Sıklığı artan aşırı sıcaklık, sıcak dalgası ve iklim olaylarının sebebi ne? Bilim, bu soruyu peşinen “insan kaynaklı iklim değişikliği” olarak cevaplıyor. Suçluyu tanıyoruz.

Aşırı sıcaklık ve iklim olaylarının suçlusu kim?

BATUHAN SARICAN

Bundan 25 yıl kadar önce yüksek sıcaklıklar, sıcak dalgaları veya iklim olayları bugünkü sıklıkta yaşanıyor muydu? Ben o sıralar bunu idrak edebilecek bir yaşta olmadığım için bunun cevabını bilemiyorum; sadece 10 yıl öncesine göre yaz aylarında daha fazla bunaldığımı ve aşırı iklim olaylarına dair haberleri daha sık duyar olduğumu söyleyebilirim. Fakat bu noktada, benim yaşantımdan ziyade iklim eğilimlerini yıllardır takip eden iklim bilimcilerin ne söylediği önem taşıyor.

Bu yazıda temel sorumuz şudur: Sıklığı artan aşırı sıcaklık, sıcak dalgası ve iklim olaylarının sebebi ne? Bilim, bu soruyu peşinen “insan kaynaklı iklim değişikliği” olarak cevaplıyor. Bu yeni bir bulgu değil. İklim bilimcilerin, söz konusu aşırılıklarda “insan etkisi” olduğunu keşfetmesi, milenyumun başına denk geliyor. Bu keşfin aynı zamanda yeni bir iklim bilimi yaklaşımını ortaya çıkardığını da söyleyelim: Extreme Event Attribution (EEA).

Bu yaklaşımın tam Türkçe karşılığını vermek yerine, Fransa’daki Pierre Simon Laplace Enstitüsü’ne bağlı olarak çalışan iklim bilimi araştırma laboratuvarı LSCE’nin tanımına yer verelim: “EAA, iklim bilimlerinde istatistik, atmosferik dinamikler ve insan bilimleri arasındaki kesişme noktasında ortaya çıkan bir alandır. Hedeflerden biri, sıcak hava dalgası gibi bir iklim olayı olasılığının iklim değişikliğine bağlı olup olmadığını ve nasıl olduğunu açıklamaktır.” (1)

Bu alanda yapılan çalışmalar, ilk bakışta soyut olan “iklim değişikliği” kavramını, kişisel ve somut hava deneyimleriyle ilişkilendirme gücüne sahip olmasıyla, iklim değişikliği inkârcılarına bilimin diliyle tokat atma imkânı sağlaması açısından çok kıymetli.

AŞIRI İKLİM OLAYLARININ SEBEBİ BÜYÜK ORANDA İNSAN

Bugüne kadar bu alanda yapılan iklim bilimi çalışmaları, son yıllarda etkisini artıran aşırı iklim olaylarının, doğrudan insan kaynaklı olduğunu açıkça gösteriyor. İsveç’teki sıcak hava dalgalarından Güney Afrika’daki kuraklıklara, Bangladeş’teki sel baskınlarından Karayipler’deki kasırgalara kadar dünyanın dört bir yanındaki aşırı iklim olaylarını inceleyen 350’den fazla hakemli araştırma yayımlanırken; insan faaliyetlerinin, özellikle ısıyla bağlantılı aşırı iklim olaylarının gerçekleşme riskini artırdığı gözlemleniyor.

İklim bilimi araştırma ve politikaları konusunda önemli bir merci olan Carbon Brief, bugüne kadar yapılan ilgili çalışmaları bir haritaya dökerken, haritada yer alan 405 aşırı iklim olayı ve eğiliminin yüzde 70’inin, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle “daha olası veya daha şiddetli” olduğunu ortaya çıkarıyor. (2)

Avrupa-Akdeniz genelinde 2017’de yaşanan sıcak hava dalgası için “İnsan kaynaklı iklim değişikliği, 1950’den bu yana aşırı sıcaklık olasılıklarını en az üç kat artırdı” ifadeleri yer alırken, 2019-20’de Avustralya’da yaşanan ve milyonlarca hayvanın ölmesine neden olan yangınlar içinse “1900 yılının iklimiyle karşılaştırıldığında, 2019-20’deki kadar büyük bir yangın durumu olasılığı [insan kaynaklı iklim değişikliği sebebiyle] dört kat artmıştı” deniyor.

Yine aynı haritada, dünya genelinde aşırı sıcaklıkları inceleyen 122 ilişkilendirme çalışmasının yüzde 92’sinde; yağış veya sellerle ilgili 81 araştırmanın ise yüzde 58’inde insan kaynaklı iklim değişikliğinin, söz konusu aşırılıkları “daha olası veya daha şiddetli hale getirdiği” belirtiliyor. İncelenen 69 kuraklık olayında ise bu oran yüzde 65.

Başka bir çalışmaya göre ise gezegenimizdeki sıcaklık aşırılıkları, 40 yıl önce yılda yalnızca bir veya iki kez gerçekleşirken şimdi, bu tür olaylar yılda 25 ila 30 kez gerçekleşiyor. (3) Sadece bu istatistik bile geleceğe yönelik kaygılarımızı artırmaya yetiyor.

PEKİ YA TÜRKİYE?

