Aslan  havlu attı

Galatasaray, evinde aldığı Kayserispor yenilgisi sonrası teknik direktör değişikliğine gidip takımı Igor Tudor’a emanet etmiş ancak Rize deplasmanında da puan kaybetmişti. Beşiktaş derbisini de kazanamasa tüm kredisini iki hafta içinde tüketeceğinin farkında olan Hırvat teknik adam takımını sezonun en önemli maçına dış dünyayla ilişkisini keserek hazırlamıştı.

Esame listelerinde Galatasaray’ın sahaya dizilişi klasik 4-2-3-1 dizilişiydi. Ancak başlama düdüğüyle beraber Igor Tudor’un takımını 7 gündür niçin basına kapalı çalıştırdığı da anlaşılmıştı. Hücuma çıkarken standart şekilde sahaya dizilen Galatasaray, rakibi set hücumuna çıkarken Yasin’in geriye çekiyor ve 5-2-2-1 gibi diziliyordu. Topun beklenmedik şekilde el değiştirdiği durumlarda oyuncuların pozisyon değişimleri izleyenlerin Galatasaray’ın dizilişi üzerine kafasını karıştırsa da öyle gözüküyor ki bu fazla akışkan oyun Galatasaraylı futbolcuların kafasını o kadar da karıştırmıyordu. İlk yarı sona erdiğinde Galatasaray, ligin en iyi hücum eden takımına pozisyon vermediği gibi, taraftarları heyecanlandıran birkaç atak da gerçekleştirmişti. Ancak Podolski’nin tek forvet oynamasının klasik sorunu Galatasaray rakip ceza sahası içerisinde varlık gösterememesi. Zira Alman yıldız son vuruşlarda ne kadar etkiliyse forvet bölgesinde oynadığında pozisyon olmakta o kadar zayıf kalıyor ve sürekli geriye gelip top almaya çalışması takımının rakip kaleden uzak oynamasına yol açıyor.

Igor Tudor’un planlarını alt üst eden gel ise ikinci yarının hemen başında geldi. İlk 45 dakikada pozisyona giremeyen Beşiktaş’ta Talisca’nın sağ çaprazdan kullandığı serbest vuruş baraja çarpıp 188. maçına çıkarak Simoviç’e ait olan rekoru egale eden Muslera’yı yanıltıyor ve ağlara gidiyordu. Golden sonra Igor Tudor’un ilk hamlesi yarı zorunluluktan Selçuk’un yerine Tolga’yı oyuna almak oluyordu. Oyuncu değişikliğinden ziyade skordan dolayı Galatasaray artık daha fazla rakip yarı sahada gözüküyor bunun karşılığı olarak da geri de artık rakibine boş alan bırakıyordu. Dakikalar ilerledikçe oyunun kontrolü Beşiktaş’ın eline geçiyordu. Durumun farkına varan Igor Tudor Sneijder’in yerine Eren’i, Yasin’in yerine ise Rodrigues’i oyuna alarak iki oyuncu değişikliğini aynı anda yapıyordu. Değişiklikler sonrası oyun terazisinde ağır basan yine Galatasaray oluyordu. Podolski ile iki kere gole de yaklaştı ancak Alman yıldız her ikisinde de kendisine yakışan vuruşu yapamıyordu. Hakem Bülent Yıldırım maçın sonucunu ilan eden düdüğü çalarken Galatasaray da büyük olasılıkla ezeli rakibi Fenerbahçe gibi şampiyonluk yolunda havlu atıyordu. Üç puanlık sistemde lig bitimine bu kadar zaman varken “artık Galatasaray şampiyon olamaz” demek cesaret gerektiriyor olabilir ancak Podolski’den tek forvet, Semih’ten de sağ bek olmaz demek için Derwall olmaya gerek yok.