Google Play Store
App Store

İstanbul’da Semih Çelik’in iki kadını yarım saat arayla katletmesi aynı zamanda emniyet, yargı ve sağlıktaki çürümeyi de gözler önüne serdi. Altı kez hastane kaydı açılan Çelik takip edilmedi, emniyette gözaltı işlemi yapılmadı ve savcı yüzü dahi görmedi.

Asıl fail bu çürümüş düzen
Birçok üniversitede binlerce öğrenci siyah giyerek katliama karşı eylem yaptı. (Fotoğraflar: ANKA)
İlayda Kaya
İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.net

Ülkede erkek şiddeti gün geçtikçe derinleşirken kadın ve çocuk hedef haline gelmeye devam ediyor. Kadınların yardım istediği polis, faile değil kadına baskı kuruyor. Yargı yoluna başvurulsa da faillere ceza dahi verilmiyor. Üstelik kadının şikâyetçi olması halinde kimlik ve adres bilgileri afişe ediliyor. Hükümet ise kadına yönelik artan şiddetlere ve cinayetlere karşı sessizliğini koruyor, katiller adeta cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Devletin kadınları korumadığı gerçekliğini her gün kadınlar yaşamlarıyla ödüyor.

İstanbul'da iki kadını öldürdükten sonra Edirnekapı surlarında ölen Semih Çelik bu katillerin son örneği oldu. Katliam tehdidinde bulunmasına rağmen aylarca serbest gezebilen Çelik için emniyete başvuruldu ancak suç kaydı oluşturulmadı, hastane kaydı açıldı tedavisi takip edilmedi. Devletin kurumlarındaki çürümeyi bu cinayetler bir kez daha gözler önüne serdi.

ANKETLER ORTADA

1- SAĞLIK HİZMETİ EKSİK

Semih Çelik için toplam 6 kez hastane kaydı açıldığı ve 2022 ve 2023 yılında iki kez kayıp başvurusu yapıldığı ortaya çıktı. Çelik’in hastanede tedaviye alınması ve takip edilmesi gerekirken serbest bırakılması ülkedeki ruh sağlığı hizmetinin ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne serdi. Artan şiddet olaylarına ilişkin açıklama yapan Türkiye Psikiyatri Derneği, şiddeti meşrulaştıracak açıklamalardan kaçınılması gerektiğini belirterek "Ancak yasalarla korunan bir toplum güven içinde yaşamını sürdürebilir" dedi.

2- GÖZALTINA ALINMADI

Kadınların yardım istediği kolluk ise kadına yönelik şiddete karşı önlem almıyor. Yaklaşık 1 sene önce internette video paylaşan Çelik kadınları nasıl öldüreceğini anlattı.  Buna karşın Çelik’in suç kaydının olmadığı ve gözaltına dahi alınmadığı ortaya çıktı. Çelik bu şekilde dolaşan erkeklerden yalnızca biri. Kadınları tehdit eden binlerce erkek karakola götürülürse zorla barıştırılıyor ve hakkında işlem dahi yapılmıyor.

İzmir’de yaşayan S.A. isimli kadın da bu kadınlardan sadece biri. Aynı sokakta oturduğu erkeğin ısrarlı takibin ardından polise gittiğini ancak kolluğun görevini yerine getirmediğini söyleyen S.A. şu ifadeleri kullandı: “Ne yapacağımı bilmeyerek yıllarca korkarak yaşadım. Bu ülkede erkekler arkana bakarak gitmenin sürekli kendini kollamak zorunda olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Karakola başvurduğumda benden kanıt istediler. Bu kanıt isteme durumunda da gülerek, inanmayarak yaptılar. Taciz ediliyorum, can güvenliğim yok. Şikâyetçi olamıyoruz. Bugün kolluğun bu durumu devam ederse biz öldürülmeye şiddet görmeye devam edeceğiz.”

3- CEZASIZLIK DARBESİ

Yargı mekanizmasındaki çürüme ise kadınları adeta şiddete karşı verdikleri mücadelede yalnız bırakıyor. İktidarın faillere yönelik cezasızlık politikası bir yana şikâyette bulunan kadınların kimlikleri ve adresleri dahi afişe ediliyor. Avukatlar ise uygulamanın mağdurların mahkemeye başvurma konusunda çekimser davranmasına sebep olduğunu belirterek “Uygulamanın değiştirilmesi şart” diye yetkililere sesleniyor.

