Pandemi sürecini anlatan yeni albümü “Büyük Buhran” ile dinleyiciyle buluşan Melisa Uzunarslan, “Aslında her zaman tek başınasınız. Dev bir senfoni orkestrasında da bir grupta da. O yüzden en iyisini yapmalısınız” diyor.

Aslında her zaman tek başımızayız

Gizem ERTÜRK

Keman sanatçısı Melisa Uzunarslan, 9 yaşından beri sahnelerde. Keman ve kompozisyon eğitiminde aldığı burslar ve birinciliklerin ardından; klasik müzikten rock sahnesine uzanan çok yönlü müziği ile adından sıkça söz ettiren Uzunarslan, solo kariyerinde de emin adımlarla ilerliyor. Karantina dönemi üretimi Büyük Buhran ile kendisini anlatmayı sürdüren Uzunarslan, pandemi döneminde müzisyenlerin yaşadığı sıkıntılardan, kadın ve aşk hikâyelerine uzanan özgür ve sözünü sakınmayan bir duruş sergiliyor.

Uzunarslan ile albümünü konuştuk.


Büyük Buhran’ı tamamen pandemi sürecinde hazırladınız. Nasıl bir süreçti?
Kimsenin beklemediği bir şeydi bu pandemi… Kendi açımdan konuşursam çok yeni atılımlar, çok daha fazla çalışmak ve sahnede olmak istediğim bir sene olacaktı geçtiğimiz yıl. Ama psikolojik olarak çok korktuğum 2-3 ay yataktan çıkamadığım bir süreç olarak devam etti. Hatta o arada Serkan Ferat ile 2019’da hazırladığımız iki single düet çalışmamız yayınlandı. Mayıs 2020’de de ona uzaktan klip çektik fakat onu bile yapamayacak haldeydim. Ta ki yakın dostum, eski orkestra arkadaşım bas gitarist Burak Kulaksızoğlu durumumu fark edip çaktırmadan bana kendi ev stüdyosunda yaptığı alt yapıları yollayana kadar.

“Hadi takıl bunların” üstüne demesi benim yeniden psikolojik olarak kendime gelmeme vesile oldu. Hatta albümdeki “Öksüz” şarkısının müziği ve düzenlemesini ortak yaptık. Bu süreçte müzikal ve psikolojik anlamda ayağa kalkmamda emeği büyük.

HAYALLERDİR BİZİ YAŞATAN

Bu kadar ağır bir psikolojik zorluk altında üretim yapmak da zor olmalı…
Evet, psikolojik sıkıntılar yaşadım. Zaten çok fazla turnede olmaktan pandemiden önceki son 1 buçuk sene aşırı yıpranmıştım. Ama şimdi sorsan keşke o günlere dönebilsek derim. Üstüne pandemi de gelince duygularımla bağ kurmaya korktum. En son özlenecek şeyleri kişileri bile özledim. Baktım müzik dinledikçe bitmeyen ağlamalar geliyor, müzik dinlemeyi bıraktım sadece sesli kitap dinledim. Yemek yemedim, hep yattım. Kısacası depresyona girdim. Bu normal bir durum tabii benim gibi genç ve hayalleri, kariyeri, yaşama sevinci olan biri için, ‘Bana bir şey olursa onları kim koruyacak?’ kaygısı ile yaşadım.

Zaten yıllardır düşündüğüm bir hayal vardı o iyice şekillendi çünkü hiçbir dünya kanalında televizyona devlet başkanları ve sağlık bakanları dışında bir psikiyatrist, sosyolog çıkarmadılar. Hep bekledim halklara nasıl sakin olunabileceği, bunu nasıl atlatabileceklerini anlatan uzmanlar olmasını. Psikiyatri pahalı da bir şey. Herkes uzun süre terapi alamıyor. Eğer zengin olursam bir gün ormanın içinde, su kıyısında içinde harika uzman doktorları, spor aktiviteleri, sanat aktiviteleri olan bir psikolojik rehabilitasyon merkezi kurmak isterim. Ve mümkünse insanlara ücretsiz tedavi hakkı sunmak. Hayallerdir bizi yaşatan.

Palavra’da biraz da müzik sektörünün sorunlarını anlatıyorsunuz aslında… Bu parça nasıl bir ruh haliyle çıktı?
O kadar çok sigortasız, güvencesiz yevmiye ile çalışan sanatçı var ki! Ben serbest meslek erbabı olarak uzun yıllardır kendi sigortamı ödüyorum ama bunun da bir önemi yok gibi… Tüm dünyada eğlence, kültür, sanat durdu ve herkes bir çözüm arıyor. Bazı devletler yatırım yapıyor, yardım yapıyor. Bizim müzik sektöründe büyük bir sorun var. Kendi kaygılarımdan da arkadaşlarımın yaşadıklarından da bildiğim ve çok öfkelendiğim, peşinden çok koştuğum bir konuyu malesef sadece şarkı yaparak anlatabildim. Sendika olması gerekiyor en başta. Yapılacak çok şey var umarım bunlar en kısa zamanda hayata geçer.

Tek başınıza kendi kanatlarınızla yürüdüğünüz bu yolculuk size neler kazandırdı?
Aslında her zaman tek başınasınız. “Palavra” biraz da onu anlatıyor zaten. Dev bir senfoni orkestrasında da, bir grupta da… Zaten mesleğiniz performans ve mükemmeliyetçilik üzerine kurulu olduğu için tek başınıza en iyisini yapmalısınız. Bu sefer kendi adımla bir kariyer oluşturuyorum diyebiliriz. Sorumluluk daha çok bende. Aslında daha özgür hissediyorum. Ne olacaksa benim yüzümden olacak iyi ya da kötü. Bunu deneyimleyecek olmak daha bağımsız ve huzurlu hissettiriyor.

aslinda-her-zaman-tek-basimizayiz-847036-1.



SENDİKAYA İHTİYACIMIZ VAR

2021’de hem müzik sektöründe hem de dünyada değişmesini istediğiniz şeyler neler?
Müzisyenlerin bir sendikaya ihtiyacı var. Serbest çalışanların çalıştıkları gün kadar bile olsa mutlaka sigortalarının mekânlar ya da sanatçılar tarafından yapılması gerekli. Sözleşmesiz iş yapılmaması herkes için çok daha iyi olacaktır. Çok anladığım konular olmasa da anladığım tek şey var. Bu sonuçta bir insanın hastaneye gidecek, tedavi yaptırmaya parasının yetmediği bir meslek olmamalı. Çok emek verilen bir şey müzisyen olmak. Karşılığı alınmalı.

Gelecek planları yapıyor musunuz?
Geceleri uyurken ne planlar kuruyorum bilseniz... Onu da yapacağım bunu da yapacağım diye sonra sabah kalkınca ufak bir tembellik oluyor çünkü motivasyon kaybı oluyor düşününce. Ama çok planım var diyebilirim. Umarım bir an önce pandemiden daha fazla hasar almadan, can kaybetmeden kurtuluruz.