Tabii ki Türkiye’yi kapsayan bazı çalışmalar da yok değil ama sayıları fazla da değil. Türkiye’yi, Akdeniz ülkesi olması sebebiyle “iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden birisi” olarak tanımlayan iklim bilimci Profesör Murat Türkeş, kendisiyle TAZ Gazete için görüştüğümde, Türkiye’deki istasyonlarda son 80-90 yıl içinde 0,5 ila 3,5 °C’lik sıcaklık artışlarının hâlihazırda gerçekleşmiş olduğunu söylüyor, iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun kentleşmeyle birlikte daha da arttığını ifade ediyordu.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Doğu Akdeniz ülkelerinde bulunan 246 meteoroloji istasyonunun verilerini değerlendiren Potsdam’daki GFZ Helmholtz Centre’dan Franz Gunther Kuglitsch ve arkadaşları ise 1960 ile 2006 arasında sıcak dalgalarının hem sayı hem de süre ve yoğunluk bakımından önemli ölçüde arttığını ortaya koyuyor. (4)

İTÜ’den Meteoroloji Mühendisliği Profesörü Yurdanur Ünal ve ekibi de Theoretical and Applied Climatology’de yayımlanan ve 1965 ila 2006 yılları arasında Türkiye’nin batısındaki yaz sıcak dalgalarını inceledikleri çalışmalarında, sıcak günlerin, sıcak dalgası sayı ve süresinin, incelenen 41 yıl içinde artış gösterdiği, özellikle de 1998’den sonra çok arttığını buluyordu. (5)

UNUTULMAMASI GEREKEN TEMEL DOĞA BİLİMİ KURALI: ETKİ-TEPKİ

Peki, ne oldu da milenyumun başından bu yana bu tip aşırı iklim olaylarını daha sık yaşar olduk? Doğa bilimleri bize bu olayların nedenini açık açık söylüyor: Doğada her şey, bir etkiye tepki verme üzerine kuruludur. Üstünüze battaniye çektiğinizde ısınmaya ve terlemeye başlamanız gibi gezegenin üstüne örtü çekecek faaliyetler yürüttüğünüzde de gezegen ısınmaya ve “terlemeye” başlıyor. Buharlaşma ve artması da atmosfere daha fazla su buharı veriyor ve bu durum hidrolojik dengeyi bozuyor.

Bu noktada BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 1,5 °C Küresel Isınma Özel Raporu, durumun vahametini hiç olmadığı kadar gözler önüne sermesi açısından çok önemliydi. En basit ifadeyle, ulaşımdan gıdaya kadar her türlü gündelik alışkanlıklarımızla karbon emisyonunu artırıyor, gezegenimizin üstünü örtüyorduk. Isınmayı 1,5 °C’nin altında tutmamız gerekiyordu. Bu rapor sayesinde bugün anaakım medya bile “iklim krizi” ifadesini manşetten duyuruyor. Son yıllarda etkisini fazlasıyla gösteren sıcaklık dalgaları ve artan doğal felaketler, bu krizi fazlasıyla gösteriyor. Reddetmek veya görmezden gelmek mümkün değil.

SUÇLUYU TANIYORUZ

İtfaiye teşkilatınızı güçlendirmek için yangın çıkmasını bekleyemezsiniz. Ancak karar vericiler için Avustralya’daki ormanları cayır cayır yakarak içinde yaşayan milyonlarca canlıyı kül eden bir yangın da yeterli değil, geçtiğimiz haftalarda ABD’de bir milyar deniz canlısını öldüren sıcak dalgası da…

Boyutu ve etkisi hiç de küçük olmayan aşırı sıcaklıklar, yangınlar, seller ve kasırgalar görmezden geliniyor. Gereği apaçık ortada olan önlemler alınmıyor. Çünkü önlem demek, doğrudan doğruya sermayenin büyümesini durdurmak demek. Öyle ki yüzde 1’i yüzde 1 yapan “ekonomik büyüme takıntısı” bu aşırılıkları besliyor.

Kısacası biz suçluyu tanıyoruz. Sanayileşme sonrası kâr uğruna doğa-insan dengesini hiçe sayan, piramidin en üstündeki yüzde 1’i daha da zenginleştirmek için ormanı da biyoçeşitliliği de katledendir bugünkü aşırı iklim olaylarının suçlusu. Bilim, suçluyu bize parmağıyla gösteriyor.

Gıda kaynaklarının bozulmasından su kıtlığına, büyük orman yangınlarından su baskınlarına kadar zaten sürmekte olan kaçınılamaz acil durumlar, gelecekte daha çok canımızı yakacak. Buna karşı bilimsel kanıta dayalı iklim uyum planlarını geliştirmemiz ve derhal uygulamamız gerekiyor. Yoksa bunlar yine iyi günlerimiz.


Kaynakça:

(1) https://www.lsce.ipsl.fr/en/Phocea/Vie_des_labos/Ast/ast_visu.php?id_ast=159#:~:text=Extreme%20Event%20Attribution%20(EEA)%20is,2015%5D

(2) https://www.carbonbrief.org/mapped-how-climate-change-affects-extreme-weather-around-the-world

(3) https://www.sciencenews.org/article/climate-deadly-extreme-temperature-predictions-already-here

(4) https://ipc.sabanciuniv.edu/Content/Images/Document/sicak-hava-dalgalari-iklim-degisikligiyle-artan-tehdit-ve-sicak-saglik-eylem-planlari-9b0bdc/sicak-hava-dalgalari-iklim-degisikligiyle-artan-tehdit-ve-sicak-saglik-eylem-planlari-9b0bdc.pdf

(5) https://link.springer.com/article/10.1007/s00704-012-0704-0