Aslolan öğretmenliktir

Konuk Yazar: Ali TAŞTAN

MEB’den aldığımız bilgilere göre; Bir Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanmaktadır. Bu kanun içerisinde de öğretmenlik “aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, baş öğretmen” şeklinde basamaklandırılıyor. Tezli-tezsiz yüksek lisans yapanlar sınavsız uzman, doktorasını tamamlayanlar ise baş öğretmen olacaklar.


Öğretmenlik öğretme sanatıdır. Öğretmen sadece bilgiyi aktarmaz. Öğrenciye yaşamayı, sosyalleşmeyi ve hayatı öğretir. Eğitimin de temel amacı bana göre mutlu bireyler yetiştirmektir. Diğer meslekler gibi öğretmenlik mesleğinde de belli aşamalar ve uzmanlaşma (ustalık) söz konusudur. Ancak meslekte geçirilen süreçte öğretmenliğin basamaklandırılması yanlış bir uygulama olacaktır. Bu uygulama öğretmenler arasındaki çalışma barışını bozacaktır. Veli-öğretmen ve okul yöneticileri arasında yeni sorunlar ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Türkiye’nin de imzaladığı ILO-UNESCO Ortak Belgesi olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi 146 maddeden oluşmaktadır. Bu belge; öğretmenlerin salt okul içinde değil toplum içinde de yerine getirdikleri işlevlerin taşıdığı önemi uluslararası düzeyde belgeleyen, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bir belgedir. Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesinin benimsenen ortak ilkelerinde; öğretmenliğin uzmanlık isteyen bir meslek olduğu, öğretmen adaylarının yetenekli kişilerden seçilmiş olması gerektiği ve öğretmen örgütlerinin dünya öğretmen örgütleriyle dayanışma içinde olmasının sağlanması gerekli olduğu vurgulanmıştır.

Devlet, öğretmenliğin gerektirdiği nitelikleri taşıdıklarını (eğitim ve öğretim alanında uzmanlık düzeyinde yetiştirildiklerini) saptadıklarını öğretmen olarak atamıştır. Bu duruma göre, şu anda görevde bulunan tüm öğretmenlerin “uzman” olduklarının kabul edilmesinde yasal zorunluluk vardır. Bunun anlamı, “uzmanlığın” tüm öğretmenler için “kazanılmış hak” olmasıdır. Anayasanın 90’ıncı maddesinde, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir” denildikten sonra, bunların Anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir. Öğretmenlik mesleğinin “aday öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen” şeklinde kariyer basamaklarına ayrılması ve bu kadrolarda bulunan öğretmenlere farklı ücret ödenmesi “eşit işe eşit ücret” politikasına da aykırılık içermektedir. Ayrıca velilerin, çocuklarının yetkin öğretmen eliyle yetiştirilmesini istemesinin doğal olacağının bilinmesi gerekir.

Bir başka olumsuzluk ise Bakanlığın önerdiği ve daha önce uyguladığı biçimde öğretmenlikte kariyerin zaman doldurma ve sınavla elde edilmesi, öğretmenlerin yetkinleşmesine ilişkin bir ölçüt olamaz. Dolayısıyla önerilen kariyer basamakları öğretmenlerin yetkinleşmesine dair bir kariyer modeli değildir. Bu haliyle Öğretmen Statü Tavsiye belgesinin önerdiği kariyer modeliyle de uyumlu değildir.

Öğretmenler için bir kariyer modeli önerilecekse bu model mutlaka meslekte acemilikten, ustalığa doğru bir gelişime imkân vermeli ve bu bir eğitim düzeyinden bir üst eğitim düzeyine geçişle sağlanmalıdır.

Öğretmenlik, öğretme eyleminin bilimsel, sanatsal özellikleriyle özel bir uzmanlaşmanın sonunda kazanılan bir meslek olduğundan uzmanlık mesleğidir. Böyle bir mesleğin kendi içinde ilerlemesi diğer mesleklerle karşılaştırma yoluyla oluşturulamaz.

Bir model önereceksek bu model iki şeyi zorunlu olarak içermelidir:

Birincisi öğretmenlerin meslekte yetkinleşmesinin sağlaması. İkincisi bu yetkinleşmenin bir üst eğitim evresiyle gerçekleştirilmesidir.

Bu iki ilkeyi dikkate alarak hareket ettiğimizde bir model kurmamız mümkündür. Ayrıca kuracağımız model için örnek oluşturan başarılı model zaten bulunmaktadır. Bu örnek model Sağlık Bakanlığı tarafından doktorlara sunulan kariyer modelidir. Doktorlar mezun olduktan sonra mesleki kariyere başlamak için TUS adında bir sınava girmekte. Bu sınava göre tercihte bulunarak uzman olmaktadır. Dilerlerse de tıp fakültelerinde akademik kariyer yapmaktadırlar.
Bizim önereceğimiz modelde sağlık Bakanlığında uygulanan modelin bir benzeri olacaktır. Bunun için MEB ile seçilmiş üniversiteler arasında bir protokol yapılarak MEB bağlı her bir okul türünden birini bu fakültelerin uygulama okulu hale getirilir.

Bu yöntemle üniversitelerin akademik kariyer basamakları öğretmenlik mesleğine uyarlanmış olmaktadır. Mevcut durumda öğretmenlerin yüksek lisans doktora eğitimleri, akademik kariyere göre yapılandırılmıştır. Bu eğitimde öğretim yöntemlerinde yetkinleşme yoktur. Sadece alan bilgisinde uzmanlaşma söz konusudur. Oysa öğretmenlik mesleğinde kariyer pedagoji ve alan uzmanlığıyla birlikte ele alınmak zorundadır.

Temel mantığını ortaya koyduğumuz bu model için temel eğitim kanunda Teşkilat kanunda değişiklikler yapılarak ilgili yönetmeliğinin hazırlanması gerekir. Burada yol göstericimiz Öğretme Statü Tavsiye Belgesi olmalıdır.