Dış siyasetin iç siyasete malzeme edilmesi popülist liderler için kısa vadede kazanım gibi görünse de, bunun uzun vadede dünyaya vereceği mesaj tutarsızlık, dengesizlik ve güvensizliktir. Diplomasinin, farklı dinamikleri dengede tutmayı amaçlayan incelikli ve uzlaştırmacı doğası, bugünün heves ve çıkarlarına teslim edildiğinde kaçınılmaz olarak yıpranır. Yöneticilerin ağzından çıkan her kaba ve kışkırtıcı söz, giderek ülke halklarında […]

Dış siyasetin iç siyasete malzeme edilmesi popülist liderler için kısa vadede kazanım gibi görünse de, bunun uzun vadede dünyaya vereceği mesaj tutarsızlık, dengesizlik ve güvensizliktir. Diplomasinin, farklı dinamikleri dengede tutmayı amaçlayan incelikli ve uzlaştırmacı doğası, bugünün heves ve çıkarlarına teslim edildiğinde kaçınılmaz olarak yıpranır. Yöneticilerin ağzından çıkan her kaba ve kışkırtıcı söz, giderek ülke halklarında öfke ya da utanç gibi çeşitli tepkilere neden olur. Bir de bakmışsınız, aranızdan okyanusların geçtiği, tanımadığınız insanlardan nefret ediyorsunuz; ya da ülkenizin dünyaya verdiği imajdan utanıyor ve derin bir üzüntü duyuyorsunuz. Çünkü, ya dışında kalıyorsunuz o çemberin, ya içinde…

***

ABD Başkanı Trump, yeni lider tipinin önemli temsilcilerinden. Fikirlerini sosyal medya üzerinden duyurmayı seviyor. Dengesiz; neyi ne zaman yapacağı veya söyleyeceği öngörülemiyor. Pek de derinlikli olmayan iç dünyasını sıklıkla dışarıya taşıyor; bunu da, parayı insan dahil her şeyin önüne koyan kibirli patron edasıyla; kişileri, halkları, ülkeleri küçük gördüğünü belli ederek yapıyor. Tribünlere oynamak için eline geçen hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Yeri geliyor sorusunu beğenmediği gazeteciyi kovuyor, yeri geliyor istediğini almak için koca bir ülkeyi tehdit ediyor. Diyebilirdik ki bundan bize ne? Kabalığı da, ayıbı da, cehaleti de kendine! Hukuku tanımıyorsa, diplomasiden anlamıyorsa, tek bir tweet ile başka bir ülkenin ekonomisini batırabileceğine inanıyorsa hodri meydan! Ülkemizde bütün bunlar bir kişinin ağzından çıkacak sözle sarsılmayacak kadar sağlamdır! Ancak önümüzdeki tablo malesef böyle söylemiyor.

***

İddianamesi tutuklanmasından 1,5 yıl sonra hazırlanan ve FETÖ-PKK casusu olmakla suçlanan rahip Brunson davası, Trump’ın sert tepkisini çekmiş ve Türkiye hakkında bazı mali ve askeri yaptırım kararları alınmasına sebep olmuştu. Türkiye, baskıya karşı kendini ‘hukukun bağımsızlığı’ ilkesiyle savunsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fethullah Gülen’i kastederek, “ver papazı, al papazı” açıklaması, konunun hukuktan ziyade pazarlamanın alanına girdiğine dair tezleri güçlendirdi. Sonuçta bu alışverişin kazananı papazını alıp giden ABD oldu. Trump, bu tarz bir siyasetin Türkiye ile ABD ilişkilerinde işe yaradığını gördüğü içindir ki, bu hafta el artırarak yaptırım yerine tehdidi tercih etti. Suriye’den çıkma hazırlığında olan ABD’nin Türkiye’yi, Kürtler’e saldırması durumunda, ekonomik açıdan yıkıma uğratacağını tweetledi. İttifak ortağı Bahçeli’nin “senin doların varsa Türk milletinin imanı var” tarzındaki hamasi çıkışına karşılık ‘eeeyyy’ leri ile meşhur Erdoğan, Trump’ın mesajı karşısında üzüldüğünü söylemekle yetindi. Bu aşırı gurur kırıcı tablonun ortaya çıkışına sebep; Türkiye’nin kullandığı diplomasi dışı dil ve uyguladığı yanlış stratejiler olduğu gibi; Trump tarafından denenmiş ve maalesef Türkiye’nin aleyhine işlediği görülmüş ekonomik zayıflık ve aşırı kırılganlık hali… Açıklanan yeni rakamlara göre işsizlik yüzde 11.6, genç işsizliği 22.3! AKP’nin gözbebeği inşaat sektöründe geçen yıl 243 bin kişi işsiz kalmış. Bu sayı tarım sektöründe 264 bin! Kredi kartı borçluluğu ise 17 milyar liraya ulaşmış. Kalifiye insanlarla beraber yatırımlar da hızla ülkeyi terk ediyor. Trump’ın hadsiz tehdidinin maalesef karşılığı var. Sessiz üzüntünün nedeni de acı ki bu.

*İnsanın anı biriktirmesine izin vermiyorlar. Yıllar önce Alsancak’tan Narlıdere’ye taşınan okulum DEÜ GSF, 25 yıl sonra bu kez Buca’ya ve sanat eğitimine hiç uygun olmayan bir binaya taşınmak isteniyor. Üstelik öğrenci ve hocalarına danışılmadan… Change.org üzerinden başlattıkları imza kampanyasıyla itirazlarının duyulmasını istiyorlar. Okullarına ve anılarına sahip çıkan GSF’lilere destek olalım.