Aşmak için hep ‘daha uzaklara’
10 Haziran’a kadar sürecek olan 6. Mardin Bienali ziyaretçilerle buluşmaya devam ediyor. Kavramsal çerçevesi ‘daha uzaklara’ olarak çatılan bienalde 10 mekânda 40’tan fazla sanatçı ve kolektifin eserleri yer alıyor.
Emrah KOLUKISA
Mardin şu sıralar sanatın yörüngesinde hareketli günler yaşıyor. Kentin tarihi caddesi her zamanki kalabalık trafiğiyle tanıdık görüntüler sunuyor belki ama hem ana caddede hem de ara sokaklarda 6. Mardin Bienali’nin sergileri (ve bienal harici çok sayıda sergi) sanatseverlere heyecanlı sürprizler vaat ediyor. Öyle ki 2 günü aşkın bir süre boyunca neredeyse tüm vaktimizi sergi gezmeye ayırsak da daha görmediğim çok şey olduğunu bilerek dönüyorum İstanbul’a. Yıllardır bu kıymetli etkinliği var etmek için canla başla uğraşan Döne Otyam’ın (ve Hakan Irmak’ın) benzersiz bir ev sahipliği ile ağırladığı tüm konukların da bu hissi paylaştığından eminim doğrusu.
Küratörlüğünü Ali Akay’ın üstlendiği bu yılki bienalin teması (ya da alt başlığı diyelim) ‘daha____uzaklara’ olarak belirlenmiş. Bienalin kitapçığında bu yılın kavramsal çerçevesine dair kaleme aldığı yazıda Akay ‘‘Uzaklara, ufka doğru bakmak sadece ufkun ilerleyip gerileyeceğini göstermekle kalmaz diğer yandan da içinde olduğumuz berbat durumdan çıkma arzusuyla yanmaktadır’’ diyor ve giriş yazısını şöyle bitiriyor: ‘‘Özellikle dünyasal güncel durumdan nasıl çıkabiliriz ve canlılar arasında ‘müzakereci bir demokrasiyi’ nasıl iletişime sokabiliriz. 6. Mardin Bienali, sanatsal olarak gözlemleme, düşünme ve yaratma önerisi olarak bu sorunlar üzerinde duracak. Adım adım yürünecek topraklarda daha uzakları hedefleyerek bu sorunların üzerinden geçmeyi ve yaşamakta olduğumuz dönemi aşmayı nasıl düşünebiliriz?’’
ESMA, MURAT ERTEL’İN AÇILIŞ PERFORMANSI
10 Mayıs’ta Alman Karargâhı’nda yapılan bir açılışla başlayan 6. Mardin Bienali’nin ilk etkinliği Murat ve Esma Ertel’in Simurg efsanesinden mülhem 7 Vadi hikâyesini konu ettikleri bir performanstı. Aynı gün Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde açılan Halil Altındere’nin ‘Motherland/Anayurt’ adlı sergisini gezme fırsatını da bulduk. Altındere’nin rehberliğinde gezdiğimiz sergi sanatçının Türkiye’deki en kapsamlı sergilerinden biriydi ve işin ilginç tarafı kendi memleketinde açtığı ilk sergiydi. Sergi bienal kapsamında değildi aslında ama hem eşzamanlı olarak açılmış olması hem de müzenin bienal mekânları arasında oluşu Mardin gezimiz için kaçınılmaz bir ilk durak haline gelmişti.
Cumartesi günü sabah erkenden yeniden yola düştük ve bienalin küratörü Ali Akay ile birlikte sergi mekânlarını turlamaya başladık. İlk durağımız olan Tasarım Vakfı mekânlarında Güneş Terkol, Nil Yalter, Ahmet Öğüt, Bruno Serralongue, Güçlü Öztekin, Yıldız Moran ve Victor Burgin’in işlerinin yer aldığı bir seçki vardı.
CEVDET EREK’İN DERİSİZ DEFLERİ
Bienalde iki farklı performans daha vardı bizi bekleyen. İlki Cevdet Erek’in özel üretim derisiz defleriyle (geleneksel def çalgısının derisinin çıkarılarak sadece kasnağının ve metal halkalarının bırakılmasıyla şekillenen bir çalgı) yaptığı ve ziyaretçileri de içine kattığı ses deneyi idi. Deney diyorum zira Erek de Mardin’de nasıl bir sonuç çıkacağını merak ediyordu ve yaklaşık 1 saatlik performans süresince aldığı kayıtları dinledikten sonra (muhtemelen Mardin dönüşü) bunların albüm halinde yayınlanıp yayınlanmayacağına karar verecekti. Kendi adıma, bir parçası olduğum bu deneyden ses/işitme/dinleme üçgeni içinde (ki daire, kare ve cetvel gibi düz defler vardı ama belki üçgen formu da ilginç olabilirmiş) beklenmedik birkaç dakika geçirdiğimi ve sonrasında kayıtları da dinleme arzusunun içimde uyandığını söylemeliyim.
MARDİN’İN TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASI
Ebru Nalan Sülün’ün kürasyonunu üstlendiği ‘Invited: Müşterek / Unified’ başlıklı sergi Mardin’in tarihi ve kültürel mirası ile güneş ışığının estetik, bilimsel ve metaforik imkânlarının kesişim noktasından ilham alıyordu ve Cansu Sönmez, Mehmet Çimen, Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sonar’ın işlerinden oluşuyordu. Sönmez’in ürettiği (aralarında bienalin temasına gönderme de yapan ‘Daha Yakın’ başlıklı eserinin de bulunduğu) işler özellikle Invited’ın bağlamıyla kurduğu diyalog açısından etkileyiciydi. Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sonar’ın dijital uygulamalarla zenginleşen ve anlamını da genişleten yerleştirmeleri de herkesin cep telefonları vasıtasıyla incelediği sürprizli işlerdi.
6. Mardin Bienali 10 Haziran’a dek sürecek, uzaklardan gitmek isteyenler olursa gecikmeden yola çıkmalarında fayda var. Gecikmeden, zira tekrar tekrar gezilecek, üzerinde kafa yorulacak bir bienal bekliyor sizi.