Sanırım her şey “Asrın Lideri” ilanlarıyla başlamıştı. Ardından kendilerini mazur göstermek gayretkeşliğiyle depremlerin “Asrın Felaketi” olduğunu söylemeye giriştiler. İnanmayacaksınız ama son sel felaketini bile “Asrın Yağmuru” diye açıklayanlar oldu.

Asrın Lideri, Asrın Felaketi! İşte bu ikisinin aynı düzlemde bir araya gelmesindeki ironi bir yana, önümüzdeki seçimler de nitekim Asrın Seçimi sayılacak ve onlar bir kez daha “kazandığı” takdirde asıl Asrın Felaketi yaşanmış olacak. Çünkü Asrın Seçimi, yedinci asır ile yirmi birinci asır arasında bir seçimden başka bir şey olmayacak..

Artık ayan beyan ortadadır ki zoraki ve çelişkili Millet İttifakı’nın karşısında yine zoraki ve çelişkili bir Cumhur İttifakı yer almaktadır. Millet İttifakı’nın başarı şansı, birlikteliklerini zoraki olmaktan çıkarıp bir nebze gönüllü hale getirmesinde ve çelişkilerini olabildiğince ertelemesinde yatmaktadır.

Cumhur İttifakı ise bünyesine yeni katılımlarla daha da zoraki ve çelişkili bir hal almaktadır. Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par ve cemaatlerden gelen destek açıklamaları, Cumhur İttifakı’nın şeriatçı hatlarını biraz daha koyulaştırmıştır. Ama bu yeni katılımlarla kadını hiçe sayacak ve kadına şiddeti tamamen meşrulaştıracak şekilde 6284 sayılı kanunun iptaline yönelik adımlar, AKP’liler arasında bile rahatsızlık yaratmıştır. İttifakın bünyesinde zaten AKP’nin bir vakitler ırkçı diye lanetlediği MHP ile gerilimler hep geri plana itiliyordu. Şimdi Kürt Hizbullahı’nın destekçisi Hüda-Par da ittifakta yer alınca herkes gözlerini Türkçü MHP’ye çevirdi. Ama onların da sesli bir itiraz dillendirmeleri mümkün değil elbette. Sineye çekecekler, o kadar.

***

(Bu arada Millet İttifakı’ndaki Saadet Partisi’nin de o konularda sütten çıkmış kaşık olmadığı biliniyor. Ayrıca Ali Babacan da, kendisine İstanbul Sözleşmesi’ne dönüleceği vaadinin neden yazılı metinlerde yer almadığı sorulduğunda, o konuda 6 partinin tam mutabakatının bulunmadığı cevabını vermemiş miydi?)

Eskiden Saraylılara bakıp “amma da pişkinler” derdik. Ne kadar eleştirirsen eleştir, yalanlarını istediğin kadar yüzlerine vur, pişmiş kelle gibi sırıtırlar ve yüzsüzce savuştururlardı. Şimdi level atladılar, işi tamamen arsızlığa vurdular. Utanmaları sıkılmaları hiç kalmadı. Yalan söylemeye öyle alıştılar ki, doğru cümle kurmayı hayatlarından tamamen çıkardılar. Mesela “deprem felaketinin sebeplerinden birisi imar affıdır” mı dediniz. “Muhalefet kentsel dönüşümü engelledi ve böyle oldu, sorumlu muhalefettir” diyorlar. Bir yandan “Bunlar koalisyonlarla ülkeyi yönetemez hale getirecek” deyip, öte yandan kendi pozisyonlarını yeni ittifaklar koalisyonuyla pekiştirmeye girişiyorlar. “CHP, HDP ile kol kola girip PKK desteğini alıyor” derken, kendileri Kürdistan projesini savunan Hüda-Par ile aynı masaya oturabiliyor.

***

“Ar” utanma duygusu demektir. “Arsız” utanma duygusu olmayandır. “Ar damarı çatlamış” dediklerimiz, utanç duyulacak şeyleri sıkılmadan yapanlardır. Arsızlıklarına her gün bir yenisini ekliyorlar: Kızılay arsızlığı. İstifa etmeme arsızlığı. Ama milletvekili olabilmek uğruna istifa edebilme arsızlığı. Tabii ki devamı gelecek.

Böyle böyle, yolsuzluklarını, iş bilmezliklerini maskelemeye çalışıyorlar. Nitekim dünkü BirGün manşeti “Utanmazlık abidesi gibi” diye atılmıştı. Çünkü 16 kişinin selde öldüğü Urfa’nın AKP’li Belediye Başkanı “Kesinlikle hiçbir sorumluluğumuz yok. Bilakis dönemimde buna ilişkin çok güzel işler yapıldı” diyebilmişti. Sel felaketi sonrası Tarım Bakanı da "Canımızı aldı ama toprak da suya kavuştu" deyip çıtayı yükseltmişti. Hani atasözüdür. “Arsızın yüzüne tükürmüşler, ‘yağmur yağıyor’ demiş.” Şimdi bu atasözü gerçek olmadı mı? Yağmur yağmış sel olmuş, toprak suya kavuşmuş!
Böylece, Asrın Lideri, Asrın Felaketi sıralamasına bir de Asrın Arsızlığı ilave edilmiş oldu. Ama Asrın Seçimi de kapıya geldi dayandı işte. Bir yanda muhalefet “Birlikte kazanacağız” diyor. Öbür yanda Saraylılar arsızca birbirlerine bakıp “kazanamazsak eğer” diyorlar, “Birlikte kazınacağız!” Ve böylece kazınmamak ve kazanmak için öncelikle muhalefetin kökünü kazımak peşindeler.

Siyasetleri de bundan ibaret zaten: Kazı kazan!