Gözaltında kaybedilen tüm insanlarımızın akıbetinin açıklanması, sorumluların yargı önüne çıkarılıp cezalandırılması talebidir biz aileleri diz dize getiren. Omuzlarımıza sevdiklerimizin düşü, ellerimize onların hiç olmazsa mezarlarına ulaşabilme umudu asılır her cumartesi. Bir de kaybedenlerden hesap sorma ısrarı...

Asla vazgeçmeyeceğiz

MASİDE OCAK

Sevdiklerimizin fotoğraflarda ki gülüşlerine dalıyor gözlerim. Fotoğrafta kalan değil, fotoğraflarda bırakılan gülüşlerine... O fotoğraflara bakanlar yüzlerinin her kıvrımında umutlu bir çağrı görür. Dirençli bir türküdür her birinin gözündeki ışık.

İnsan hayatının dönüm noktaları vardır. Aldığı soluktan, attığı adıma her şeyi belirleyen bu dönüm noktalarıdır.

Bizim hayatımız gülüşü fotoğraflara hapsedilenlerden bize kalanlardan ibaret. Yani umuttan ve dirençten...

Bizim için umut Hasan’ın gülüşü, direncimiz parçalanmış yüzüdür. Ve bu iki fotoğraf ömrümüzün dönüm noktasıdır.

Gözlerimizin önünden bir an olsun gitmez gül yüzüne değen bıçak izleri...

27 Mayıs 1995’den bu yana belirsizlik karanlığında umutlu bir ışık, gözaltında kaybedilen sevdiklerimize ulaşmak için dirençli bir ısrar büyütüyoruz Galatasaray’ın soğuk taşlarında.

O meydan bizi ilk tanıdığında gözaltına alındıktan sonra işkenceyle katledilen ve cansız bedeni bizden gizlenen Hasan’ımızı kimsesizler mezarlığından daha yeni çıkarmıştık. Gözaltında kaybedilen tüm insanlarımızın akıbetinin açıklanması, sorumluların yargı önüne çıkarılıp cezalandırılması talebidir biz aileleri diz dize getiren. Omuzlarımıza sevdiklerimizin düşü, ellerimize onların hiç olmazsa mezarlarına ulaşabilme umudu asılır her cumartesi. Bir de kaybedenlerden hesap sorma ısrarı...

609 haftadır Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları olarak sessiz bir çığlık büyütüyoruz. Devletin kolluk güçlerinin işlediği insanlık suçlarının etkin bir şekilde soruşturulması,faillerin yargılanması ve cezalandırılmasının hukuk devletinin yükümlülüğü olduğunu söylüyoruz.

Kullanılmayan adalet zamanla aşınıyor...

Yasaların işletilmemesiyle, adına zamanaşımı denilen hukuksuzluk her geçen gün daha da büyütülüyor. Her gelen zamanaşımı kararıyla birlikte sessizce bir dal kırılıyor içimizde.

Umut dediğimiz şey yaralanıyor sanki.

On yıllardır binbir zorlukla açtığımız gözaltında kayıp davalarında etkin soruşturma yürütülmeyerek üzerlerinde koruma kalkanı oluşturulan failler, verilen zamamaşımı kararlarıyla cezasız bırakılıp ödüllendiriliyor.

Galatasaray Meydanında fotoğraflardan bize bakan Hayrettin Eren, Süleyman Cihan, Hasan Gülünay ve Fehmi Tosun dosyalarında verilen zamamaşımı kararlarına yapılan itirazlara henüz bir cevap alamamışken Nurettin Yedigöl dosyası Anayasa Mahkemesi’nde takipsizlikle sonuçlandırıldı.

Gözaltında kaybetme suçu, kayıp bulunmadığından devam eden bir suçtur ve zamamaşımı kararı uygulanamaz ilkesini çiğneyen yargı mensupları, gözaltında kaybetme suçunun bir parçası olmaya devam ediyor. Verilen her karar biz kayıp yakınlarını daha çok incitiyor.

Zamanaşımıyla kaybedenlerin affa uğratıldığı dosyalara geçtiğimiz hafta Hasan Ocak dosyası da eklendi.

Failin belirlenemediğini karara yazan savcının görevi suçluları korumak değil birkaç yazışma ile suçluya ulaşmak olmalıydı. Bu topraklarda insanlığa karşı işlenmiş tek bir suçun cezalandırılmadığını gören bizler etkin soruşturma yürütmeyenlerin, bildiğimiz failleri bizim adımıza affetmesini kabul etmiyoruz.

gözlerimize eklenen yeni acının adıdır zamanaşımı.

zamanaşımı failin affıdır

Hasan Ocak ve tüm kayıplarımızın faillerini ancak biz affedersek, affolur.

Cezasız kalmalarına izin vermeyeceğiz.

Siz bu yazıyı okurken biz Ocak Ailesi, kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği olarak 29 Kasım Salı günü saat 12.00’de tam da geçtiğimiz yıl sokak ortasında katledilen kayıplarımızın avukatı Tahir Elçi’nin yıldönümünden bir gün sonra Beykoz Adliyesi'nde olacağız.

Sağolmuş hiçbir yaramız yok, kanayan çok yaramız var.

Zamanaşımıyla işlenen insanlık suçlarını aklayamayacaksınız.

HasanOcak ve tüm kayıpları UNUTMAYACAĞIZ!

ASLA AFFETMEYECEĞİZ!

ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ!