedarikin daha da sınırlı olması ise kaçınılmaz görülüyor. Milyonlarca kişinin ölümüne neden olan küresel salgın dâhil, büyük şirketlerin kâr hırsının önüne hiçbir şey geçemiyor.

***

Vicdanları rahatsız ediyor

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu:

Öncelikle aşının en fazla ihtiyaç duyan, virüs karşısında en kırılgan kesimlere ulaşması hem toplumsal hem de vicdan sorunudur. Aşıya erişmek, tüm insanlık açısından hayati derecede önemlidir. Çünkü virüs yeryüzünün farklı köşelerine yayıldıkça, korunaksız insanlara bulaştıkça mutasyona uğrama riski artıyor ve elimizdeki aşıların etkisiz olma ihtimalini de bununla orantılı bir biçimde etkisizleşme oranı artıyor. Bu nedenle aslında sorunun çözümü oldukça basittir: Aşılama çalışması sağlık çalışanlarından başlamak üzere, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanlara uygulanarak tüm dünyada aynı süreci izlemelidir. Aşılar, “parayı veren aşıyı kapar” mantığıyla değil, IMF-Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşların Dünya Sağlık Örgütü’nü fonlamasıyla zengin-fakir ülke ayrımı gözetmeksizin eş zamanlı tüm dünyada vurulmalıdır. Küresel gelir ve servet dağılımı arasındaki adaletsizliklerin gerek ülkeler arasında gerekse de ülkeler içinde egemen olduğu bir dünyada, bugün vicdanı en çok rahatsız eden adaletsizlik, “aşı” adaletsizliğidir.