Atankhamun mesaiye devam ediyor

Galatasaray, Erzurumspor karşısında vasat performansını devam ettirdiği maçlar serisine bir yenisini eklerken, 3 puanı Mostafa Mohamed’in 2 golüyle aldı.

Maçtan önce camianın geneline, Erzurumspor mücadelesinin, Galatasaray’ın rakiplere gözdağı vermesi için oldukça elverişli bir maç olduğu havası hakimdi. Ancak alışıldığının aksine, sarı-kırmızılılar maça bu sefer baskı ve erken gol bulma isteğiyle başlamadı. Mesut Bakkal’ın, Marcao’nun oyun kurmaması için topu ısrarla Luyindama’yla buluşturma planı, ilk 20 dakikada işe yaradı ve Kongolu futbolcunun Yedlin’i uzun toplarla kaçırma denemelerinin tümü boşa gitti. Bu oyun kurgusunda oldukça atıl durumda kalan Onyekuru, Arda ile bir süre yer değişti, fakat problemin oyuncularda değil, ev sahibinin rakip stoperler ile bekleri arasına atılan paslardaki hücum varyasyonlarının etkisizliğinde olduğu çok belliydi. Emre Kılınç ve Ömer Bayram birkaç kez bu zinciri kırıp çizgiye inme denemeleri yaptılar, ancak her ikisinin de kötü gününde olması şartları değiştirmedi. Ta ki Emre’nin Onyekuru’ya indirebildiği topa kadar. Tabii, o topu içeri atanın Mustafa Mohamed değil Onyekuru olmasını beklemek çok doğal, bununla beraber Mısırlı’nın ceza sahasında durduğu yerlerin ve özellikle de topla buluştuğunda yaptığı net vuruşların, Terim’in uzun süredir özlemini çektiği santrafor tipini de karşıladığını söylemek lazım.

Galatasaray’ın ikinci yarıları da yavaş yavaş bir klasiğe dönüşüyor. Üst üste, ilk yarıyla karşılaştırıldığında performansın gözle görülür anlamda düştüğü dördüncü maçı oynadı Galatasaray. Şampiyonluğu hedefleyen bir takımın, 79. dakikada Emrah Başsan, Aatif Chahechouhe ikilisinin ikili oyunla geliştirdiği atak kadar organize bir atak geliştirememesini anlamak mümkün değil. Bunu hafta içinde oynanacak mücadele için kenar yönetimin takımı zorlamaması ile de açıklayamayız. Galatasaray’ın kadrosu bu tür bir trafiği kaldıracak düzeyde ve Terim, yıllardır takımlarının Çarşamba-Pazar maç oynamaya alışması gerektiğini savunuyor. Küme düşme hattında bulunan Erzurumspor çok da yoğun olmayan bir ön alan presiyle, takımının oyun kurmasına izin vermedi ikinci yarıda. İstediği transfer hamleleri büyük anlamda yapılmış bir teknik adam olarak, taraftarların ondan, maçın en azından 60 dakikasında performansını düşürmeden oyuna hakim ve tehlikeli bölgeye topu indirmeyi deneyen bir takım kurmasını beklemesi çok büyük haksızlık değil.

4 Nisan'daki Hatayspor maçına kadar, ligin geri kalanı ile karşılaştırıldığında daha rahat bir fikstürü varmış gibi görünen Galatasaray’ın bu bölümü puan kaybetmeden geçmesi önemli, ancak oyun anlamında da ligin geri kalanını ikna etmesi gerekiyor.

Son notumuz yine Muslera’ya. 300. maçına çıktı, 94. dakikada, El Kebir ile karşı karşıya kaldığında dahi konsantrasyonunu saniye dahi kaybetmeden maçı bitirdi. Hiçbir Galatasaraylı’nın aklına bile gelmeyecek bir statüye doğru gidiyor, Hagi gibi bir ismin tarihinde olduğu kulübün gelmiş geçmiş en iyi yabancısı olma ihtimali.