Ne haftaymış ama! Önce Rainer Werner Fasbinder’in kopmaz ekibinden İrm’in (Irmgard Herrmann) ölüm haberi geldi. Ardından canım arkadaşım Oruç’un, okurlarından birine göre “Başucu kitaplarımızın üstadı”nın artık bizimle aynı dünyada olmadığını öğrendik, ki kendisi olsa iki buçuk kelimeyle dünyanın, onun ve bizim durumumuzu özetlerdi. Arkadaşımı haftaya çift tırnak içindeki başlıkla yazacağım. Bu sabah gene Facebook’ta Metin Celal, “Türk edebiyatının dünyaya açılmasına University of Washington'daki kürsüsü, eserleri, çevirileriyle büyük katkısı olan, Divan edebiyatı hakkında çok değerli eserler veren” Walter G. Andrews’un vefatını bildirmişti. Onun iki tık üstünde de, bütün fiyakasına, gösterişçiliğine rağmen (ki aslında sanatının temelidir) çok sevdiğim Christo’nun ölümü duyurulmuştu. Seçimimizi Irm’den yana kullandık. Bugün Birgün’de Oruç zaten varmış.

Aslında bu iki Fassbinder oyuncusu: Irm Herrmann ile ender idollerimden biri olan Udo Kier, efsane olmuş üstadın kendisini de hatırlamaya vesile olsun.

2007 yılındaki 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali‘nin bir Pazar günü, sakat bir dizle Erenköy’den kalkıp Taksim’e varmıştık. Çünkü Aksanat’ta yukarıda adı geçen iki oyuncunun söyleşisi vardı. Erkenden gidip birinci sırasında yer kaptığım Akbank Sanat salonunda da aynı salak hayran ifadesiyle, anlamsızca sırıtarak oturdum. Söyleşinin moderatörü, aynı zamanda “Kızgın Taşlara Düşen Gözyaşları”nın küratörü olan Fatih Özgüven’di. Hem Almanca, hem İngilizce’den çevirmenliği Fatma Artunkal yaptı. Böyle ehil çevirmenlerin varlığı insanın içine su serpiyor.

Irm’le neredeyse yaşıtmışız. 4 Ekim 1942’de doğmuş. Menajerine göre “kısa süreli, ciddi bir hastalık” sonucu 26 Mayıs’ta vefat etti. Filmlerde, televizyonda ve sahnede oyunculuk yapmıştı. Kâşifi 1966’da tanıştığı, onu işinden çıkararak öyle eğitimsiz falan ham hâliyle grubuna katan Rainer Werner Fassbinder’dir. Yeni Alman Sineması’nın Herzog’un varlığına rağmen hâlâ en bilinen adı olan Fassbinder’in önce kısa bir filminde, sonra 19 uzun metrajnda oynadı. Payına genellikle hüsran içinde, eski kafalı karakterler düşen Hermann, yönetmenle çalışma süresince sadece “Händler der vier Jahreszeiten / Dört Mevsim Satıcısı / The Merchant of Four Seasons”da başrol oynamış ve İrmgard Epp performansıyla Deutscher Filmpreis ödülünü almıştı. Percy Adlon’un “Fünf letzte Tage / Last Five Days”i de ona aynı ödülü getirdi.

Fassbinder ile oyuncu grubu arasında (elbette Udo Kier ile Hanna Schygulla da dâhil) başlıktaki “Aşk/ Nefret İlişkisi baskındı. On üç yıl önceki toplantıda Herrman da, Kier de Fassbinder’le çalışmanın nasıl bir şey olduğundan, Anti-Theatre ile başlayarak oluşturdukları küçük, birbirine bağlı aileden söz ettiler. Kier, Fassbinder ile oyuncuları arasında var olduğunu hep duyduğumuz sevgi-nefret ilişkisini de vurguladı. “Ondan nefret ederdim, ama severdim de,” dedi. Yönetmenden uzun uzun söz etmek onu üzdü. Fassbinder’in sırdaşlarından olan İrm’e gelince, kendisi oyuncularına kötü muamele etmesiyle de tanınan yönetmenin en fazla taciz ettiği aktrislerden biridir. O öldükten sonra, fiziksel taciz gördüğünü de açıklamıştı.

1970’lerin ortasında ondan ayrılarak Berlin’e gitmesi meslek hayatı açısından da hayırlı oldu. 2018’e kadar toplam 160 sinema ve TV yapımında oynadı, Fassbendir’in çalışma yasağı koyduğu yönetmenlerle nihayet birlikte çalıştı. Berlin Volksbühne ve Berliner Ensemble’de sahneye çıktı. Çocuk kitapları yazarı Dietmar Roberg ile evlendi, iki oğlu oldu. Sevgili dostu ve düşmanı Werner’in onun dünya değiştirmesini sevinçle karşılamış olacağını düşünüyoruz.