Ankara Valiliği, “huzur ve güvenliğin sağlanması” adına cemevlerinde Aşure dağıtımını yasakladı. Buram buram mezhepçilik kokan bu karar, Alevi, Sünni, dinli, dinsiz, toplumun her kesiminden yükselen vicdanın sesi sonucu Ankara Valiliği geri adım attı.

Çünkü kararın gerekçesi hiç kimseyi ikna etmemişti.

Onbinlerce Ramazan iftarını, 95 bin camide toplu ibadet edilmesini “terör örgütlerinin eylem arayışı” için risk, “huzur ve güvenlik” sorunu görülmüyor. Aksine doğru olan güvenlik tedbirleri yükseltiliyor. Fakat söz konusu Aleviler, Cemevi ve Aşure olunca bu ideolojik, mezhepçi yaklaşım devreye giriyor.

Ankara’da sayısı yirmiyi bulmayan, az sayıdıki Cemevindeki Aşure dağıtımı ve paylaşımında, halkın “huzur ve güvenliğini” sağlayamamanın ikna edici hiç bir açıklaması yoktu.

Cemevlerinde hak lokması Aşure’nin paylaşımına yasak getirmek, “güvenlikten” öte, Alevilik gibi yasaklı bir kimliğe yönelik ayırımcılığın ve Emevi zihniyetinin sürdürüldüğü gösterir.

Aşure Barıştır.

Aşure barış ve huzur dilekleri içinde paylaşılır. Niyet toplumsal huzuz ve barıştır. Aşure’nin bu barış niyeti “güvenlik” sorunu haline getirilerek itibarsızlaştırılamak istenmiştir.

Oysa Aleviler, dünyanın dört bir yanında kurdukları Aşure kazanlarında sevgi ruhlarını, barış ve kardeşlik niyetlerini ve adalet ve paylaşım için getirdikleri hak lokmalarını katarak pişirdikleri Aşurelerini dünya halklarıyla paylaştılar.

Sadece Ankara ve Rakka mezhepçiliği Aşure paylaşmını yasakladı!

Yasaklanan barıştı ve Alevilikti!

Aşure huzur kaçırmaz. Aşure barış, kardeşlik ve toplumsal çeşitliliğe dayalı huzur içinde eşit hak ve koşullarda yaşamaya niyeti olanların hak lokmasıdır.

Geri adım atılmış olsa da, Aşureyi yasaklamak, toplumsal çeşitliliğimizi ve barışı yasaklamaktır. “Milli Güvenlik” adına Aşure dağıtmayı yasaklamak ancak tekçi ve mezhepçi zihniyette mahsustur.

Cemevlerindeki insanlar, Aşure kazanlarının başında, tüm dünya insanlığı için barış ve dünya halklarına kardeşlik getirmesi için gülbengler okudular.

Aşure Çoğulculuktur, Kardeşliktir.

Aleviler, Aşure içindeki farklı yemişlerin çeşitliliğinde elde ettiği tadı, toplumsal çeşitliliğimizde tadlandıracak laiklik, emek ve barış siyasetinden yanadır. Toplumu mezhepçilik ve etnik temellede kutuplaştırmak ve düşmanlaştırmaktan beslenenlere karşı aşure tadında laiklikten ve barıştan siyaset önermektedirler.

Aleviler asırlardır Aşure dağıtımını ve paylaşımını barış içinde ve sevgiyle kendi evlerinde, dergahlarında ve cemevlerinde yerine getirdi. Matem orucunun ardından hazırladıkları aşurelerini yetmiş iki milletle paylaşır.

Matem ve Aşure Şovu Sevmez
Aleviler inançsal olanın özel ve vicdana ait olduğunu bilir. Laiklik gereği bunu benimserler. Geçtiğimiz iki hafta boyunca Aleviler “matem oruç açma çadırları” kurmadılar. Aleviler bu özel günlerini ve inançsal değerlerinin siyasi malzemeye ve istismara dönüştürülmesine izin vermez ve taraf olmaz.

Aleviler hem matem duygusu ve hem de laiklik ilkesi gereği sorumlu davranıp, AKP iktidarının ve siyasi çevrelerin, Alevileri istismar edecek “iftar masalarına”, “parti merkezlerine” hoyratça koşmaya yeltenmediler. Şova ve gösterişe değil, mütevazı cemevlerimizde ve derneklerimizde hak lokmaları Aşurelerini paylaşarak yerine getirmiştir. Aleviler matemlerini ve Aşurelerini paylaşmak isteyen herkesi, siyasi, dini, ünvanı ve gücü ile değil, insani kimlikleriyle ile kabul edip ağırlamaktan onur duydu.

Siyasi partilerin Alevi toplumunun gönlünü okşamak, onlara şirin görünmek, oy ihtiyaçlarını Alevilerin inançsal değerleri üzerinden sağlamaya dönük girişimleri sadece çirkin görüntü vermektedir.

AKP iktidarının Aleviler ve Alevi öğretisiyle barışık değil. Çünkü Aleviler, dini ve inancı istismar eden siyasete itiraz eder. Devletin ve siyasetin tekelleştirdiği dine ve mezhepçiliğe itaraz eder. Çünkü Aleviler emek, barış, eşitlik, demokrasi, çoğulculuk için, laiklikten yanadır.

Mezhepçi ve ırkçı siyaset Aleviler, sevmez. Çünkü Aleviler ısrarla ve her koşulda siyaseti ve devleti demokrasi, laiklik ve adalet ile tanışmaya davet eder.
Özetle, Aleviler AKP hükümetine diyor ki; “inançsal değerlerimizi kullanarak ya da Aşuremizi yasaklayarak değil, eşit yurttaşlık ve eşit haklar talebimize siyasi ve hukuksal çözüm üretin!”