DİLAN ESEN Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti’nden İnsan Hakları Derneği İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Murat Ekmez dün BirGün’ü ziyaret etti. Açlık grevindeki tutukluların durumuna dair bilgi veren Yoleri ve Ekmez, “Ölüm sınırı noktasına gelenler var. Artık yürüyemeyenler, görme ve denge kaybı yaşayanlar var. Açlık grevinde olan insanlara, asıl […]

Asıl olan yaşamdır

DİLAN ESEN

Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti’nden İnsan Hakları Derneği İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Murat Ekmez dün BirGün’ü ziyaret etti. Açlık grevindeki tutukluların durumuna dair bilgi veren Yoleri ve Ekmez, “Ölüm sınırı noktasına gelenler var. Artık yürüyemeyenler, görme ve denge kaybı yaşayanlar var. Açlık grevinde olan insanlara, asıl olan yaşamdır ve yaşamda kalmanız gerekiyor, diyoruz” dedi.

TALEPLERİ HUKUKİ VE MEŞRU

İnsan Hakları Derneği, İstanbul Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan oluşan Marmara Bölgesi Hapishaneleri İzleme Heyeti, hapishanelerdeki açlık grevinde olan tutukların durumunu takip ediyor. Heyet olarak “asıl olanın yaşam hakkını savunmak olduğunu” vurguladıklarının altını çizen Yoleri, “Bugün açlık grevinde varılan noktanın bir insanlık krizine dönüştüğünü görüyoruz” dedi.

Marmara Bölgesi hapishanelerinde toplam 715 tutuklu ve hükümlünün açlık grevine devam ettiğine dikkat çeken Yoleri, “Açlık grevlerinin nedeni İmralı Hapishanesi’ndeki tecrit uygulaması. Buradaki talep hukuki bir talep. Anayasa’nın 10’uncu maddesinde kanun önünde herkesin eşit olduğunu söylenir, talep bu maddenin uygulanması. Karşılanamayacak bir talep değil; bir devletin sadece kendi hukukuna uymasıyla çözülebilir. Dolayısıyla bu kadar meşru bir talep üzerinden insanların ölüyor olmasının adı insanlık krizidir” diye konuştu.

ADALET BAKANLIĞI ARABULUCULUK YAPMIYOR

Açlık grevinde olan bütün tutuklu ve hükümlülerin yaşamdan yana olduklarını söyleyen Yoleri, “Esas itibariyle ölümlerin bir an önce durdurulması ve mahpusların sağlıklarında oluşan kalıcı hasarların önlenmesi ve bu sürecin sonlanması bizim açımızdan daha önde. Bu sebeple de hapishanelere yaptığımız bütün ziyaretlerde mahpusların sağlık sorunlarını takip etmeye çalıştık, tıbbi takiplerinin sağlıklı yapılıp yapılamadığını, aynı zamanda da açlık grevinden dolayı hapishanelerde ekstra zorlayıcı bir takım uygulamaların gündeme gelip gelmediğini tespit etmeye gayret ettik” ifadelerini kullandı.

Gülseren Yoleri ve Murat Ekmez BirGün’ü ziyaret etti.

Bazı kişilerin ölüm sınırı noktasına geldiğine dikkat çeken Yoleri, “Geçmişte bu tür sorunlar olduğunda mutlaka arabulucu heyetler gündeme gelirdi, hatırlarsanız. Biz Adalet Bakanlığı’na bu yönde yapılan başvurular olduğunu biliyoruz; ama Adalet Bakanlığı bu görüşmeleri kabul etmedi” dedi.

ARTIK YÜRÜYEMEZ HALE GELENLER VAR

Murat Ekmez ise “Hiçbir açlık grevi -önünde ölüm orucu sıfatı yoksa- ölüm amaçlı yapılmıyor. Aslında açlık grevleri bir hak talebi veya bir protesto olarak yapılıyor. İçinde Öcalan ve tecrit kelimesinin geçmiş olması bunu değiştirmiyor. Burada hukuki bir talep söz konusu” diye konuştu. İnsanların bedenini açlığa yatırması taraftarı olmadıklarını söyleyen Ekmez, “Bu açlık grevi sadece devletin kendi anayasası ve hukukuna uyması talebiyle yapılıyor. Bu yüzden bu açlık grevinin bitirilmesi için devletin hiçbir yasal düzenlemeye ihtiyacı yok. Yüzlerce gündür açlık grevinde olan tutukluların kilo kayıpları, ortalama 15 kilonun üzerine çıkmış durumda” ifadelerini kullandı.

Ekmez, açlık grevindekilerin sağlık durumu hakkında şu bilgileri de verdi: “Bize gelen bilgiler, artık yürüyememe, yatağa bağımlı olma durumları söz konusu olan, avukat görüşlerine çıkamayan, görme ve denge kayıpları olan mahpusların olduğu yönünde. Geri dönüşü olmayan sakatlık oluşmaması açısından B vitaminini almaları gerekiyor, ama almayanlar var. Birçok cezaevinde yaşamı sürdürmek için zaruri olan şekere, tuza, karbonata ve vitamine erişim sıkıntılı” dedi.