Ataol Behramoğlu edebiyat dünyasına şiirleriyle adım attığından olsa gerek öncelikle şair olarak tanınır, bilinir. Her dönemde şiirleriyle toplumsal alana damga vurduğundan yine şair yönüdür ilk önce akla gelen…

Şair Ataol Behramoğlu’nun herkesin gönlünde ayrı bir yeri vardır. Mesela Sivas 1993’te gericiliğin yaktığı aydınların yakınları ve sevenleri için Ataol Behramoğlu bu şiirdir:

“Yaşamak görevdir bu yangın yerinde
Yaşamak, insan kalarak!”


İzmirli genç bir öğrenci için ise sevgilisine kavuşturan bir başka şiir:

“Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider.”


Ataol Behramoğlu anlatmıştı kendisi için düzenlenen Ustalara Saygı gününde Faruk Şuyun’un konuğu olarak… İzmir’de bir imza gününde delikanlı geliyor, “sizin sayenizde aşkımı kurtardım” diyor. Kız arkadaşı onu terk etmeye karar verdiğinde sevgilisine yukarıdaki şiiri yazıp yolluyor cep telefonundan. Şiir kızın kalbini çeliyor. Bu şiiri bana yollayan biriyle ayrılmam akıllı bir davranış olmaz düşüncesiyle geri dönüyor.

Ataol Behramoğlu bu hikâyeyi anlattıktan sonra son paragrafı şöyle tamamladı:

-Şiirin, bir tek şairine faydası yoktur!

Olmaz mı hiç Ataol Ağabey?

Aşk olsun!..

Şiirsiz, şairsiz ve Ataol’suz aşk olabilir mi?

Kendisi de öyle düşünüyor olmalı ki, deneme türündeki yeni kitabını yazdı:

“Biriciktir Aşk.”

ataol-behramoglu-enstitusu-374955-1.

Kitabını imzalayıp gönderme lütfunda bulunan Ataol Behramoğlu’nun kitabı geldiğinde masamda Anton Çehov’un Vişne Bahçesi adlı oyun kitabı duruyordu. Kapağında yazarın isminin altında ise şu not vardı:

“Rusça aslından çeviren: Ataol Behramoğlu.”

Nasıl bir çalışkanlık, öğrenme, eğitim aşkı, kendini yetiştirme azmiyse, bu kadar çok alanda ürün verebilme yeteneğine sahip olabiliyor. Sadece Rusça’dan mı? Fransızca’dan İngilizce’den eserler çevirip Türkçe’ye kazandırma gayretini nasıl değerlendirmek gerekir?

ataol-behramoglu-enstitusu-374956-1.

Bu çok dilli çevirmenlik bir “yan uğraş alanı” olarak duruyor Ataol Behramoğlu’nun edebiyatçılığında. Esas olarak kendi adıyla ürünler veriyor. Şiirler yazıyor, araştırmalar yapıyor, hikâyeler, gezi, anı, çocuk edebiyatı, tiyatro alanında sayısız eser yazdı. Yazmaya da devam ediyor. Bitmedi akademik hayatını da sürdürüyor. Üniversitelerde o kürsüye çıktığında önüne konulan isim levhasında ve odasının kapısında “Prof. Dr. Ataol Behramoğlu” yazar.

Bu kadar da değil… Cumhuriyet gazetesinin kıdemli yazarları arasında bulunuyor. Çeyrek yüzyılı geride bırakmış bir Cumhuriyet’çidir.

Ayrıca Türkiye’nin her darbe döneminde askeri cuntaların öncelikle hapse atmak için can attığı bir solcudur. Hem 12 Mart’ta (1971) hem de 12 Eylül’de (1980) sıkıyönetim mahkemelerinde sanık olarak yargılanmıştır.

Ataol Behramoğlu aynı zamanda bir eylem adamıdır. Türkiye’nin başına çöreklenen doymak bilmez sağcı, gerici, Cumhuriyet düşmanlarına karşı ön saflarda yer alır, imza çağrıları yapar, ilk imzacı olur, sözünü sakınmadan konuşur. Yaygın televizyon kanallarında göremezseniz onu… Ataol Ağabey doğrudan halkın içinden seslenir kitlelere… Bazen mikrofonla bazen çıplak sesle haykırır “Bağımsız Türkiye” diye…

Eğer zamanı kalırsa, Haluk Çetin’le sahneye çıkar, şiir-şarkı karışımında enfes dakikalar yaşatır sevenlerine.

Onun önünden yürüyen Nâzım Hikmet gibi, ülke içinde ne kadar örselenmişse birçok devlet tarafından dünyada o kadar takdir edilmiştir Behramoğlu. 1982 yılında Asya-Afrika Yazarlar Birliği Lotus Büyük Edebiyat Ödülü’nü Ataol’a verdi. 2007’de ise Rusya Federasyonu Aleksandr Puşkin Madalyası’nı kazandı. 2016’da Romanya Mihail Eminesku Madalyası ve Opera Omnia Ödülü Behramoğlu’na verildi. Son olarak Avrupa Homeros Şiir ve Sanat Madalyası ile ödüllendirildi.

Yazıyı “Biriciktir Aşk” üzerine tasarlamıştım. Özellikle son bölümde yer alan Kadınlar için yazdığı yazılarına… Ama sütunum bitti.

Bu kadar geniş alana yayılmış biri için unvan bulmak kolay olmaz. Ama çalışmaları itibariyle hiç de zor değil:
Ataol Behramoğlu Enstitüsü!