Aston Villa: Döner mi bilinmez!

2015/2016 sezonunun sonunda oynadığı 38 maçta sadece üç galibiyet alarak 17 puanla lig sonuncusu olarak küme düşmüştü Aston Villa, nam-I diğer “The Villa” ya da “Villians”. Tüm zamanların Premier Lig puan cetvelinde Everton’un arkasından 7. sırada, Ada futbolunun en fazla kupa kazanan 5. takımı. 80’li yıllarda sadece Ada futbolunda değil, Avrupa arenalarında da esip kükremiş. 1980-1981 sezonunda kazandığı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasıyla (günümüzdeki adıyla Şampiyonlar Ligi) o görkemli kupayı kazanan beş İngiliz takımından biri. Yedi sezonda ülke futbolunun en üst liginde şampiyonluk kupasını kaldırmış. Ülke futbolunun en üst liginde 100 sezon mücadele etmiş, 107 senelik Everton’dan sonra en kıdemli 2. takım. Bıraktıkları yere ne zaman dönerler bilinmez ama ocak ayında Premier Lig takımlarının katılımıyla öne çıkan Federasyon Kupası vesilesiyle, ülkenin en kalabalık 2. şehrinin bordo mavili takımının hal ve gidişine bir bakış…

2014 senesinin yazıydı… Kulübün Amerikalı başkanı Randy Lerner 200 milyon Sterlin getiren kulübü satacağını, futboldan yorulduğunu söylüyordu. Oysa 2006 senesinde kulübü satın aldığında umutlanmıştı takım taraftarları, NFL’de Cleveland Cowboyws takımıyla harikalar yaratmış futbol sevdalısı milyarder bir başkan parasal sorunlara derman olacak, kulübü eski şaşaalı günlerine döndürecekti. Ama olmadı, düştüğü zamanlarda, 2016 senesinin Mayısında 76 milyon Sterlin karşılığında 40 yaşındaki Çinli iş adamı Tony Xia’nın sahibi olduğu Recon Sports Limited tarafından satın alındı, o senenin ekim ayında takımın teknik direktörlüğüne Hull City’den ayrılan Steve Bruce getirildi. Kulüp, 2000 senesinden o güne kadar 11 teknik direktör değiştirmiş ama başarıyı yakalayamamıştı. Manchester United’ın eski kaptanının takımın başında sahaya çıktığı 2. maçta Villa deplasmanda Reading’i 2-1 ile geçiyor, takım 11 maçtan sonra ilk galibiyetini alıyordu. Bu, bordo mavililerin 14 ay sonra aldığı ilk deplasman galibiyeti idi…

Bu arada Championship deyip geçmeyin, bir zamanlar Premier Lig’in tozunu attırmış, sonraları kötü yönetimler yüzünden iş bilmez ellerde düşüşe geçmiş Newcastle United, Leeds United, Nottingham Forest, Fulham, Sheffield Wednesday, Derby County, Wolverhampton Wanderers gibi nice köklü takımın eskiye dönmek için mücadele verdiği sert bir ligdir Championship. 2014-2015 sezonunda 17.857 taraftar ortalamasıyla Bundesliga’nın önünde dünya futbolunun en fazla izlenen 2. ligi olduğunu hatırlatalım. Bu yazının yazıldığı zamanlarda, 24 takımlı ligin tam ortasında 12. sırada olan Aston Villa, 25 maçta 8 galibiyet, 6 mağlubiyet almış. Düştüğü 2015-2016 sezonunda 33.690 taraftar ortalamasıyla oynamış. Maçlarını oynadığı 42.682 kapasiteli Villa Park Stadı 1897 senesinden beri takıma ev sahipliği yapıyor. Yeri gelmişken, tarihin en kötü transferlerinden Basko Balaban’ı da atlamayalım. Hırvat golcü (!) 2001 senesinde Dinamo Zagreb’den o zamanın yabana atılmayacak transfer ücreti 5,8 milyon Sterlin karşılığında transfer edilmiş, üç sezonda sadece iki maçta forma giymiş, gol atamadan gönderilmişti.

•••

Aston Villa, Federasyon Kupası 4. tur maçında, deplasmanda Premier Lig’in dişili takımlarından Tottenham Hotspur karşısında. Ev sahibi takım, 1992 senesinden beri kupanın 3. turunda kendi evinde kaybetmemiş, o sene elendiği takım Aston Villa. Maçın tek golü Dwight Yorke’dan gelmiş. Ama şimdilerde eskiye ağıt yakıyor Villa, son 34 deplasman maçının sadece ikisini kazanabilmiş. Championship’in deplasmanda en az golü olan takımı aynı zamanda, 13 deplasmanda sadece 7 gol bulabilmiş. Kupanın romantizmi zaman içinde az da olsa önemini yitirmiş, malum öncelik lig maçlarında. O yüzden düzenli 11’inden 9 eksikle sahada Pochettino’nun Tottenham’ı. Villa’nın 25 numaralı orta sahası tanıdık bir isim, yakın geçmişte bizim Gençlerbirliği formasını da giymiş Mile Jedinak. 4-2-3-1 düzeninde başlıyor Villa maça, gol umutları 11 numaralı Agbonlahor. İlk yarıda oyunu domine eden sahayı iyi parselleyen ve topa yüzde 72 oranında sahip olan Tottenham ama Kane’nin yokluğunda hücumda etkili olamıyor. İzleyene pek keyif vermeyen, Villa’nın sadece bir kez rakip kaleyi yokladığı ilk yarı golsüz kapanıyor.

İkinci yarıda, 31.182 taraftarın önünde Tottenham yine golü arayan takım görünümünde. Pochettino, takımının gol yollarındaki kısırlığına dayanamamış olacak ki 60’da sezonun formda ismi Dele Alli’yi alıyor oyuna. Ve onun oyuna girişinden 10 dakika sonra 70’de golü buluyor Tottenham; ceza sahasına ortalanan topa kafayı vuran Ben Davies. Gol, direncini kırıyor Villa’nın, 80’de Son’un ayağından ikinci golü görüyor kalesinde. Tottenham’ın baskısına karşı topa sahip olup oyuna kanatlara taşımayı, sahayı genişletmeyi beceremiyor Villa, iki takım arasındaki kalite farkı çok belirgin bu yarıda. Maç sonu basın toplantısında takımın geleceğini nasıl gördüğünü sorduğum Steve Bruce, “2015’in Şubatından beri takımın dört teknik direktör değiştirdiğini, zamana ihtiyaç olduğunu” söylüyor tüm içtenliğiyle. Premier Lig’e bu sezon yükselmeleri zor, gelecek sezonlarda ise bilhassa orta saha ve hücuma yetenekli yeniler gerek. Velhasıl Villa, Federasyon Kupasından elenirken, Premier Lig ve eski güzel günler şimdi çok uzak bir hatıra…