Kapitalist sistem dünyayı çıkmaz bir yola sokarken sürdürülebilirlik kavramının işlendiği SYFF bugün başlıyor: “İlham verici insanların hikayeleri var.”

Aslolan yaşamın sürdürülebilirliği
Pınar Öncel ve Tuna Özçuhadar, sorunların sistemden kaynaklandığını söyledi. (Fotoğraf: BirGün)

Asena TUNCA

Dünyada adeta krizler dönemi yaşanıyor. Gıda, ekonomi, enerji ve tabiki yaşamın sürdürülebilirliği insanlığın geleceği için kaçınılmaz. Sürdürülebilirlik kavramının tartışıldığı en önemli alanlardan biri de Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali (SYFF). İlk olarak 2008’te yapılan ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalık uyandırmayı ve kavramın doğru anlaşılmasını hedefleyen SYFF, 2 yıllık pandemi arasının ardından hem İstanbul’da yeniden salonlarda gerçekleşecek hem de çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşacak. Festival, İstanbul’da 22-26 Kasım’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda ve 27-30 Kasım’da Hope Alkazar’da, sonrasında 1-6 Aralık’ta surdurulebiliryasam.net’te çevrimiçi olarak 15 gün boyunca sürecek. SYFF kurucuları Tuna Özçuhadar ve Pınar Öncel ile sürdürülebilirliğin ne olduğunu, festivalin amaçlarını ve etkilerini konuştuk.

Nedir bu sürdürülebilirlik, sürdürülebilir yaşam bizler için ne ifade ediyor?

P.Ö: Sürdürülebilirlik kavramı için, genel kabul gören birkaç tanımın yanı sıra herkesin kendine göre bir tarifi olabiliyor. “Yaşam” sürdürülebilirlik kavramının işaret ettiği asıl anlamı vurguluyor. Aslolan yaşamın sürdürülebilirliği. Devamlılık anlamında bir sıfat olarak çok sık kullanılıyor. Sürdürülebilir kârlılık, sürdürülebilir evlilik gibi. Sürdürülebilir yaşam, gezegendeki yaşamın bir parçası olduğumuzun ve tüm canlıların birbiriyle karşılıklı bağlılık içerisinde olduğunun idrakini sağlamaya çalışan bir ifade.

Sizi bu festivali düzenlemeye iten ne oldu, festival neyi amaçlıyor?

P.Ö: En temelde içimizdeki adalet duygusu bizi bu festivali yapmaya itti diyebilirim. Kavramın manipülatif kasıtlarla kullanılmasına olan itirazımız da etkili oldu. Sürdürülebilirliğin içinin boşaltılmaması için çabaladık. Yanlış giden şeylerin sistem sorunu olduğunu, küresel sorunlar olduğunu görüyorduk. Birbirimizle ve yaşadığımız gezegenle bağlarımızı gözden geçirmemiz, farklı bakış açıları edinmemiz için yeni kavramların dilimize girmesi gerektiğinin farkındaydık. Özetle festival sürdürülebilirliğin doğru anlaşılması amacıyla doğdu. Belgesellerin ve festivalin kimlerde ne tür etki yarattığına odaklanıyoruz. Bu nedenle eriştiğimiz insanların kim olduğunu, filmleri izledikten sonra ne yaptığını önemsiyoruz. SYFF, fark yaratan veya yaratmak isteyenlere ilham olmayı, örneklerle ve getirdiği bakış açılarıyla onları harekete geçirmeyi, bireyin izleyici olmadığını ve insan olmanın potansiyelini hatırlatmayı amaçlıyor.

Festival filmleri nasıl seçiliyor?

T.Ö: İzleyicide bırakmak istediğimiz etkiyi, toplumda görmek istediğimiz değişimi destekleyecek bir içerik oluşturmaya çalışıyoruz. Bütüncül bakış açısını ve konular arasındaki ilişkileri göstermesini, yaratıcı çözüm örnekleri içermesini, duygusal olarak da etkileyici olmasını, empati uyandırmasını önemsiyoruz. Bu bakış açısı ile oldukça uzun bir süreçte yüzlerce film tarayarak seçki oluşturuyoruz. Seçkinin konu itibarıyla ve coğrafya olarak çeşitlilik içermesini önemsiyoruz. Filmlerin birbirini tamamlayıcı olmasını ve bir izleyicinin birden fazla filmi izlediğinde büyük resmi görmesine ve anlamlandırmasına yardımcı olacak bir seçki olmasına özen gösteriyoruz.

FİLMLERİN AHENGİ VAR

Bu sene festivalde ön plana çıkan konu ne olacak?

P.Ö: Sürdürülebilirliğin doğası gereği bir konunun derinine inmek değil birçok konunun birlikte görülmesini ve anlaşılmasını kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Her sene seçkinin bir karakteristiği oluyor. Belli bir konuyu ön plana çıkarmak istediğimiz için değil, seçim kriterlerine uyan filmlerin kendiliğinden bir ahengi oluştuğu için. Bu sene turizmle ilgili iki filmimiz var, gelecek için endişe duyan ancak endişe duymakla kalmayıp aktif şekilde görmek istediği değişimi yaratmaya çalışan gençlere dair ilham verici yapımlar var. Onarıcı kültüre dair ipuçları içeren yapımlar ve sorunu gören, sorunun çözümü için harekete geçen ilham verici insanların hikayeleri var.

Festival 2008’den bu yana sürüyor, nasıl dönüşümler oldu?

T.Ö: 2008'de gördüğü ilgi bizi şaşırtmıştı. Festival birkaç sene sürdükten sonra ölçeklendirmek ve daha çok insana ulaşmak istedik. Festival başka girişimlere de vesile oldu. Kitlesel fonlama ile çevrimiçi bir platform kurarak açık kaynak olan veya izin aldığımız bazı filmleri yayımlamaya başladık. Bu site akademisyenler, danışmanlar, üniversite öğrencileri, öğretmenler, ülkenin dört bir yanından takip edildi, fayda sağladı. Pandemi ile çevrimiçi festival ve etkinlikler yaygınlaştı. SYFF arşivindeki belgesellerin dileyen kurumlar veya organizasyonlar tarafından kullanılmasını sağlayan bir altyapı kurduk. Festival, filmleri daha erişilebilir kılmaya ve çalışmalarında filmleri destekleyici şekilde kullanmak isteyen kişi ve kurumlara içerik sağlamaya evrildi.