Alınmayan önlemler ve cezasızlık politikalarına karşı kadınların tek talebi ise faillere gereken cezaların verilmesi. Evrim Deniz, yıllarca hane içindeki erkek tarafından cinsel istismara uğrayan kadınlardan biri. Yargı mekanizmasındaki çürümeye karşı da mücadele etmek zorunda kaldığını anlatan Deniz, 7 yıl süren ve cezasızlıkla sonuçlanan mücadelesini şöyle anlattı: “Ben ve 4 kız kardeşim senelerce biyolojik babamın cinsel istismarına maruz bırakıldık. Benim dışımda bütün kız kardeşlerim 18 yaşın altındaydı. O yıllarda bir kez polise gittim fakat bana inanmadılar. Bir şekilde üniversite okumak için gittiğim şehirde de aylarca avukat aradım. En sonunda bir feminist kadının vesilesiyle 4 kadın avukat bana inandı ve dava süreci için çalışmaya başladık. Senelerce adliye koridorlarında süründük. Toplamda 100 yılın üstünde ceza ile yargılanan fail beraat etti. 7 yıl mücadele ettik. Bu cezasızlık politikasına rağmen şikâyet etmenin, dava açılması için mücadele etmenin gücüne inanıyorum.”

4- İKTİDAR CESARET VERDİ

Devletin her kademesi ayrı ayrı çürürken AKP iktidarı, kadın haklarını hiçe sayan uygulamalarına devam ediyor. İktidarın kadınları değil, aileyi önceleyen politikaları, faili aklayan ve cezasızlıkla sonuçlanan yargı süreçleri kadınları ikinci plana atıyor. Kadınların yaşamı için hayati öneme sahip İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından uzun mücadeleler sonucu kabul edilen 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun iktidarın ve yandaşlarının hedefinde. Kadın hakları savunucuları sık sık şiddet ve cinayetlere ilişkin verileriyle ifşalayarak kadınlara yönelik saldırıları ortaya serse de iktidar kanadı ise erkeği koruyor. Semih Çelik’in iki kadını öldürdüğü gün bile Aile Bakanlığı kadınlara nasıl doğum yapmalarını salık veren videolar paylaşıyordu.

∗∗∗

SİYAH GİYEREK PROTESTO ETTİLER

Uzuner ve Halil’i öldürülmesinin ardından sokaklarda ve üniversitelerde tepkiler büyüyor. Türkiye'deki çok sayıda üniversitedeki öğrenciler de siyah giyinerek cinayeti protesto etti. Ayşenur Halil'in öğrencisi olduğu Medipol Üniversitesi'nde sıra arkadaşları eylem yaptı. Galatasaray Üniversitesi’nde de öğrenciler, “İşlenen cinayetleri unutmayacağız. Tüm kadınlar için yaşananların hesabını soracağız” dedi. Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanındaki öğrenciler kadın cinayetlerinin önlenememesine isyan etti. Fatih'teki Oğuz Canpolat Anadolu Lisesi'nde eylem yapmak isteyen öğrenciler ise polis engeliyle karşılaştı. Polise tepki gösteren bir öğrenci, gözyaşları içinde "Hükümete laf söyleyemeyecek miyiz? Tayyip Erdoğan duy sesimizi artık" diye isyan etti.

∗∗∗

HER GÜN BİR YENİ KATLİAM

Ülkede kadın cinayeti haberine her gün bir yenisi ekleniyor. Son 3 gün içinde 5 kadın katledilirken İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in öldürülmesiyle 2024 yılının ilk 9 ayında öldürülen kadın sayısı 295'e yükseldi. Öte yandan bir erkek şiddeti de İzmir'de meydana geldi. Çiğli ilçesinde yaşayan Özge Polat, boşandığı Serkan Y.'nin saldırısına uğradı. İşe giderken sokakta tabancayla vurulan Özge Polat ağır yaralandı.