Google Play Store
App Store

Arjantinli Naturalis Labor Dans Topluluğu, Tango Gala adlı gösterileriyle Türkiye’de ilk kez sahne almaya hazırlanıyor. Koreograf Padovani, “Sanatseverleri tutku ve zarafetle örülmüş bir geceye davet ediyorum” diyor.

Aşk ve tutku ateşi tango ile yanacak
Fotoğraf: BirGün

Deniz Burak BAYRAK

Dans, tutkunun ve aşkın en derininin yansıdığı sanat dalı. Bu kimi zaman valsle kimi zamansa flamenkoyla ifade buluyor ama tangoda başka anlamlar kazanıyor. Ritmin, duygunun, zarafetin ve keskin çizgilerin harmanlandığı koreografiler, sahneden seyircilerin kalbinde her zaman bir Buenos Aires ateşi yakıyor. Bu ateş, 10 Ekim akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir kez daha kıvılcımlanacak.

1988 yılında Luciano Padovani ve Francesca Mosele tarafından kurulan Naturalis Labor Dans Topluluğu, ‘Tango Gala’ gösterisi ile ilk kez Türkiye’ye geliyor. Tango Spleen dörtlüsünün canlı müziği eşliğinde, sekiz yıldız dansçıyı izleyeceğimiz koreografi 65 dakika boyunca nefeslerin tutulacağı bir gece vadediyor. Topluluğun direktörü, konseptin ve koreografinin yaratıcısı Luciano Padovani BirGün’e özel konuştu; tangonun ortaya çıkışı ile gösterinin ayrıntılarını anlattı.

Türkiye’de ilk kez sahne alacaksınız. Bunun size hissettirdiklerini konuşarak başlayalım isterim söyleşimize…

Ekip olarak Türkiye’de sahne alacak olmaktan büyük -heyecan duyuyoruz. İstanbul’un tango tutkunlarına ev sahipliği yapan geniş izleyici kitlesine sahip olduğunu çok iyi biliyorum. Bu büyülü şehirde, bu sanatı paylaşma fırsatını yakalamak bizim için çok özel deneyim olacak.

Ömrünü tangoya adamış bir sanatçı olarak sormak istiyorum size; tango biz seyircilere neyi anlatır? Neyi anlamamıza çabalar?

Tango, iki insan arasındaki derin bağı temsil eder. Müziğin ve hareketin iç içe geçtiği bir etkileşimdir. Bir tango parçası dinlerken ya da izlerken, aşkın, arzunun ve hayata dair en derin duyguların ifadesiyle karşılaşırsınız. Aynı zamanda sosyal bir olay olarak sadece bir dans değil, insan ilişkilerinin bir metaforudur.

Tangonun tarihine baktığımızda; kökeninde işçi sınıfı, göçmenlik, ekonomik ve sosyal sıkıntılar var. Ama buna karşılık günümüzde hep 'tutku' ve 'romantizm' ile anılıyor? Bu dönüşüm nasıl ve neden gerçekleşti?

Tango, ilk doğduğunda sosyal sıkıntılar ve göçmenliğin etkisiyle şekillendi; sokaklarda, halkın içinde doğdu. Ancak zamanla sahnelere taşındığında, bu içsel acılar ve mücadeleler farklı duygularla birleşti. Bugün tangoyu gördüğümüzde ilk aklımıza gelen tutku ve romantizm oluyor çünkü tango, insan ruhunun en derin arzularını ve duygusal yoğunluğunu dışa vuran bir sanat.

Koreografilerinizi kurgularken özellikle öne çıkarmaya çalıştığınız bir tema ya da olay var mı?

Koreografilerimde müziğin yön verdiği bir yapıyı takip ediyorum. Tangoda, dansçıların kişilikleri ve teknik becerileri büyük önem taşıyor, bu yüzden müziği ve dansçıların özelliklerini bir araya getirerek tutkulu bir atmosfer yaratmaya çalışıyorum. Her performans bir hikâye anlatır; tango da bu hikâyelerin en yoğun ve duygusal olanını sahneye taşıyor.

Gösterinizde klasik bir tango sahnelemesi mi izleyeceğiz yoksa başka dans ve sanat dallarını da içine kattığınız bir füzyon ruhuna tanıklık mı edeceğiz?

Gösterimizde geleneksel tangonun özüne sadık kalıyoruz, ancak çağdaş bir perspektif de sunuyoruz. Sahnede bambaşka bir tango izleyeceksiniz. Klasik tangonun temel yapısını korurken, çağdaş dansın ve teatral unsurların etkilerini de gösterimize dâhil ediyoruz.

İstanbul’da prömiyer yapma fikri nereden geldi akıllara?

İstanbul’un yakın tarihinde, müziklerinde de tangoya olan ilgisini biliyorum. Her şeyden önce İstanbul kültürel çeşitliliğiyle bilinen bir şehir. Bu çeşitlilik sanatçılar için de çok cazip. Bu nedenle, topluluğumuzun Türkiye’deki ilk gösterisini bu şehirde yapmayı seçtik. Ayrıca İstanbul, Doğu ile Batı’yı birleştiren bir köprü niteliğinde, bu da tango gibi evrensel bir sanatı sergilemek için mükemmel bir ortam sunuyor.

Türkiyeli sanatseverlere gösteriyi izlemeden önce iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Gösterimize gelmeden önce, tangonun yalnızca bir dans olmadığını bilmenizi isterim. Bu bir duygusal yolculuk, bir aşk hikâyesi. Bu performans boyunca, müziğin ve dansın iç içe geçtiği büyülü bir dünyada olacaksınız. Sizi Buenos Aires’in sokaklarına götüren, tutku ve zarafetle örülmüş bir geceye davet ediyorum.