Ahmet Çakmak... İsmini hatırlamasanız da eylemini mutlaka hatırlarsınız. Birinci sayfalar, televizyon ekranları, radyolar günlerce onun eyleminden söz etti. O; “atan Çakmak”!

2001’de Başbakanlık binasının merdivenlerinden dönemin Başbakanı Ecevit’in önüne yazar kasa atmış, attılan kasa iktidarı sarsmış, 2002’de AKP’yi iktidara taşıyan yola döşenen taşlardan biri olmuştu.

Atan Çakmak, dalgalı kur sonrası dolar borcu yüzünden zor durumda kalmasına tepki gösteriyordu, ama AKP döneminde dolar hoplayıp zıplarken, “kasa fırlatılacak bir durum olmadığını, memlekete operasyon çekildiğini” söyledi.

Kasa atan Çakmak böyle söyleyedursun, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmiş ve atanmış belediye başkanlarını huzurunda topladığı gün, kasa fırlatılan yerin az ötesinde Ankara’nın göbeğinde bir başka çakmak çaktı; “yakan çakmak”!

Bu çakmak, atacak bir kasası da olmayan 45 yaşlarındaki R.Ç.’yi yaktı. R.Ç.’ye çakmağı çaktıran onun “ekonomik sorunları”ydı.

Bu çakmak ve yaktığı R.Ç., kasa atan Çakmak gibi medyada yer almadı. Zaten “ekonomik sorun”dan söz eden bir medya da pek kalmadı; hangisine baksanız “memlekete operasyon çekiliyor.

Yakan çakmak da “memlekete çekilen operasyon”un bir parçası sanki, sürekli yakıyor!

15 Haziran’da Çanakkale Bayramiç’te yaktığı 45 yaşlarındaki adamı öldürdü. 15 Nisan’da, yine Ankara’nın merkezinde, elindeki faturaları fırlatarak kendini yakmaya çalışan Resul K.’den son anda alabildiler yakan çakmağı.

2018, 2017, 2016... Şöyle geriye doğru bir tarama yapın; onlarca yakan çakmak eylemi göreceksiniz.

Yakan çakmakların yaktığı insanlardan çıkan sesler, atan Çakmak’ın kasasının çıkardığı gürültünün binde birini çıkarmadı.

Ama durun; bu cümle pek de doğru değil aslında. Çakmak’ın attığı kasanın elinden çıktığı anla yere değdiği an arasında da geçen bir zaman vardı ve gümbürtü o sessizlik anının ardından patladı.

Bu hafta içinde, birbiri ardına partilerin son durumunu gösteren araştırmalar yayınlandı.

Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin (AKAM), 1-7 Eylül tarihleri arasında yaptığı ankette CHP birinci parti çıkmış. On yıllar sonar ilk kez.

ORC Araştırma Şirketi’nin ‘Eylül 2019 Gündem Araştırması’ anketine göre de AKP oyları yüzde 30.6’ya düşmüş.

Kılıçdaroğlu’nun masasındaki anket ise, başkanlık sistemine desteğin yüzde 40’ın altına olduğunu gösteriyormuş. Üstelik, Bahçelibaşkanlık da başkanlık” derken MHP seçmeninin yüzde 64.1’i başkanlıktan memnun değilmiş.

Bu satırlar yazılırken, Babacan’ın ardından, Davutoğlu da “yeni bir başlangıç” için AKP’den istifa etti.

Kasanın yere teması anında çıkan sesi duymaya az kaldı!

Yakan çakmak” görmezden gelinse de; ekonomik kriz, onun en yakıcı boyutu işsizlik, iktidara yapışan israf ve yolsuzluk ve bunların üstüne binen Suriyeliler gerçeği, AKP’nin düşüşünü hızlandırıyor.

Serbest düşüşe geçen bir cismin düşüş hızını, çarpacağı yer ile arasına bir başka etken girmezse, bir tek hava sürtünmesi etkiliyor.

Muhalefet yanlışlar yaparak araya girmezse, AKP’nin yere teması kaçınılmaz.

İlhan Cihaner, dünkü yazısında, “Kafa karışıklığı mı, tercih mi?” diye sormuş ve ana muhalefet partisi açısından yapılabilecek yanlışlara işaret etmişti.

Yakan çakmağın daha fazla can yakmasını istemiyorsak; tek adam rejiminin kendini meşrulaştırma ve kurtarma girişimlerinden uzak durmak; AKP’den kopuşlardan medet ummamak; demokrasiden, özgürlükten, adaletten, laiklikten, barıştan, kamuculuktan taviz vermeyen bağımsız bir siyasi çizgiyi büyütmek zorundayız!

Atan Çakmak” çoktan statüko oldu, şimdi “yakan çakmak”ların zamanı!