Google Play Store
App Store

Ücretli çalışanların yüzde 40’ı asgari ücretli. Yılbaşında asgari ücretle alınan bir mal sepeti ise bugün en az 3 bin 101 lira. Ekonomist Gürses, “Fiyat artışlarının sorumlusu birtakım açgözlü değil, ekonomi politikaları” diyor

Asıl fahiş olan iktidarın kendisi

Havva GÜMÜŞKAYA

Sokağın ana konusu hayat pahalılığı, gıda fiyatları ve artan yoksulluk. Konu bir şekliyle iktidarın da gündemine girmeye başladı. Öyle ki AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir hafta içerisinde yaptığı iki konuşmada “Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğiz” çıkışları yaptı. Önceki akşam yaptığı açıklamada “Enflasyonu da en kısa sürede kontrol altına alarak raflardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz” ifadelerini kullanan Erdoğan’ın ardından son günlerde siyasetten sosyal hayata pek çok alana müdahale eden Diyanet’ten de bir hamle geldi.

Diyanet, cuma hutbesinin konusunu, “Ticaret Hayatında Helal Haram bilinci” olarak belirledi. Hutbede, "Yüce dinimiz İslam, helal ve meşru yollarla kazanç temin etmemizi emreder. Allah rızasının, kul hakkının, helal-haram hassasiyetinin gözetilmediği her türlü alışverişi ise yasaklar" ifadeleri yer aldı.

Hutbe ile adeta ülke ekonomisinde her şey yolunda ama bir takım fırsatçılar yüzünden her şey zamlanıyor havası estirilmeye çalışıldı.

YANDAŞ DA UYARDI

Hayat pahalılığı iktidara yakın medya kuruluşlarının da gündeminde. Ancak onların korkusu seçimine odaklanmış durumda. Yaşanan pahalılığının seçimlerde belirleyici olacağını söyleyen yandaş yazarlar iktidarı “Hayat pahalılığına bir çözüm bulunmalı. Marketler ateş pahası. Fiyatlar katlanarak artıyor. Vatandaşın tek derdi bu. Büyüme rakamları güzel ama kimse büyümeye bakmaz. Önümüzdeki seçimi kazanmak için bu soruna acil çözüm bulunmalı” şeklinde uyarmaya başladı.

Yaşanan ekonomik kriz için bir günah keçisi arayışına da başlandı. Yine Erdoğan’ın önceki hafta yaptığı fahiş fiyat açıklamasını takiben Ticaret Bakanlığı hallerde eş zamanlı denetimlere başladı. Bakanlık denetimlerin devam edeceği uyarısında bulundu. Denetimlerin başlamasıyla haldeki meyve sebze fiyatları ile marketler arasındaki fiyat farkının yüzde 86'ya vardığı iddia edilmeye başlandı.

Hükümetin enflasyonla mücadele etmek için gerçek anlamda bir program oluşturduğundan söz etmek mümkün değil. Yapılan açıklamalarda sık sık fahiş bir fiyat artışı olduğu vurgulanıyor. Ancak bunun nasıl ve neye göre belirlendiği soru işareti. Türk Dil Kurumu’na göre fahişin kelime anlamı: Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla.

SORUN ÜCRETTE

Ancak tüketici fiyatlarındaki artış ağustos ayında beklentilerin üzerinde yüzde 19,25 seviyesinde açıklanırken enflasyon içinde özellikle gıda grubunda yaşanan artış bir süredir dikkat çekici boyutta. Gıda enflasyonu ağustos ayında yüzde 29 ile son 28 ayın zirvesine çıktı. Ağustos ayında tüketici enflasyonu ile üretici enflasyonu arasındaki makas açılmaya devam ederek yeni rekora ulaştı.

Yurttaşın asıl sorunu fiyat artışlarına rağmen gelirin sabit kalması. Çalışan nüfusun en az yüzde 40’ının asgari ücretle çalıştığı hesaplanıyor. Yılbaşında 2 bin 825 lira olarak belirlenen asgari ücret ilk aydan itibaren erimeye başladı. Ocak ayında asgari ücretle alınan bir mal sepetinin fiyatı ağustos ayında 3 bin 101 liraya çıkmış durumda. 8 ayda alınan mal sepetinin değeri yüzde 9,8 artmış durumda. Başka bir ifadeyle ocak ayından ağustos ayına kadar asgari ücretle alınan bir mal sepetinin fiyatı 276 lira artarken asgari ücret aynı seviyede kalmaya devam ediyor.

KENDİ SEÇMENİ DE İNANMIYOR

Ekonomist Uğur Gürses’e göre iktidardan gelen peş peşe açıklamalar propagandadan ibaret. Yaşanan enflasyonun sebebinin bir grup fırsatçılara ve spekülatörlere mal edilmeye çalışıldığını belirten Gürses, “Bu tamamen temelsiz bir şey. Halde ve markette farklı derseniz yanlış. Tabii ki farklı olacak. Arada bir sürü insan, katma değer ve gelir sağlıyor. O zaman hepimiz gidip toptancı hallerinden, seralardan alışveriş yapalım. Burada sorun makroekonomik politikaların yanlışlığı. Kiralarda da aynı şey var. Ekonomi yönetiminin çerçevesi olmayan bir politikası var” ifadelerini kullandı.
Diyanet’in hutbesine değinen Gürses, “Sanki aşırı kâr hırsı olan bir takım açgözlü var. Bizim yaşadığımız enflasyon artışının sebebi buymuş gibi. Bu spekülatörler daha önce yok muydu? Başkanlık rejimi ile mi cesaret buldular?” dedi.

İKTİDAR ÇARPITIYOR

Son dönemde iktidar tarafından yapılan açıklamaların çarpıtma olduğunu söyleyen Gürses, “Sadece enflasyonla değil. ‘Asgari ücret 16 kat arttı’, ‘milli gelir 16 kat arttı.’ ‘Ekonomi çok iyi, biz iyi yönetiyoruz ama bir takım dış güçler, fırsatçılar var’. Kendi seçmeni olan esnaf, üretici ve tüccar bile bu propagandayı satın almıyor. Çünkü elektrik fiyatının yüzde 30 arttığı bir yerde gıda üreticisi yüzde 30 arttırmadan ürününü satabilir mi? Zamları kendi cebinden karşılamak ister mi bir üretici?” şeklinde konuştu.

Özellikle enflasyon ve gıda artışları ile ilgili dünyadan verilen örneklerin karşılaştırılması gerektiğini savunan Gürses, “OECD ülkelerinde üretici enflasyonu yüzde 11, tüketici enflasyonu ortalaması yüzde 4,4. Merkez Bankası, enflasyonun geçişi olduğunu söylüyor. Bu nedenle çekirdek enflasyon vesaire konuşulmaya başladı. Faizleri indirirse kur çıkacak. Kur çıkınca maliyetler artacak. Yine aynı döngü yaşanacak. Yönetim tarzından kaynaklanan bir kriz tek başına bir ekonomik oldu değil” dedi.