Google Play Store
App Store

Gözlerin çevrildiği Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın güçlenerek çıkması kıtada dengeleri kökten sarsabilir. Aşırı sağın Fransa, İtalya, Avusturya, Macaristan, Slovakya, Hollanda’da birinci; Almanya, Polonya, Letonya ve Romanya’da ikinci olması bekleniyor.

Aşırı sağın ayak sesleri

Dış Haberler

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkede Avrupa Parlamentosu’nun yeni üyelerini belirlemek için sandıklar yarından itibaren kuruluyor. 720 sandalyeli parlamento için 6-9 Haziran tarihlerinde kurulacak sandıklardan yabancı ve göçmen düşmanı aşırı sağın güçlenerek çıkması bekleniyor.

Kamuoyu yoklamaları sağcı popülist ve aşırı sağcı partilerin Fransa, İtalya, Avusturya, Macaristan, Slovakya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg'da birinci; Almanya, Polonya, Letonya ve Romanya'da ise ikinci parti çıkacağını gösteriyor.

NEFRETTEN BESLENİYORLAR

Ancak aşırı sağcı gruplar, son seçimden bu yana önemli bir ivme kazanarak Avrupa Parlamentosu’nda söz sahibi olmak için atak içindeydi.

Aşırı sağ ve sağ popülist partiler iki ana gruba bölünmüş durumda. Bunlardan biri İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin başkanlık ettiği Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) grubu. Diğeri ise Fransız aşırı sağcı Marine Le Pen'in lideri olduğu Ulusal Birlik'in yer aldığı Kimlik ve Demokrasi (ID) grubu.

Polonyalı ve Macar aşırı sağcılar ile Meloni'nin “İtalya’nın Kardeşleri” Partisi ECR'nin ana gücünü oluşturuyor. Fransa’daki aşırı sağcı lider Marine Le Pen’in öncülüğündeki “Kimlik ve Demokrasi” (ID) adlı oluşumun da yarışta önemli bir başarı sağlaması bekleniyor. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) kısa bir süre önce patlak veren skandallar nedeniyle ID dışına itildi.

AVRUPA'NIN BÜYÜK SINAVI

Seçim kampanyalarında göç krizini, güvenlik endişelerini ve ekonomik sorunları kullanan aşırı sağcı popülist partilerin sandıkta başarılı olması durumunda, AP'deki siyasi yelpazede ciddi değişim yaşanacak. Yabancı düşmanı, ırkçı partilerin güç kazanmasının siyasi dengeleri önemli ölçüde değiştireceği tahmin ediliyor.

Avrupa Birliği'nin (AB) yasama organındaki olası değişim, önemli sınamalarla karşı karşıya bulunan birliğin, dış politikadan ekonomiye, birçok alanda atmaya hazırlandığı adımları da sekteye uğratabilir.

Son beş yıl boyunca parlamentoda merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP), sosyal demokrat Sosyalistler ile liberal eğilimli "Renew Europe” üç önemli siyasi grup olarak öne çıkıyor. 177 üyeli merkez sağ grup, Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük siyasi oluşum. 136 üyeli sosyal demokratlar ikinci konumda, Alman ve İspanyol sosyal demokratlar bu oluşumun öncülüğünü yapıyor.

SOSYALİSTLER AYNI

Liberal eğilimli 85 üyeli Renew Europe ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisinin üyelerinin desteğiyle merkez sağ ve merkez sağ gruplarla önemli alanlarda işbirliğine gitti.

Avrupa Parlamentosu’nda Boyun Eğmeyen Fransa, İspanya’da Podemos Unida ve Almanya’daki Die Linke gibi siyasi oluşumlar da önemli bir güç konumunda.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın sağcı popülist Fidesz partisi de bir gruba üye değil, ECR'ye katılmak için zemin yokladığı belirtiliyor. Marine Le Pen ve Victor Orban, AP'de aşırı sağı "tek ve güçlü bir blok" olarak birleştirmeyi, bu yolla da AB'nin politikalarına yön vermeyi hedeflediklerini açıkladılar.

Parlamentonun seçimlerden sonraki ilk görevlerinden biri AB'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu'nun başkanını seçmek. Avrupa Komisyonu'nun mevcut başkanı Ursula von der Leyen bir beş yıl daha bu görevini sürdürmek istiyor. Von der Leyen, seçimlerden birinci parti çıkması beklenen merkez sağdaki EPP'nin adayı.