Abi Dare’nin Goodreads Okur Ödülü’ne aday olan romanı Sesim Duyulana Dek, hayaller uğruna verilen zorlu mücadeleye dair bir genç kızın deneyiminin iyi bir aktarımı.

Ataerkilliğe karşı yankılanan güçlü bir ses!

İLKE KAMAR

“Babam duruyor, tükürüğünü yutuyor ve alnındaki teri siliyor. “Kira parası … senin owo -orinin bir parçası.” “Owo -orim mi? Yani başlık paramın mı?” Kalbim kırılmaya başlıyor çünkü daha on dört yaşındayım, on beşe yaklaşıyorum ve salak yaşlı adamın biriyle evlenmeyeceğim çünkü okula geri dönmek, öğretmenlik eğitimi almak, yetişkin bir kadın olmak, araba kullanacak kadar para kazanmak, yastıklı kanepeleri olan güzel bir evde yaşamak ve babamla iki kardeşime yardım etmek istiyorum.” Abi Dare’nin Sesim Duyulana Dek romanının başlarında yer alan bu alıntıda olduğu gibi, kitabın ana karakteri Adunni’nin hayatı, dünyayı değiştirmek için verdiği mücadele daha ilk sayfadan başlayarak romanın sonuna kadar devam eder.


Nijerya hakkındaki gerçekleri oldukça iyi sergileyen, egemen toplumun kadına bakışını pek çok boyutuyla sorgulayan bir roman Sesim Duyulana Dek. Nijerya’da evliliğe zorlanan kızların travması ve ev köleliğinin yanı sıra ülkedeki sosyal değişim, sosyal adalet gibi sorunları gündeme getiren, yaşananlara itirazı olan bir romanla karşılaşırız. Dare, Nijerya’da tüm olup bitenleri ve toplumsal değişimi Adunni karakteriyle yansıtır. Ölüm, ayrılık, ihanet ve hüzün kadar özgürlük mücadelesi de etkili bir biçimde, sorgulayıcı bir yaklaşımla karşımıza çıkar. İnsanlık dışı muameleye maruz bırakılan Adunni’nin hikâyesinin anlatıcısı da kendisinden başkası değil.

On dört yaşında evlendirilme baskısı

On dört yaşındaki Adunni, serseri, alkolik babası ve iki erkek kardeşiyle Nijerya’nın bir köyünde yaşamaktadır. Roman, babasının kendisine aileyi geçindirmek için yerel taksi şoförünün üçüncü karısı olacağını söylediği sabah başlar.

Annesinin ölümünün ardından reşit olmamasına rağmen başlık parası için babası onu evlendirmek istemektedir. Başlık parası, diğer şeylerin yanı sıra ailenin kirasını ödemek için kullanılacaktır. Eğitim hakkı elinden alınan Adunni, acı gerçeklerle baş başa kalır: “Gözyaşlarımı tutmak için dudaklarımı ısırıyorum. Köyümüzde evlilik iyi bir şey. Kızların çoğu evlenmek, herhangi birinin karısı olmak istiyor ama ben Adunni istemiyorum. Babam bana bu evlilikten bahsettiğinden beri yaşlı bir adamın karısı olmaktan daha iyi bir seçenek olabileceğini düşünerek kafa patlatıyorum ama kafam fikir bulmak için benimle iş birliği yapmayı reddediyor. Kaçmayı bile düşündüm, uzaklara gitmeyi ama babamın beni bulamayacağı nereye gidebilirim?” Adunni’nin dünyası, kızların babalarının önünde diz çöktüğü ve onlara “Sah” diye hitap ettiği, yoksulluğun hüküm sürdüğü bir dünyadır.

Özgürleşme mücadelesi…

Adunni, büyük bir ruhsal çelişkinin içine düşer ama başka türlü bir yaşamı inşa etmek için doğduğu köyden kaçmayı göze alır. En zor koşullar altında şiddet dolu pek çok olaya maruz kalsa bile neşesini ve umudunu kaybetmez. Zorluklara rağmen bu küçük kızın yaşadığı cehennem azabı başka bir boyuta taşınır. Adunni’nin okuluna devam etme ve öğretmen olma kararlılığı sayesinde ‘utanç verici’ yaşamından uzaklaşmak için pes etmeden devam ettiğini görürüz. Çünkü kırılan hayallerine karşı mücadele etmeyi elden bırakmayan bir kişilik yapısı vardır. Romanın dikkat çeken yanlarından bir diğeri yazarın romanı kurgularken doğanın göz kamaştırıcı etkisini metni boyutlandırmada kullanması ve anlatımını özenle sergilemesi: “Gökyüzünde bir şimşek çakıyor, arkasından gök gürültüsü geliyor. Koşmaya devam ediyorum, kulağıma uzaklarda havlayan köpeklerin, yakındaki evlerde meleyen, toprakla kavga ediyorlarmış gibi ayaklarını yere vuran keçilerin sesleri çalınıyor. Tavuklar her yana koşturuyor, gökyüzünde her şimşek çaktığında kanatlarını çırpıyorlar. Koşmaya devam ediyorum.”

Adunni, kendi yaşında kızı olan “kocası” tarafından yaşamak zorunda bırakılan bir dizi talihsiz olaydan sonra, ev hizmetçisi olarak yeni yaşamına başlar. Yeni yaşamında da sorunlar devam edecektir. Hizmetçi olarak adlandırılsa da karakterin karşı karşıya kaldığı kölelikten başkası değildir. Angela Y. Davis’in Kadınlar, Irk ve Sınıf kitabında ‘Kölelikten Miras Kalanlar’ bölümünde bahsettiği gibi “bugünün siyah kadınlarının hayatlarında çalışmanın kapladığı muazzam alan köleliğin daha ilk günlerinde oluşturulan şablonu izliyor” tespitini akla getiriyor. Her ne kadar romanda yaşananlar bir kurgu olsa da, Nijerya’da kadınların yaşadığı gerçeklik Abi Dare’nin yarattığı hikâyeden farklı değil. 2006 Unicef raporu, Nijerya’da 14 yaşın altında 15 milyon kız çocuğunun çalıştırıldığını belgelemektedir.

Acımasızlık ve kötülüğe karşı ısrarlı direniş

Kitabın ilerleyen sayfalarında korunmasız bırakılarak kimliğini tehdit eden her türlü muamele karşısında itaat etmek zorunda kalan Adunni’nin yaşamının kaçınılmaz bir köleliğe dönüştüğünü daha fazla görmek mümkün. Romanın, özellikle farklı sınıfların karakterleri arasındaki kişilerarası ilişkileri sosyo-politik olaylarla hakikatle çevrili bir anlatı sunduğunu söyleyebiliriz. Afrika’nın ataerkilliğine karşı yankılanan bir öfkeyi güçlü bir şekilde dile getirirken başka türlü bir dünya tahayyülünü gerçekleştirme vakti için çabalayan bir karakterin açığa çıkan öfkesi hiç sonlanmaz.

Erkek karakterlerin kadına sahip olma arzusu ve baskıcı tutumu karşında Butler’ın cinsiyetli beden anlayışı ve bunun üzerine kurulmuş tahakkümünü gösteren deneyim ve örnekler karşımıza çıkar adeta. Ataerkil zorbalığın sapkınlığını, kadın bedeni üzerindeki baskısı sık sık irdelenir. Adunni korku içinde ev sakinlerinin baskısına maruz kalırken yakınlarda yaşayan zengin bir çevre danışmanı ve doktorun karısı olan Tia ile bir dostluk kurar. Tia ayrıcalıklı ve iyi eğitimlidir. Aralarında gelişen dostlukla Aduni’nin eğitim alma mücadelesi de başlar.

Abi Dare’nin Goodreads Okur Ödülü’ne aday olan romanı Sesim Duyulana Dek, hayaller uğruna verilen zorlu mücadeleye dair bir genç kızın deneyiminin iyi bir aktarımı. İngiltere’de yaşayan Nijeryalı yazar Abi Dare’nin, Filiz Çakır’ın çevirisi ile Epsilon Yayınevi’nden okurlara ulaşan roman, toplum, coğrafya, kültür, ırk, din, siyaset, otorite, eğitim gibi pek çok kavram üzerinden günümüz dünyasını da sorgulayan bir eser olarak dikkat çekiyor.